Mekteblerde en az diğer dersler kadar terbiye ve milli kültür üzerinde durulmalıdır ki; vatanı cennetlere çevirecek sağlam ruh ve sağlam karakterli nesiller yetişebilsin. Tâlim başkadır, terbiye başkadır. İnsanların çoğu muallim olabilir ama mürebbi olan çok azdır.
*
İnsan sürekli imanda derinleşme yolunda olmalıdır. Yani eğer “ilme’l- yakîn” ölçüsünde bir imanımız varsa bunu “ayne’l- yakîn” e çıkarmaya çalışmalıyız. Onunla da yetinmeyerek “hakka’l-yakîn” e ulaştırma yollarını aramalıyız. Başımızda iki gözümüz var, bunlardan biri ile dünyaya diğeri ile de daima ahirete bakmalıyız.
*
Va’dedip yerine getirmedi deme! Va’dedip yerine getirmediklerini düşün!
İnsanlıkta bulunmadı deyip kınama! İnsanlıkta bulunma adına kaçırdığın fırsatları hatırla!
*
Bir milleti geleceği hakkında kehanette bulunmak isteyenler, o milletin gençlerine verilen terbiyeye baksınlar, hükümlerinde yüzde yüz isabet ederler.
*
Din sağlam düşünceye, akl-ı selime ve ilme istinad eder. Bu zâviyeden onun hiçbir meselesini tenkid etmeye imkan yoktur. Onu tanımamazlıktan gelenlerin, ya düşünce sistemleri bozuk, ya ilim anlayışları yanlış, ya da muhakemeleri yetersizdir.
*
Sabır; Bir işi bir dakika önceye alma aceleciliğinden, bir dakika sonraya bırakma tembelliğinden kaçınma ve korunma iradesi demektir.
*
Bütün güzel çiçekler, dinin bağ ve bahçelerinde yetişmiştir. İşte onun prensipleri ve işte enbiya, evliya ve asfiya gibi pırıl pırıl meyveleri..! İnançsızlar bu meyveleri görmemezlikten gelseler bile, onları ne kitapların sayfalarından, nede insanların sinelerinden silmeye güçleri yetmeyecektir…