Burcu CELLAT
Tarihçi-Yazar Nermin Taylan ve Koray Şerbetçi, Dr. Öğr. Üyesi Sefer Darıcı tarafından hazırlanan Kurumsal İletişim Merkezi (KİMER) Söyleşileri’nin bu haftaki konuğu oldu. Son yıllarda kamuoyunda çokça yer alan Fatih Sultan Mehmet’in Hristiyan olup olmadığına, Abdülhamit ile Loise Pasteur’in ilişkisine, tarabya kelimesinin kökenine, terör kavramına kadar birçok soruyu cevapladılar.
Kamuoyunun son zamanlarda tartıştığı konular arasında yer alan “Fatih Sultan Mehmet Hristiyan Mıydı?” sorusunu cevaplayan Nermin Taylan, “Fatih, Pontus Rum Devleti’ni alıyor, İstanbul’u fethediyor. Sürekli Hristiyanlarla boğuşuyor. Ayasofya’yı cami yapıyor. Havariyyun Kilisesi’ni yıkıp Fatih Camisi’ni yaptırıyor. Fatih neden Bizans’ın önemli adamlarının gömüldüğü yere gömüldü dediler. Fatih Sultan Mehmet zaten ben doğunun ve batının hükümdarıyım, benim çatımın altında sizin dininiz bitti diyor. Fatih Camisi’ni inşa ettirirken bunu yapmıştır zaten. Fatih Sultan Mehmet’in annesinin Hristiyan olduğunu iddia ediyorlar. Topkapı Sarayı’nın bir odasını kilise yaptığını orda dua ettiğini söylüyorlar. Hüma Hatun 1449 yılında vefat ediyor. Fatih 1453’te İstanbul’u fethediyor.” dedi.
Dönemin dünyasında akıl hastaları insan yerine konulmazken II. Beyazıt’ın yaptırdığı akıl hastanesinde hastaların kuş sesleriyle, su sesleriyle, müzik sesiyle tedavi edildiğini söyleyen Taylan, “Gevher Nesibe’yi bilmezler. Reklam eksikliği var bizde. Bizde kendi kendimizin farkına varmamak var. Osmanlı Devleti’nde külliyeler, külliyelerin içerisinde yapılan bimarhaneler var. Yani bugün İstanbul’da “Tarabya” diye bir semt var ve İstanbul’da Tarabya semtine terapi merkezi olduğundan dolayı “Tarabya” ismi verilmiştir. Dünyaya terapi kelimesi buradan girmiştir.” ifadelerini kullandı.
Koray Şerbetçi ise Abdülhamit ve Louise Pasteur arasındaki ilişkiye değinerek “Abdülhamit Pasteur’e nişan gönderiyor. Bu yapılan bilimsel işi nasıl takdir ettiğini gösterir. Öğrenci gönderiyor, o öğrenciler eğitim alıyorlar ve iki sene sonra bu topraklarda yerli ve milli aşı üretiliyor ve Dar’ül-Kelb kuruluyor yani kuduz hastanesi. Bu çok önemli bir şey. Modern bir hastane bu. Sultan Abdülhamit opera dinleyen bir insan. Kimse bilmiyor ama mesela kendisi Sherlock Holmes hayranıdır.” şeklinde konuştu.
Terörizm kavramının modernlikle ilintili olduğunun altını çizen Şerbetçi, “Terör dediğimiz şey modern terörizm 19’uncu yüzyılda çıkmıştır. Osmanlı’daki eşkıyaya terör diyemezsiniz. Çünkü o günün argümanı o değildir. Terörizm Sanayi Devrimiyle çıkmıştır. Modern anlamda terör olgusu çıktığından beri gerek Osmanlı gerek Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere terörle en çok mücadele eden toplumuz. Kurumları anlarsanız modernliğin doğasını anlarsanız.” diye belirtti.
Editor : Haberpanelim