Hayrullah AĞKAŞ
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, ilimizdeki temasları kapsamında Türk Sağlık-Sen şubesi ve Türkiye Kamu-Sen´e bağlı birimleri ziyaret ederek üyelerle bir araya geldi.
Ziyarete Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Milletvekili Ahmet Özyürek, Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Türk Haber-Sen Genel Başkanı Yücel Kazancıoğlu, Türk Yerel Hizmet-Sen Genel Başkanı Mustafa Yorulmaz, Türkav Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz, Türk Eğitim-Sen Genel Sekreteri Musa Akkaş, Türkav Genel Sekreteri Zeki Toptaş ve genel merkez yöneticileri de katıldı.
Üyelerin sorularını cevaplayan Genel Başkan Kahveci, 5.dönem toplu sözleşme çerçevesinde Hakem Kurulunun 2020 ve 2021 yılları için kamu görevlilerine açıkladığı zam oranlarıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´nun milyonlarca kamu görevlisi ve emeklinin umutla beklediği, 2020-2021 yıllarını içeren maaş ve özlük haklarına ilişkin kararını verdiğini anımsatan Genel Başkan Kahveci, ?Karar, kamu çalışanlarında büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Kanunun yürürlüğe girdiği 2012 yılından beri uyardığımız üzere, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanununun, kamu görevlilerinin ve emeklilerin sorunlarını çözecek nitelikte olmadığı bir kere daha ortaya çıkmış oldu? dedi.
?KAMUOYU VİCDANINDA
SORGULANACAKTIR?
Çoğunluğu atanmışlardan oluşan bir Hakem Kurulu´nun objektif karar veremeyeceğine ilişkin kaygılarının boşa çıkmadığının altını çizen Genel Başkan Kahveci, ?Nitekim verilen kararla Hakem Kurulu hükümetin teklifini onaylamış oldu. Buna göre, memur ve emeklilere 2020 yılı için yüzde 4+4, 2021 için ise yüzde 3+3 zam yapılması kesinleşti. Hakem Kurulu´nda hükümet tarafından atanan üyelerin çoğunlukta olması hükümetin teklifi dışında bu kuruldan başka bir karar çıkamayacağını en başından beri ortaya koymaktaydı. Bu kararla beraber en düşük memur maaşına 120 lira, ortalama memur maaşına 160 liralık bir artışla 6 ayı geçirmek zorunda kalacak olan kamu görevlileri yeni bir ekonomik cendereye sokulmuş oldu. Hakem Kurulu´nun verdiği bu karar ekonomik gerçeklerle karşılaştırıldığında hem bu karara sebep olanlar hem de toplu sözleşme sürecini sulandıran yetkili konfederasyon kamuoyu vicdanında sorgulanacaktır? diye konuştu.
?PAZARLIKLAR
KEŞMEKEŞE DÖNDÜ?
?Memurlar, emekliler ve aileleriyle birlikte sayıları 20 milyona ulaşan bir kesimin geleceğini belirleyen bu önemli sürecin, bir fazla üyeyle dahi yetkili olmuş konfederasyon başkanının iki dudağı arasına terk edilmesi başlı başına bir garabet unsuruydu? açıklamasında bulunan Genel Başkan Kahveci, ?Biz, 1 Ağustos´tan beri toplu sözleşme görüşmelerinin tek bir yetkili temsilcinin keyfiyetiyle yürütülmesinin doğru olmadığını, kamu görevlilerini ilgilendiren hayati konuların dahi masada pazarlığa açılmadığını ifade ettik ve gerekli uyarılarımızı yaptık. Milyonlarca çalışanımız sözleşmelilere kadro, 3600 ek gösterge, vergi dilimlerinin adil bir biçimde düzenlenmesi, yardımcı hizmetlilerin sorunlarının çözülmesi, mülakat uygulamasından vazgeçilerek liyakat ilkesine göre hareket edilmesi, emeklilerin maaşlarının yükseltilmesi gibi hayati konuların dahi tartışılmadığı bir toplu sözleşme sürecine tanıklık etti. Haliyle havanda su dövmekten başka bir işe yaramayanlar, iki yılda bir gelen bu ve benzeri sorunların tartışılarak bir sonuca bağlanması fırsatını tepmiş oldu. Bütün bu olumsuzluklar yanında hizmet kollarına ilişkin taleplerin de aynı dönemde gündeme getirilme zorunluluğu, toplu pazarlıkların içinden çıkılamaz bir hale gelmesine ve tam bir keşmekeşe dönmesine yol açtı. Bir tarafta yetkili konfederasyon ve sendikaların basiretsizliği ve iş bilmezliği diğer tarafta kanunun eksik ve yanlış hükümleriyle birleşince bundan önceki 4 dönemde olduğu gibi beşinci toplu sözleşme dönemi de büyük bir fiyasko ile sonuçlandı? ifadelerini kullandı.
?DAĞ FARE DOĞURDU?
Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Kahveci, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
?20 milyon vatandaşımın umudu 2021 yılına ertelendi. Zaten tartışmalı olan Hakem Kurulu, bu kararla daha da tartışmalı hale geldi. Her ne kadar toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamamış olsa da doğru bir pazarlık stratejisinin yürütülmemesi, taleplerin pazarlığa ve tartışmaya açılmaması, memur sorunlarının çözümü yerine yetkili sendikaların kasalarını doldurma peşine düşerek dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde kabul görmemiş dayanışma aidatı konusuna saplanıp kalmaları, üzerinde anlaşılan ve anlaşılamayan konuların dahi sürüncemede kalması sonucunu doğurdu. Elbette Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´nun hükümet ağırlıklı yapısıyla sendikaların beklentilerine uygun bir karar vermesi beklenemezdi; nitekim beklenen oldu ve dağ fare doğurdu. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´nun kararı çalışanların, emeklilerin ve yakınlarının ekonomik ve özlük haklarına ilişkin sıkıntıları çözmekten uzak kaldı.
2012 yılından beri yaşadığımız tecrübeler, 4688 sayılı Kanun´a ilişkin çekincelerimizde ne denli haklı olduğumuzu bir kere daha ortaya koydu. Bu hali ile ve mevcut yetkili sendikaların bu tutumu ile toplu sözleşme görüşmelerinin kamu çalışanlarına somut kazanımlar sağlayacak bir yapısı bulunmuyor. Yetkili sendikaların dahi kendi hizmet kollarında bulunan memurlara ilişkin ücret pazarlığında söz hakları yok. Maaş zamları, yalnızca konfederasyon başkanının imzası ile karar altına alınabiliyor. Diğer sendika ve konfederasyonların karara itiraz etme hakkı da bulunmuyor. Dolayısıyla bu sistem milyonlarca çalışan, emekli ve yakınlarının kaderini yalnızca Bakan ve yetkili konfederasyon temsilcisi yani iki kişi üzerine kurguluyor. Öyleyse bundan sonra yapılacak ilk iş toplu sözleşme sürecini katılımcı ve sonuç alıcı bir noktaya taşımak olmalı. Toplu sözleşmede kamu görevlilerinin geniş bir şekilde temsil edilmesi, kamu görevlileri heyetinin çoğunluğuna bağlı bir imza sistemine geçilmesi, itiraz mekanizmalarının yeniden düzenlemesi olmazsa olmaz değişiklikler olarak karşımızda duruyor. Bunun yanında kamu görevlilerinin geneline ilişkin toplu sözleşme ile hizmet kolu toplu sözleşmelerinin birbirinden ayrılması ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu´nun da eşit temsile dayalı olarak yeniden yapılandırılması gerekiyor. Aksi halde bu sistem ve bu yetkili sendikalarla daha çok hayal kırıklıkları ve daha çok fiyaskolar yaşamamız kaçınılmaz görünüyor.?
Editor : Haberpanelim