İDEOLOCYA ÖRGÜSÜ

Adnan YILMAZ
Adnan YILMAZ
İDEOLOCYA ÖRGÜSÜ
23-01-2023

İdeolocya Örgüsü’nde;

Birinci Fasıl
Adımız, Davamız, Manamız
Büyük Doğu:

Yekpare bir inanış, görüş ve ölçülendiriş manzumesi… İsmi de BÜYÜK DOĞU…
İslamiyet’e yol açma geçidi…

Galip gelmek için mutlaka içli ve dışlı bin bir cephede savaş vermeye memur ve mecbur ezel ve ebedi HAKİKAT DAVASI!

İkinci Fasıl

Doğu ve Batı Muhasebesi:

Bu dönemden beri hiçbir büyük düşünce adamı yetişmemiş, sonra ise  Avrupa ucuzluğu başlamış ve bu hale gelinmiştir.

Üçüncü Fasıl

TÜRKÜN MUHASEBESİ

Oluş

 

Bu arada Şarklının Garplıya yaklaşma haddi, sadece iradesiz bir hayranlık ve ipin ucu daima efendi de kalmak üzere satıhtan taklittir. 

Bugünkü Dünya. Bir türlü göremediğimiz ve bir türlü bize gösterilmeyen şey, bugünkü dünyadır. Yepyeni bir ruh ve nizam  içinde doğmamız lâzım. Tek Kelimeyle Kurtuluş Yolu

Evvelâ şahsını, sonra bütün Doğu âlemini kurtarması için Türk milletine tek bir yol vardır. En gizli, en mahrem kavramı ile İSLÂMİYET’tir.

Ahlâk Davamız

Siz iyi ve temiz bir Türk müsünüz?

Gerçeğimiz tektir! Bütün kulakları yırtacak kuvvetle haykırmak borcunda olduğumuz tek gerçek: Ahlâk yaramız, beynimizden topuğumuza kadar işlemiştir; asıl bunun kurtuluş savaşına muhtacız. 

Dördüncü Fasıl:

ANA KAYNAK: İSLÂM

 

İslâm Ve Her şey, Batının her sahada arayıp bulamadığı cennet İslam’da; her sahada içine düştüğü cehennemden korunuş yolu İslam’da, her şey İslam’da.
İslâm Ve Kainat, Niçin oldun, ne oldun, ne olmak için oldun, ne olmalısın, ne olacaksın?
Bütün bunların cevabını ve hesabını dosdoğru veren de hak ve tek din, İslâm…

İslâm Ve Dünya, Ahiretin ekin yeri... Dünyada ne ekilirse öbür tarafta o biçilecektir. Dünya, ebedî hayatın eşiğidir.

İslâm Ve İnsan, İslam insana neden var olduğunu, görevini varoluş vazifesini bildirir, yol gösterir.

İslâm Ve Devlet, İslami devletin tek ölçüsü Haktır. Ve biricik hâkimiyet onundur.  HALKIN DEĞİL, HAKKIN HÂKİMİYETİ. İslam’da halk hürdür, herkes sorumluluğunu Allah’ın adaletine göre yerine getirir.

İslâm Ve Siyaset, İslam için siyaset, bütün insanlığın İslam’a teslim olmasını sağlamak ve selamete çıkmalarına vesile olmaktır.

İslâm siyasetinin baş hedefi İslâm ülkelerinin içinde ve dışında, insanlığı bu saadete erdirmektir. Siyasetinin bu esasi hedefi yolunda İslâm, iki vasıta kullanır: Kılıç ve Kalem.. Kılıç maddeyi, Kalem de ruhu fethetmenin bütün vasıta ve âletlerini içine alan iki semboldür.

İslâm Ve Ordu, İslam’ın kılıcı bizzat merhamettir. İslâm, zaferden sağ salim dönenle, kanını cenk topraklarında feda eden, Allah uğrunda ölene ait olmak üzere, ordusu için iki eşsiz ölümsüzlük rütbesi getirmiştir: gazi ve şehid... İslâm ordusunun gayesi "Allah adını yükseltmek" tir.

İslâm Ve Güzel Sanatlar, İslam, başta edebiyat, gerçek zemini bulmuş bütün güzel sanatların en kuvvetli himayecisidir. Bizim için Allah’ı aramanın müessesesidir.

İslâm Ve Kadın, Kadın, İslam’da, kendisine Şeriat yolundan ulaşmak şartıyla sevgili bir varlıktır.

Yeryüzünün Efendisi ve Peygamberler dahi kadınlar için şöyle buyurmuşlardır ki: "Bana dünyanızda üç şey sevdirilmiştir: Kadın, güzel koku ve namaz...

Beşinci Fasıl:

TARİH HÜKMÜ: NASIL BOZULDUK?

İslâm Nasıl Bozuldu?

 

Dünya çapında ilim adamları yetiştirememek, ilim aşkını yitirmek meydanı istismarcı yobazlara kaptırmış olmak yüzünden bu hale gelmiş, 

Son Devirde ise;

Son devirde İslam’ın nasıl bozulduğu, hiçbir izah ve teşhise muhtaç değildir. Ayân
olan, beyan istemez. Artık Müslümanlar cahillerle, ahmaklarla, gericilerle ve yobazlarla denk sayılır oldu.

ALTINCI FASIL:

BEKLEDİĞİMİZ İNKILAP

Hep Bekliyoruz!

Gerçek Türk tarihî henüz yazılmamıştır. 

Ham Yobaz Ve Kaba Softa:(İslam’ı kendi çıkarları doğrultusunda kullanan, kafalarına göre

Müslüman portresi belirleyen  ve de halka bunu yutturmaya çalışan, İslam düşmanlarına müthiş koz veren insanlar. Yarım Müslüman, ilahi emirleri nefsine uyduran, İslam düşmanlarının eline müthiş koz veren insanlardır. Bu senin halin şeriat değil denilecek kimseler.) bütün tarihî felâketlerimize yol açan içten bozucu sıfatıyla ham yobaz ve kaba softa. Derin Ve Gerçek Müslüman:(Kamil insan örneğidir.)

Peygamberlerden sonra, Hazreti Ebu Bekir’in ölçüsü: ”İdrak aczini idrak etmektir ki idraktir”…

Gerçek ve derin Müslümanın üç cephesi vardır: Şeriat, Tasavvuf ve bunların hikmetlerine nüfuz ehliyetinde şahsî Ruh ve Akıl...

Kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı Gaye-İnsan ve Ufuk-Hz. Peygamber ”Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya, hemen ölecekmiş gibi ahirete çalış, emrine harfiyen  riayettir.

HÜLASA VE NETİCE: Her şeyden evvel ve sadece külli hakikat mizanının İslamiyet olduğuna iman… Su bulunmadan boru döşenemez.

Müthiş bir (aksiyon) ruhu etrafında tamamladıktan sonra, dış vasıtalar. Dış vasıtaların başında, bütün şubeleriyle güzel sanatlar (bilhassa edebiyat, tiyatro, sinema), yayın yolları (gazete, mecmua, kitap),telkin kürsüleri (konferans, vaaz, sohbet),kültür teşekkülleri (her köşede bir kulüp) ve İslâm sermayesine yön ve hareket verici mihraklar.

Güzel sanatlarda, kadro ifadesiyle mevcut değiliz. "tek mısraı bir millete şeref vermeye yeter!" diye anıldığı ve hiçbir zaman ve mekânda sanatkâr olarak inkâr edilmediği halde,özlediği İslâmî duygu plânına bağlı gençlik kolunu sanatta bir türlü yetiştirememiştir. Yayın vasıtaları, hiçbir zaman ve mekân da sâf ve hakikî Anadolu çocukları yer alamamıştır.

Yedinci Fasıl:

BEKLEDİĞİMİZ İNKILÂBIN YÖNLERİ

 

İçtimaî Ve İktisadî Mezhepler, İslam inkılabı ve her birinizin arayıp  da bulamadığınız hakikat, birer bütün halinde İslamiyet’tedir.”

Asyacılık: Büyük Doğu isminin mekân ve saha delâleti, sadece Büyük Asya’dır. 
Geriye kalan dünya, zıt düşman saha.

İktisadi Nizam: İlahi bir ahenk ifadesidir. İçtimai Faaliyet: İslam toplumunda işsiz, daha yerinde bir tabirle toplumsal faaliyette bulunmayan tek bir fert yoktur. Teşkilât Ve İdare: Fikir temellerini kurduğumuz ve hedeflerini plânlaştırdığımız İslâm inkılâbı, başlı başına ve müstâkil (ideal) kıymetinde, bütün bir teşkilât ve devlet şekli gayesine sahiptir. Bu gayenin ismi. Başyücelik devleti teşkilâtıdır.Devlet, İslam inkılâbı içinde devlet ve hükümet şekli, serbest ve ileri akıla bırakılmış, insanların idare nizamlarını tarih boyunca takip ederek, en doğru şekli seçmekte yüzde yüz hürdür.

Sınıf, Tarih boyunca her inkılâp bir sınıfa dayanmıştır. İslâm inkılâbında ise sınıf, bütün insanlığı kuşatan üstün insan vasıflarının merkezinde toplanacağı kitlelere dayanır.
Bütün bunlar yüzündendir ki "hâkimiyet halkın değil, hakkındır!" düsturunu İslâm
inkılâbının istinat edeceği sınıfsız sınıfı, her sınıftan üstün insanlar sınıfını hedef tutacaktır. İslam inkılâbında, ismiyle ve cismiyle. Tekrarlayalım: 

GERÇEK MÜNEVVERLER, ÇİLEKEŞ FİKİR SOYLULARI ASALET SINIFIDIR.

Gençlik, İslâm inkılâbının, ruhunu dökeceği kalıp gençliktir.

Milliyet: İslâm inkılâbında milliyet görüşü, görüneni değil de görünmeyeni teşkil eder.

KÖY, İslam inkılabında  köy davasının üç hedefi vardır.

Birincisi; köylüyü okutmak, imar etmek, köylüyü zenginleştirmek ve refah içinde yaşatmak.  
Şehir, İslâm inkılâbının şehrinde nihaî derecede sade; İslâm heybetinin ifadesi olan her mesken de, en salim zevk ölçüsüyle, fevkalâde ziynetle ve gösterişlidir. Allah Resul’ünün  "Camilerinizi sade, evlerinizi ziynetle bina ediniz!" mealindeki hadisleri, bu fevkalâde nazik ölçünün bizzat kaynağıdır.

AİLE, İslâm İnkılâbında aile, kimsenin müdahalesi olmadan, yeni baştan maya tutturulacak ve her unsuruyla yeniden teşkil ve tesis edilecek bir mevzudur.

Mektep, İslam inkılâbının mektebinde talebe, annesi ve babasından ziyade hocasının malıdır; ve alacağı ilgiden, benimseyeceği ahlâktan, bürüneceği tavır  ve edaya kadar, her şeyi onun elinden alacaktır.7 yaşından başlayıp 12 yaşında bitecek ve çocuğa bütün bilgilerin kaba hatlarını verecek olan beş yıllık ilk tahsil, mecburîdir, işçi, nefer, hamal ve çöpçü bile bu ilk bilgi sermayesiyle donanmış olmak borcu altındadır, İslâm inkılâbının cemiyet kadrosunda "okur-yazar" olmayan bir ferdin düşünülmesi mümkün değildir.

İslâm inkılâbında devlet teşkilatının en karışık ve yoğun şubesi, baştanbaşa plânlı
tahsil devrelerinin başındaki çobanlara kadar kapsamakla sorumlu  maarif cihazıdır. Mücerret keyfiyet olarak müsbet bilgiler, İslâmın malıdır. Bu hak o kadar İslâmın malıdır ki, her şeyden evvel mü'minlere Allah tarafından ve Kur'ân'la emredilmiştir; "Rabbiniz sizi yeryüzünde halifeler etti; sizi arzın teshir(hakim olma) ve tasarrufuna memur eyledi ve öbür mahluklara hâkim kıldı." İslâm inkılâbında Şer’î mahkeme diye bir teşekkül yok, sadece ve düpedüz mahkeme vardır. 

Zira İslâm inkılâbının mahkemeden anladığı, Halk adına değil,hak adına kaza makamını işgal ve adalet tevzi eylerler. Bizde mahkeme, en alt seviyesinden en üst kademesine kadar Başyüce (devlet reisi) adına kaza icra eyler.

Ürememiz ve çoğalmamıza dair, Allah Resulünün fermanı vardır. Hedef budur! Hem kemiyyet ve hem keyfiyette bir arada telakki şuuru…

Resulünün muradına tam uygun olduğundan emin, Saadet Devri ve Sahabeler topluluğundan alan, ileri bir nesil başlangıcına perçinleyen ve ebediyen perçinleyecek olan bir gençlik teşekkülü… Yüceler Kurultayı ve Başyücelik mefkûresi(ülküsü)...İşte bu noktaya gelmiş bulunuyoruz.

DEVAMI YARIN

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?