İnsanın varoluşundan beri belki de en çok ulaşmak için gayret sarfedilen, aranan,özlenen duygu mutluluk olsa gerek.
Mutluluk;bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan bahtiyarlık olarak tanımlayabiliriz.
Bizler genel itibariyle elimizde olmayan şeylere özlem duyduğumuz bir nesne, makam, varlık vb..gibi dünyevi şeyler, elimize geçince mutlu olabileceğimizi düşünür ve gerçekten çoğunlukla mutlu da oluruz. Ulaşmaya çalıştığımız bir makam,hoşumuza giden ev ya da araba ,hayal ettiğimiz üniversite,beğendiğimiz telefon veya elbiseyi alırsak mutlu olacağımızı düşünürüz. Ne yazık ki tecrübeler bu mutlulukların bir süre sonra sıradanlaştığını, başka mutluluklara yelken açıldığını gösteriyor. Peki gözümüzde büyüttüğümüz arzular neden bir süre sonra normalleşir.
İmam Gazali'nin görüşlerine başvurmak ufuk açacak türdendir.İnsana lezzet veren herşey mutlulukta verir.Ancak herşeyin lezzeti kendi hususiyeti cinsindendir ve yaratılış gereği lezzet alabileceği şekilde lezzet alabilir. Örneğin, gözümüz lezzetini güzel suretlerden alırken, kulağımız hoş nağmelerden alır.
Aynı şekilde mutluluğun merkezi olan kalbimiz de marifet ile lezzet bulur.Yani hakikatı bilmek ve anlamakla...
Dikkat çekilmesi gereken başka bir husus da, mutlu olmak için ALLAH ile bağ kurulmaz. ALLAH'A kul olmak için bağ kurarız ve alemlerin yaratıcısına yöneliriz. Bu yönelmenin neticesinde mutluluğu ve huzuru da iç alemimizde rahatlıkla yaşarız.
Aranacak olan mutluluk, ebedî mutluluk olmalı.Zira geçici olan,ruhumuzu tatmin etmez. Bakırı altına çeviren simya formülü gibi,dünya hayatınıda ebedî mutluluğa dönüştürecek olan formül kimyanın sahibi olan zattadır.
Sürekli işlenen günahlar bir süre sonra kişinin kalbini perdeler ve hakikat ile bağını koparır. Hakikatten kopan kişi ise, güneşten koparak sönmüş bir parçaya benzer. Artık ne ısı verir ne ışık verir.
Bizler mutluluğu benliğimizdeki ve dış dünyadaki kötülüklerle mücadele ile elde ederiz.Kemale ulaşmayaçalıştıkça mutluluğu yakalarız. Bu mücadele bazen içindeki hırsa karşı, bazen öfkene karşı olurken,bazen de zalime karşı çıkmakla olur.
Herşeye sahip olma duygusuyla mücadele ederiz, içimizdeki kin ve nefret ile mücadele ederiz,gönüllü bağış yaparak cimriliğimizle mücadele ederiz,tefekkür ederek ölümü düşünerek gafletimizle mücadele ederiz.Tüm bu mücadeleler bizleri kemale ulaştırır ve ebedî mutluluğun, saadetin kaynağı olan ALLAH'A yaklaştırır.
Selâm ve muhabbetle...