Enflasyonla Yaşamak…

Doç. Dr. İlkay NOYAN YALMAN
Doç. Dr. İlkay NOYAN YALMAN
Enflasyonla Yaşamak…
05-04-2022

Fiyatlar genel seviyesindeki sürekli artış olan enflasyonun iki temel sebebi vardır. Ya arzın yani üretimin daralmasıyla ortaya çıkan arz (maliyet) enflasyonu, ya da sabit bir arz karşısında artan talebin yani tüketimin artmasıyla ortaya çıkan talep enflasyonu. Sebepler belli olunca aslında çözüm de basit gibi görünür. Ya arzı artıracaksın, ya talebi kısacaksın ya da ikisini birden yapacaksın. Gel gör ki, söylemek kolayda, yapması kolay olsa herkes yapar.

Aslında gelişmiş ya da az gelişmiş birçok ülkede salgın süreciyle birlikte arzın daralması ve ertelenen taleplerin birden patlaması enflasyonu yükseltmeye başladı. Ancak her ülkenin yapısal özellikleri farklı olduğundan sorun aynı olsa da görünen etkileri ve çözüm farklı biçimlerde olabilmektedir.

Piyasaya genel olarak baktığımızda dünya genelinde yaşanan gelişmelere bağlı olarak artan döviz fiyatları ve tedarikte yaşanan engeller üretimi daralttı. Bu sebeple yurt içinde özellikle bazı ürün gruplarında talebi karşılayacak ürün miktarında yetersizlikler ortaya çıktı. Ülkemizdeki enflasyonun en belirgin sebebi dövizdeki artış ve milli paramızın değer kaybetmesine bağlı olarak ithalatın pahalı hale gelmesidir. Hammadde ve ara malında dışarıya bağımlı olan üreticilerin üretim yapabilmek için zorunlu ithalat yapması maliyetleri ve ardından fiyatları yükseltmektedir. Giderek daha da artan fiyatlar karşısında tüketiciler ise cebindeki paranın satın alma gücünü korumak için kısa sürede ürüne çevirmeye çalışmaktadır. Bu doğal bir davranış biçimidir aslında. Gelecek ay daha pahalıya alacağını düşündüğü ürünü bir an önce daha uygun fiyattan alarak, cebindeki parasının alım gücünü korumaya çalışmaktadır.

Enflasyonun sebeplerini ve neden bu kadar hızla yükseldiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok aslında. Zaten piyasanın gidişatına bakınca ekonomi bilgisi olmayan bile yaşadıklarından bunları görecektir. Bu aşamada yapılacak şey enflasyonu yavaşlatma ve zamanı geldiğinde geriye çevirmeye yönelik politikalar izlemektir.

Enflasyonu yavaşlatma ve geriletme için çok yönlü uygulamalara ihtiyaç vardır. Yani ne tek başına makro iktisat politikaları ne de tek başına halkın uğraşları yeterli olmaz. Bu sebeple devlet ve halk bilinçli bir biçimde birbirini destekleyen uygulamalar sergilemelidir. Tabi bu aşamada halkın yönlendirilmesi ve bilinçlendirilmesi de ekstra bir politika olarak sunulmalıdır. Arzı artırmanın yolları üretimin desteklenmesi ve daha fazla üretimin sağlanmasıdır. İthalata bağımlı üretimden yerli hammadde ile üretime geçişin teşvik edilmesi, dövize bağımlılığın azaltılması şarttır. Talebin kısılması tarafında ise hem kamu hem de tüketiciler öncelikli ihtiyaçlarını karşılayarak, gelirlerini doğru harcamalıdır. Bu noktada gelirin daha da artırılması aslında satın alma gücünü artırmaz aslında. Aksine talebi artırarak fiyatları daha da artırır.  Gelecekte fiyatların artacağı beklentisi insanları daha fazla tüketime yöneltir. Bu sebeple geleceğe dair beklentilerin olumlu yönde gelişmesi konusunda ekonomiye güven salınması çok daha etkili bir politika olacaktır.

Enflasyonun etkilerini ağır biçimde hissettiğimiz şu günlerde, yaşanan olumsuzlara rağmen benim olumlu olarak değerlendirdiğim bir durumu da ifade etmek istiyorum. İnsanlar artık çok para ödeyerek aldığı ürünleri daha verimli ve faydalı kullanmaya çalışıyor. Paranın değeri düştü ama alınan ürünlerin kıymeti arttı. Yani daha iktisadi davranmayı öğreniyoruz. “Tüketim çılgınlığı” dediğimiz çılgınlığı terk etmek zorunda kalacağız. Çünkü bu ülkenin yeni yatırımlara yeni yatırımlar içinde tasarruflara ihtiyacı var. Tasarrufu artırmak içinde öncelikli ihtiyaçlarımızı daha doğru tespit edip tasarruf oranımızı artırmamız gerekir. Elbette enflasyonist ortamda tasarruf zor. Ama en azından tüketim kalıplarımızı ve alışkanlıklarımızı terbiye ederek ekonomide iyiye gidiş başlayınca yeni yatırımlar için daha hızlı girişimlerde bulunabiliriz.

Ömrümüzü vererek kazandığımız ömrümüzün bereketli olması dileklerimle…  

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?