Uğur YİĞİT
MHP Sivas Milletvekili Ahmet Özyürek partisi adına TBMM’de devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı. İki yıldan fazla bir süre boyunca devam eden pandeminin ardından Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş küresel ekonomik aktivitedeki yavaşlamayı hızlandırdığını belirten Özyürek, Rusya-Ukrayna savaşının ekonomi üzerindeki çok boyutlu etkisi nedeniyle 2022 yılının ikinci çeyreğinde küresel ekonomiye dair riskler belirgin hâle gelmiştir. Savaşın büyük Avrupa ekonomileri üzerindeki etkileri yüksek enerji fiyatlarının yanı sıra tüketici güvenindeki zayıflama, kalıcı tedarik zinciri kesintileriyle ve artan girdi maliyetleri kaynaklı imalat sanayisinde yaşanan ivme kaybı nedeniyle beklenenden daha olumsuz olmuştur. Küresel ölçekte yaşanmakta olan tüm bu olumsuz yöndeki gelişmelere rağmen Türkiye ekonomisi içinde bulunduğumuz yılın ilk yarısında yüzde 7,5 büyümeyle güçlü performansını devam ettirmiştir.” dedi.
BÜYÜME SAĞLIKLI BİR ŞEKİLDE SAĞLANMALI
Küresel ekonomik gidişat üzerinde salgının ve savaş ortamının olumsuz etkilerinin yanında alternatif tedarikçi arayışı ve bölgeselleşme eğilimleri görüldüğüne dikkat çeken Özyürek, “Bu eğilimler ülkemizin küresel tedarik zincirleri içerisindeki konumu ve ihracat kapasitesinin artırılması için yeni fırsatlar doğurmaktadır. Dünya genelinde ekonomik bütünleşme süreçleri nedeniyle global ölçekte pazara giriş stratejileri yoğun bir şekilde uygulanmaktadır. Ülkemizin sürdürülebilir ekonomik büyümesine ve toplumsal refahının artışına katkı sağlamak amacıyla girişimcilerimizin ve ihracatçılarımızın desteklenmesi önemlidir. Rekabet gücü ve katma değeri yüksek ürünlerin ihracat içerisindeki payının artırılması ve ihracatta ürün ve pazar çeşitliliğinin sağlanması, ülkemizin küresel değer zincirindeki konumunun güçlendirilmesi bakımından değerlidir. Yine, ülkemizin küresel dış ticaret hacmindeki payının artırılması için e-ticaretin etkin bir e-ihracat kanalı hâline getirilmesi, bunun için de KOBİ'lerin ve mikro girişimcilerin e-ihracata ulaşmalarının kolaylaştırılması gerekmektedir. Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'da yapılan değişikliklerin etkin şekilde uygulanması e-ticaret pazar yerlerindeki esnaflar ile mikro, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin haklarının korunması bakımından önemlidir. Bu şekilde sektör içerisindeki rekabeti bozan ve sınırlandıran faaliyetler engellenerek sektörün sağlıklı bir şekilde büyümesi sağlanabilecektir.” diye konuştu.
İthalatın yerli üretim üzerinde neden olabileceği zararlar ve potansiyel tehditlere karşı yerli üretimin korunmasının önem arz ettiğini belirten Özyürek, “Ara malı ithalatının azaltılması, yerli ara malı üretiminin ve kullanımının teşvik edilmesi gerek ihracatçının pazarlama kabiliyetinin yükseltilmesine gerekse sanayinin girdi tedarikinde etkinliğinin ve güvenliğinin sağlanmasına katkı sağlayacaktır. Ek olarak, sürdürülebilir ekonomik büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesinde kooperatifçilik faaliyetlerinin önemi büyüktür. Kooperatiflerin ekonomik hayatın aktif kuruluşları hâline gelmesi için kooperatifçilik bilincinin artırılması ve kooperatifleşme faaliyetlerinin desteklemelerine devam edilmesi elzemdir. Milli ekonomimizin güçlü ve güvenli olması, esnaf ve sanatkârlarımızın korunması ve güçlendirilmesiyle mümkündür. Ekim ayında duyurulan esnaf ve sanatkârlara yönelik yeni finansman imkânları, esnaf ve sanatkârlarımızın rekabet güçlerinin ve kapasitelerinin artırılması noktasında fayda sağlayacaktır. Ek olarak, yeni destekleme modellerinin geliştirilmesi ve mevcut programlarda etkililiğin artırılmasıyla birlikte esnaf ve sanatkârlarımızın meslek standartlarında gelişme sağlanmalıdır. İhracattaki artışın sürdürülmesi, ithalatımızda etkin denetimin sağlanması ve toplumun teknik düzenlemelere uygun, kalitesi yüksek ürünlere ulaşması için ürün güvenliğinin sağlanması ve tüketicinin korunması oldukça önemlidir. Zira, tüketicinin korunmasına ilişkin düzenlemeler ve yapılacak çalışmalar sadece tüketiciyi değil, belirli standartta ve kalitede mal ve hizmet üretiminin sağlanmasıyla üreticileri ve dolayısıyla ülke ekonomisini de koruyacaktır. Bu sebeple, piyasadaki haksız şartların, aldatıcı reklamların ve haksız ticari uygulamaların denetlenmesinde etkinliğin artırılması sağlanarak tüketicinin irade bağımsızlığı temin edilmelidir.” şeklinde konuştu.
Özyürek, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Anayasa'mızın 167'nci maddesinin, devlete, açıkça piyasalarda doğacak tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme görev ve sorumluluğunu vermesi üzerine söz konusu görevin yerine getirilmesini sağlamak için Rekabet Kurumu teşkilatlanmasını sağlayarak 1997 itibarıyla faaliyete geçmiştir. Kurumun faaliyetlerinin temel çerçevesi 4054 sayılı Kanun'la belirlenmiştir. Rekabet Kurumunun faaliyet alanlarını temel olarak üç ana başlık altında toplamamız mümkündür, bunlar: Rekabet hukukunun uygulanması, rekabet savunuculuğu ve politika geliştirmedir. Piyasa mekanizmasının sağlıklı bir şekilde işlemesi, uluslararası rekabet gücünün arttırılması, giriş engellerinin azaltılarak yatırım ortamlarının sağlıklı işletmesinin temini için Rekabet Kurumunun faaliyetlerinde etkinliğin sağlanması ise önemlidir. Rekabet Kurumunun rekabet savunuculuğu faaliyetleri çerçevesinde kamu kurumlarına, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere, özel sektöre ve tüketicilerin geneline yönelik rekabet hukukunun ve kurumunun tanıtılmasına ilişkin çalışmalar yürütmesi toplum bilincinin oluşturulması bakımından önem arz etmektedir. Teknolojik gelişmeler ve dijitalleşme sürecinin hızlı ilerleyişi pandemi dönemiyle birlikte ivme kazanarak tüm sektörler açısından dönüşümün gerektiğini açıkça ortaya koymuştur. Kurum açısından bu durum, bilgi teknolojilerinin gelişimi karşısında ihlallerin tespitinin güçleşmesi, teknolojik ve endüstriyel gelişmelerle değişen iş yapma biçimlerinin takibinin zorlaşması gibi problemlerin ortaya çıkmasına yol açabilecektir. Bu nedenle, rekabet hukuku uygulayıcıları ve diğer rekabet otoriteleri ön alıcı bir yaklaşım benimseyerek dijitalleşme hususunda kurumsal inovasyonların gerçekleştirilmesi sorumluluğunu taşımaktadır.”
Küresel çapta gelişmeye devam eden helal ürün pazarının tüketici güvenini kazanarak büyümeye devam etmesini teminen helal ürün ve hizmetlerin belgelendirilmesi gerekliliğinin bulunduğunu söyleyen Özyürek, “Helal ürün ve hizmet ticaretindeki artışa karşılık, helal alanında çok fazla standardın bulunması nedeniyle üreticiler ürün pazarına göre birden fazla belge alma zorunluluğuyla karşılaşmakta ve bu durum maliyet artışlarına, en nihayetinde ise tüketicinin refah kaybına neden olmaktadır. Gerek ülkemiz özelinde helal akreditasyon alanında faaliyette bulunmak gerekse uluslararası platformdaki helal akreditasyon çalışmalarında Türkiye'yi temsil etmek ihtiyacına binaen Helal Akreditasyon Kurumu kurulmuştur. Kuruma başvuruların kabul edilmeye başlandığı Kasım 2019'dan günümüze kadar ülkemiz dâhil 23 farklı ülkeden 80 akreditasyon talebi gelmiştir. Akreditasyon güvencesi kapsamındaki helal belge sayısı ise 790'ı aşmıştır. Helal ürünün aynı zamanda güvenilir, temiz ve etik kurallara uygun olarak üretimi gerçekleştirilmiş bir ürünü ifade ettiğini bütün dünyaya tanıtmak elzemdir. Bu amaca yönelik olarak helal ürün ve hizmet alanındaki tüketici farkındalığının artırılmasını sağlayacak bilgilendirici faaliyetlerin düzenlenmesi gerekmektedir. Ek olarak, Helal Akreditasyon Kurumunun ulusal ve uluslararası alanda bilinirliğinin artırılması ve küresel seviyede uyumlaştırılması bir helal akreditasyon sisteminin tesisine yönelik diğer ülkelerin akreditasyon kuruluşlarıyla çok taraflı ve ikili iş birliği anlaşmalarının geliştirilmesi için çalışmalar yapılması önemlidir. Böylelikle, helal ürün pazarında faaliyet gösteren ya da faaliyet göstermek isteyen ihracatçıların pazara girişleri önündeki engeller kaldırılacak ve helal ürünlerin uluslararası ticarette dolaşımı kolaylaştırılacaktır.”
Editor : Haberpanelim