İlknur ÖZDEMİR
Beyin ve Sinir Cerrahisi Doç. Dr. Kağan Kamaşak, kendiliğinden düzelme ihtimali çok düşük olan omurga eğriliğinin fizik tedavi, skolyoz egzersizleri ve cerrahi müdahaleler sayesinde tedavi edilebilmekte olduğunu ifade ederek, “ Omurganın sağ ya da sol tarafa doğru eğrilmesi ile karakterize olan skolyoz, günümüzde yaygın olarak görülen bir problemdir. Hareket kabiliyetinin kısıtlanması ve hastalığın çeşitli semptomları nedeniyle kişiler günlük hayatlarında sıkıntı yaşayabilmektedir. Eğrilik derecesi değişen hastalığın tedavisi de bu dereceye ve belirtilere göre planlanmaktadır. Kendiliğinden düzelme ihtimali çok düşük olan omurga eğriliği fizik tedavi, skolyoz egzersizleri ve cerrahi müdahaleler sayesinde tedavi edilebilmektedir” dedi.
Kamaşak, erken dönemde çok fazla belli olmayan skolyoz belirtisi ilerleyen dönemlerde farklı sağlık problemlerine de neden olabilmekte olduğunu söyleyerek, “Sırt ağrıları, en yaygın görülen belirti olduğu için hastalar genellikle skolyoz ağrısı nasıl olur şeklinde araştırma yapmaktadır. Skolyozun şiddetine ve türüne göre vakadan vakaya değişen skolyoz belirtileri şunlardır: omurganın sağ ya da sol tarafa doğru eğilmesi, omurgada gözle görülebilen kavis, omuz ve kalçada asimetri, dik durmada zorluk çekme, nefes darlığı, yürümede yaşanan problemler, sırt, bel ve omuz ağrısı, ve kıyafetlerin vücuda tam oturmamasıdır. Erken dönemde teşhis edilen skolyoz hastalığı tedavinin çok daha olumlu sonuçlar vermesini sağlamaktadır. Bunun için, özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarda okul taramaları sayesinde cerrahi operasyona gerek kalmadan skolyoza müdahale şansı doğmaktadır. Skolyoz tanısında muayene bulgularının yanı sıra görüntüleme yöntemlerinden de yararlanılmaktadır. Hastaların öne, yana ya da arkaya eğilerek çektirdiği skolyoz röntgen sonuçlarına göre derece de belirlenmektedir. Röntgenle birlikte manyetik rezonans (MR) ve bilgisayarlı tomografi (BT) de teşhiste kullanılmaktadır. Bacak ve sırt bölgelerinde ağrı ve bağırsak problemleri gibi belirtiler gösteren hastalarda genellikle MR’dan yararlanılmaktadır. Bununla birlikte, 40 dereceden yüksek eğriliklerin olduğu skolyozda kemik ve omurgayı daha iyi görebilmek için bilgisayarlı tomografi istenmektedir” ifadelerini kullandı.
Doç. Dr. Kamaşak, erken tanının, skolyoz tedavisinin başarısını oldukça artırdığını söyleyerek, “ Skolyoz tedavisi; hastaların yaşı, eğriliğin derecesi ve yeri, yetişkinlerde ağrıların şiddeti, fiziksel muayene ve görüntüleme yöntemleri bulguları, eğrilik derecesinde zaman içinde görülen artış gibi nedenler göz önünde bulundurularak ve kişiselleştirilerek planlanmaktadır. Skolyoz röntgeni ve muayene sayesinde konan erken tanı, skolyoz tedavisinin başarısını oldukça artırmaktadır. Skolyozun tedavisinde gözlem, korse tedavisi, fizik tedavi ve cerrahi operasyon uygulanmaktadır. Tedavinin ilk seçeneği olan gözlem genellikle 20 derecenin altındaki eğriliklerde uygulanmakta ve zaman içinde eğriliğin ne kadar arttığını göstermektedir. Skolyoz fizik tedavi uygulamaları ve cerrahi operasyon özellikle yetişkinler ve daha şiddetli vakalar için uygundur. Bununla birlikte hem çocuklarda hem de yetişkinlerde skolyoz tedavisi için en son olarak cerrahi operasyonlara başvurulmaktadır” şeklinde konuştu.
Doç. Dr. Kağan Kamaşak, skolyoz hastalarının genellikle sırt üstü yatmasının tavsiye edildiğine değinerek, “ Skolyoz hastalarının genellikle sırt üstü yatması tavsiye edilmektedir. Bu şekilde yatmanın en önemli nedenlerinden biri omurgaya eşit yük bindirmektir. Bu sayede omurga eğriliğinin ilerlemesinin önüne geçilebilmektedir. Skolyoz hastaları sırt üstünün yanı sıra yan da yatabilmektedir. Bu pozisyonda bacakları bükmek ve diz altına yastık gibi bir destek koymak da hastalara iyi gelmektedir. Yüz üstü yatmak ise sırtın düzleşmesine neden olduğu için önerilmemektedir. Yatakların ise orta sertlikte ya da sert olması gerekmektedir. Skolyoz ameliyatı olanlar ise operasyondan sonra sırt bölgelerini korumak amacıyla destekleyici atel gibi ürünler kullanmaktadır” diye konuştu.
Editor : Yunus BUDAKTAŞ