Arife DEFNE ARSLAN
Nöroloji Ana Bilim Dalı Dr. Öğretim Üyesi Aslı Bolayır, “ Huzursuz bacak sendromu, özellikle istirahat halinde ortaya çıkan bacaklarda ki huzursuzluk nedeniyle hareket ettirme isteği oluşturmaya yönelik bir hastalıktır. Hareket bozuklukları içerisinde en sık görülen rahatsızlıklardan bir tanesidir. Tüm yaş gruplarında görülen bu hastalık, yaşla birlikte hem sıklığının hem de ağrı seviyesi artar. Ayrıca bu hastalık erkeklere oranla daha sık görülmektedir. Özellikle bu hastalık 40 yaş atında kişilerde görülüyorsa aileden gelen kalıtsal bir hastalık olarak kişiye geçmiştir. İstirahat halinde ortaya çıkan bir hastalık olduğu için genelde akşam ve gece saatlerin de ortaya çıkan bu hastalığı, uçak, tren ve otobüs gibi uzun yolculuklarda tetiklemekte. Yine sinema ve tiyatro gibi etkinliklerde uzun süre hareketiz kalan bacaklarda benzer şikayetler ortaya çıkar. Genelde bacaklarda ortaya çıkan bu rahatsızlık nadir de olsa kollarda da görülebilir. Hareket ettirmek bu rahatsızlığa kısmen iyi geliyor ancak tekrar istirahat kısmına geçildiğinde aynı şekilde devam ediyor. Huzursuz bacak sendromu, beyinde dopamin adını verdiğimiz bir protein var ve bunun eksikliğine bağlı ortaya çıkmış olduğu düşünülmekte. Bunun dışında bu proteine görevini yapmasına yardımcı olan demir eksikliğinin bu hastalığın şikayetlerini artırdığı bir gerçektir.” dedi.
BÖBREKLERE CİDDİ ZARARLER VEREBİLİR
Dr. Öğretim Üyesi Aslı Bolayır, hastalığın kliniği farklılık gösterebildiğini kimi hastalarda hastalığın hafif seyredebildiğini belirterek, ”Bu tarz hastalıklarda hastalarda şikayetler hafifse özellikle ilaç kullanımından kaçınmaktayız. Özellikle akşam saatlerinde alınacak ılık duş bacaklara yapılacak masaj şikayetleri azaltabiliyor. Yine orta düzeyde egzersizin iyi bir uyku sağladığını biliyoruz. Ama bu konuda da dikkatli olunması lazım. Özellikle akşam saatlerinde yapılan yoğun egzersiz şikayetleri azaltmak yerine arttırabilir. Yine soğuk ve sıcak kompresler yine bu tarz şikayetleri rahatlatabiliyor. Uyku kalitesi çok önemli. Yine bu tarz hastaların uyku düzenine çok dikkat etmesi gerekiyor. Bu hastaların günde en az 7 saat uyuması ve uykularını karanlık sessiz bir ortamda almaları gerekiyor. Uyku öncesinde kafeinli içeceklerden kaçınmaları gerekiyor. Çünkü gazlı, gazsız ve kafeinli içecekler uyku öncesi tüketildiğinde şikayetlerin ortaya çıkmasına sebep olabiliyor. Hastanın bu tarz yöntemlerle rahatsızlıkları azalmazsa ilaç tedavisine başlanır. Hastalık dopamin eksikliğinden kaynaklandığı için dopamine benzer molekülleri barındıran tedavileri kullanıyoruz. Ancak bunlarda da onay almış dozlar çok yüksek dozlarda olan ilaçlar değil. Çok yüksek dozlarda kullanılan ilaçlar veya bazı hafif dozlarda da olsa hastalarda kimi zaman dürtü kontrol bozukluklarına, uyku haine ve bulantıya sebep olabiliyor. Eğer bu ilaçlar hastalara fayda vermezse farklı ilaçlara başvurma gereksinimi duyuyoruz. Bu Gababantin gibi ilaçlar yeşil reçeteli ve bağımlılık oluşturabilecek ilaçlar. Böbreklerden metebolize olan bu ilaçlar yüksek dozlarda kullanıldığı zaman böbreklere ciddi zararlar bırakır. Bu nedenle bu tür ilaçlarda düşük dozlarda kalınması gerekir.” diye konuştu.
