Uğur YİĞİT
Sivas Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Rüveyda Saygın Uçar; 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu.
Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla Birleşmiş Millet Genel Kurulu kararıyla ilan edildiğini anımsatan Uçar, “Keşke kadın hep el üstünde tutulsaydı ve böyle bir güne ihtiyaç duyulmasaydı. Lakin bugün olduğu gibi maalesef o yıllarda da böyle bir farkındalık oluşturmaya gerek duyulmuş. Bizler hem dinimiz hem törelerimiz gereği değil canlıya eşyaya hürmet eden ecdadın torunlarıyız. Şiddet ve kadın sözcüklerini aynı cümlede görmek bile yürek yakıcıdır” dedi.
Türk kültüründe kadının erkeğin yoldaşı ve çocuklarının anası olmak gibi önemli bir vazifeyle görevlendirildiğini kaydeden Uçar, “Daha da önemlisi Türk milletinin tek bereket kaynağıdır. Kendisine verilen bir takım haklardan dolayı hanların, hakanların, cengâverlerin önünde saygıyla eğildikleri bir şeref abidesidir. Doğduğunda ailesine cennetin kapısını açan, doğurduğunda evladına cennetin anahtarı olan kadının hayatla mücadelesi görmezden gelinmemeli. Kimi zamanlar ev hanımı diyerek küçümsenen kadın akşama kadar evinin gidişatını sağlamak için koştururken sizden istediği küçük bir harçlığı çok görmeyin. Ekonomik şiddete hayır! Çalışan kadın dediğimiz hem sosyal hayatın yükünü alan ayrıca ev hayatının sorumluluğunu üstlenen kadına akşam bir çift güzel sözü çok görmeyin! Hakaret, çirkin söz hiçbir kadın bunları hak etmiyor. ‘Sözlü ve psikolojik şiddete hayır!’ diyebilmeliyiz. Devletin yöneticisi hakanın buyrukları yalnız 'Hakan buyuruyor ki' ifadesiyle başladığında geçerli kabul edilmez, yabancı devletlerin elçilerinin kabulünde hatun da hakanla yan yana olurdu. Tören ve şölenlerde kadın, hakanın solunda oturur siyasi ve idari konumlardaki görüşlerini beyan ederdi. Kadının yüceliği Altay Dağları'nın en yüksek tepesine 'Kadınbaşı' isminin verilmesi, sanki yüzyıllar sonrasına aktarılan bir mesajdır. Büyük medeniyetlerin kurulduğu, Anadolu irfanın kök saldığı güzel ülkemizin de kadına şiddet yangınından nasibini almış olması Türk ve İslam medeniyetinin sentezi olan coğrafyamız için üzücüdür. Dünyanın her bir yanında ülkemin her bir köşesinde toplumu kucaklamış kadına şiddet göstermek yerine ona değer vermek, yaralarını sarabilmek insan olmanın gereğidir. Evet biz kadınız. ‘Kız kimin ocağını batırmış' tesellileri ile doğdu çoğumuz. ‘Hadi inşallah bu kez oğlu olur’ dedi hamile annemize teyzeler. Küçücük yüreğimizle hüküm verdik bunca can acıtıcı söze. Demek ki 'Kız olmak kötü bir şey, benim hiç kızım olmasın' diye dua ettik belki de bir söğüt ağacının gölgesinde. Biz olmadan nasıl tadacaksınız aşkı, sevdayı, Cemal Süreyya kime yazacak şiirleri, ya Nazım Hikmet sevda olmasaydı kolundaki saate bir kadının baş harfini nasıl kazıyacaktı. Zülüflerine şarkılar yazmaya devam edin. Sadece sevin... Omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layık olan Türk kadınlarının ve dünyadaki tüm kadınların mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir dünyada şiddete maruz kalmadan yaşamalarını diliyoruz” açıklamasında bulundu.
Sivas Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Rüveyda Saygın Uçar; konuşmasının devamında şu ifadelere yer verdi:
“Her şiddet vakasından sonra bu son olsun diyoruz ancak bu sonu, birbirimize kenetlendiğimiz ölçüde getirebiliriz. Kadınların televizyon haberlerinde çaresizce maruz kaldığı şiddet sahnelerine daha fazla şahit olmamalı, çocukların bu vahşetin içinde yer aldığını görmemeliyiz. Uzmanlar, şiddeti görerek büyüyen çocuklara, yine şiddetin miras kaldığını söylüyor. O yüzden, şiddetin karşısında kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla tek yürek olarak durmalıyız. Bu mücadeleyi tek bir cepheden veremeyiz. Şiddeti, toplumumuzun damarlarından temizlemek için yalnızca bir alana yoğunlaşmak kalıcı bir çözüm getirmez. Şiddetin kökünü kurutmak, hepimizin el birliğiyle yürüteceği çalışmalara bağlıdır.”
Editor : Haberpanelim