Çetin (55), aralık ayında ziyaretine gelen bir arkadaşından bulaştığını düşündüğü Kovid-19 nedeniyle zor günler geçirdiğini söyledi.
Meslektaşlarının virüs yükünün çok fazla olduğunu söylemesi üzerine ilaç tedavisine başladığını belirten Çetin, hastalığın üçüncü gününde ateş, yorgunluk ve halsizlik şikayetlerinin arttığını ifade etti.
Akciğerlerinde tutulma görülmesi üzerine Numune Hastanesi Çok Amaçlı Geriatri Merkezine yatışının yapıldığını anlatan Çetin, "Benden 2 gün sonra eşim de pozitif oldu ve onda da belirtiler başladı. Akciğer tutulumu görülünce eşim de hastaneye yattı. Hastaneye yatma sürecimizde tedaviye çok fazla cevap veremedik. Oksijen satürasyonumuz ciddi seviyede düşmeye başladı. Çok yüksek derecede ateş, bulantı, kusma süreçleri yaşadık." dedi.
"500-600 metre yürüyünce nefes darlığı başlıyor"
Eşi ve kendisinin oksijen satürasyonunun daha fazla düşmesi nedeniyle Ankara Üniversitesine sevk edildiklerini, 20 gün kendisinin, 15 gün de eşi Nilgün Çetin'in (52) yoğun bakımda kaldığını dile getiren Çetin, şunları kaydetti:
"Herhangi bir kronik hastalığım yoktu, sadece kilo fazlalığım vardı. Özellikle fazla kilolu insanların bu tür hastalıkları daha ağır geçirdiklerini gördüm. Özellikle nefes darlığı açısından çok ciddi sıkıntılar yaşadım. Eskiden 2-3 saat yürüyebilen bir insandım, şimdi 500-600 metre yürüyünce nefes darlığı başlıyor. Kovid-19 geçirdikten sonra ciddi solunum zorluğu yaşayan çok fazla sayıda insan olduğunu fark ettim. Nefes darlığı açısından tedavime devam ediyorum ama bunun farkında olmayan maalesef milyonlarca insanımız var. Hastanelerimizde solunum rehabilitasyon ünitelerinin olması çok önemli. 'Kovid-19'dan sonra nefes darlığı olur' şeklinde bir inanış ortaya çıktı. Özellikle eforla, belirli bir süre yürümekle meydana gelen bir nefes darlığınız varsa mutlaka hastaneye gidin. Kovid-19 geçirenlere bunu önermek istiyorum. Sağlık otoriterimize de mutlaka her şehirde solunum rehabilitasyon merkezinin bu dönemde açılmasını, aktif hale getirilmesini öneriyorum."
Çetin, Ankara Sanatoryum Hastanesi'ndeki 20 günlük solunum tedavisinin çok faydasını gördüğünü söyleyerek, "Yaklaşık 5-10 metre yürüyemeyecek durumdayken o tedavi ve rehabilitasyon sürecinin çok faydasını gördüm." dedi.
Yoğun bakımda meslektaşlarının yoğun gayretiyle entübe olmadığını dile getiren Çetin, "En büyük endişem ise kendi hastalığımı bir kenara bırakarak kimlere bulaştırdım diye düşünmek oldu." ifadesini kullandı.
"Kovid-19'dan dolayı hiç kimse kimsenin yanına yaklaşamıyor"
Yoğun bakımda bir saat içinde bile her şeyin değişebildiğine şahit olduğunu anlatan Çetin, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir hekimim ve yoğun bakımları bilen bir insanım. Normal zamanda gidip hastanızın durumunu sorabilirsiniz, zaman zaman kendisini görme imkanınız olur. Maalesef Kovid-19'dan dolayı hiç kimse kimsenin yanına yaklaşamıyor. Yani oradaki yalnızlığı hissediyorsunuz. Özellikle entübe edilmiş insanlar ölümle burun buruna ve o anda elini tutacak, dua edecek insanlar yanında yok. En büyük işkencenin de yoğun bakımda yatan insanlardan ziyade onların dışarıdaki yakınlarının ve sevdiklerinin olduğunu düşünüyorum. Zaman zaman kendinize geliyorsunuz, iyi olduğunuzu hissediyorsunuz ama dışarıdaki insanlar hep yarım saat sonra ne olacak endişesiyle karşıladığı için gerçekten psikolojisi çok kötü. En zor durumda sevdiklerinizin yanında olamamak veya onların sizin yanınızda olamaması en büyük handikaplardan bir tanesi."
Maske, mesafe ve hijyen tedbirlerinin mutlaka elden bırakılmaması gerektiğine dikkati çeken Çetin, Kovid-19'a karşı en büyük silahın aşı olduğunu, sırası gelen herkesin mutlaka aşılanması gerektiğini söyledi.
Editor : Haberpanelim