Gündem

SELÇUKLU VE İLHANLILAR´IN İLİM SAVAŞI

SELÇUKLU VE İLHANLILAR´IN İLİM SAVAŞI

SELÇUKLU VE İLHANLILAR´IN İLİM SAVAŞI
05-10-2020 07:00

Uğur YİĞİT

1243 yılında Sivas´ın Suşehri ilçesi yakınlarında Selçuklular ile Moğollar arasındaki Kösedağ Savaşı yaşandı. Savaşı kaybederek geri çekilmek durumunda kalan Selçuklu Devleti´nin hakimiyet alanlarına, Moğolların uzantısı durumundaki İlhanlılar ortak oldu. Ancak her şeye rağmen hakimiyet alanlarını korumaya çalışan Selçuklu Devleti ile İlhanlılar arasındaki o dönem yaşanan güç savaşı, binalara da yansıdı. Sivas´ta aynı anda inşa edilen Gök Medrese ve Çifte Minareli Medrese de o dönem iki devlet adamının meydan okumasına dönüştü. Selçuklu baş veziri olan Sahip Ata Fahrettin Ali, Gök Medrese´yi inşa ettirirken, İlhanlılar´ın Anadolu Genel Valisi Şemsettin Cüveyni ise hem de Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus´un bizzat yaptırdığı ve bugün kabrinin de içinde bulunduğu Şifaiye Medresesi´nin tam karşısına Çifte Minareli Medrese´yi dikti.

Kendisini Anadolu Selçuklu sultanından üstün gören Cüveyni Çifte Minareli Medrese´nin kitabesine ´Sahib-ül azam (baş vezir), sahib-i divan, dünya ve dinin güneşi´ gibi unvanlar yazdırdı. Sivas Gök Medrese kitabesinde ise Sahip Ata Fahrettin Ali, daha önce yaptırmış olduğu eserlerde devamlı kullandığı ´Allah´ın rahmetine muhtaç kul´ ifadesini kullanmayarak, kendisi için ´Sahib-ül azam (baş vezir), hayır ve iyilikler sahibi, din ve devletin övünç kaynağı´ gibi yüceltici ve meydan okuyucu unvanlar kullandı. Her iki yöneticinin de kitabelerde, devletlerinden çok kendilerini yüceltmeleri ve rekabetlerini yansıtmaları açısından dikkat çekiyor.

İNŞA EDİLDİKLERİ YERLER CİDDİ MESAJLAR İÇERİYOR

Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdal Eser iki devletin minarelerle gerçekleştirdikleri güç gösterisi hakkında bilgiler vererek, ?1250´den sonra inşa edilen yapıların sayısal olarak ciddi anlamda düştüğünü görüyoruz. Ancak bu yapı eylemi içerisinde Konya ve Sivas´ta inşa edilen çok önemli yapılan söz konusu Sivas´ta her birinin 1271 yılında çok ciddi bir yapı eylemine sahne oluyor. Biri İranlı bir tüccar tarafından diğeri Moğolların Anadolu genel valisi tarafından ve sonuncusu da Selçuklu veziri Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından inşa edilen üç yapı söz konusu bu yapıları biz üslupsal olarak incelediğimizde Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese´nin üslupsal olarak birbirlerine yaklaştıklarını görüyoruz. Gökmedrese´nin ise bu üçlü içerisinde genel karakteri ve uslupsalözellikleriyle tamamen Selçuklu üslubunu yansıttığını söylemek mümkün Bu eserlerin inşası sırasında bunların inşa edildikleri yerler ya da yapıların kendi içerisindeki pozisyonlarını düşündüğümüz zaman ciddi anlamda birer mesaj olduğunu söylemek mümkün burada tabi ki en önemli mesajında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından inşa edilen Gökmedrese´nin yer aldığı söylemek gerekir. Çünkü yapı Sivas kalesinin Saray kapısı karşısına inşa edilmiştir. Dolayısıyla kente ilk girenlerin gördüğü ilk yapıdır. Bu nedenle üzerinde yansıttığı mesaj önemlidir. Çifte Minare ve Gökmedrese her iki yapıda dönemin yaptıranların mesajlarını yansıtmaktadır? dedi.

SULTANIN GÜCÜNÜ YANSITILMAYA ÇALIŞILMIŞ

Prof. Dr. Eser, ?Sivas´ta Konya üslubunu bu kadar anıtsal boyutta canlandırmaya çalışmak demek Konya´nın gücü Konya sultanının varlığını anlatmaya çalışmak demektir. Sahip Ata Fahrettin Ali ve mimarı kesinlikle böyle bir arka planla böyle bir amaçla yola çıkmış olmalıdırlar. Ve bunu İlhanlıların Anadolu´daki başkentleri olarak kabul edilen Sivas´ta inşa ettirmeleri Moğollara bir mesaj verme amacıyla yapılmıştır. Çifte Minareli Medrese tabi kendisine özgü mesajları olan bir yapıdır. Bununla birlikte Sahip Ata´nın Gökmedrese´nin cephesinde yansıtmaya çalıştığı mesaja yaklaşabilir durumda değildir. Gökmederese kanımca çok maksatlı olarak hem yeri açısından hem de yansıttığı özellikler açısından maksatlı olarak planlanmış inşa edilmiş bir yapı olarak karşımıza çıkar. Her ikisi de çifte minare kullanmaktadır. Bu çok merak edilir. Medrese de minarenin olması merak konusudur.? diye konuştu.

MİNARE EGEMENLİK SEMBOLÜDÜR

Minare´nin bir iken tekliği ve dolayısıyla tanrıyı sembolize ettiğinin ifade eden Eser,? İki olduğu zaman burada büyük evrenin sahibi tanrıyla küçük evrenin sahibi sultan sembolize edilmiş olmalıdır. 1258´den sonra değerlendirmelerime göre birden fazla minaresi olan yapılarda minare aslında egemenlik sembolüdür. Sahip Ata´non Gökmedrese´ye bunu bir form olarak beğenip kabul edip yerleştirmesinin nedeni yine Selçuklu Sultanı´nını anlatma arzusu isteğidir. Çifte minareli medrese de uygulanmasıysa artık dönem açısından bunun bir repertuvarın bir parçası olması ya da binayı yaptıran Şemseddin Cüveyni´nin binayı sevmesinden kaynaklı bir durum olabilir.? şeklinde konuştu.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER