Birinci sınıfa başlayan öğrencilerime iktisada giriş dersi anlatıyorum. Dersin ilk konusu tabi ki iktisadın tanımı. İktisat, sınırsız insan ihtiyaçlarının sınırlı kaynaklarla en iyi biçimde karşılanmasına hizmet eden bir bilim dalıdır. Sonra öğrencilere diyorum ki “eğer iktisat bilimini tam ve doğru algılayabilirseniz, bunu hayatınıza yansıtabilir ve iktisadi yaşayabilirsiniz.” Gençler önce ne demek istediğimi pek anlamıyor. Ne demek iktisadi yaşamak? Daha az harcamak mı? Daha çok çalışmak mı? Birikim yapmak mı? Aslında hem hepsi, hem de hiç biri. İktisadi yaşamak eldeki mevcut kaynaklardan en fazla faydayı elde etmeye çalışırken, hem bu kaynakların artırılması hem de doğru harcanmasına gayret sarf etmektir.
Tanımda da görüldüğü gibi ihtiyaçların sonu yok, biri biter yenisi ya da bir başkası başlar. Bu ihtiyaçlar maddi ya da manevi olduğu için kaynaklarda maddi ve manevidir. Yemek, içmek, barınmak, giyinmek, gezmek, eğlenmek, güvenmek, umut etmek, sevmek, sevilmek, başarmak ve daha nice ihtiyaçlarımız vardır. Bizim bu ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek çeşitli kaynaklarımız vardır. Peki, bu kaynaklar nelerdir? İhtiyaçları karşılayan her şeydir. Sahip olduğumuz kaynakların farkında olmak, ihtiyaçlarımızı karşılamak için doğru kullanmak, ileride ortaya çıkabilecek ihtiyaçlar için çoğaltmak ve biriktirmek, gerektiğinde harcamak ve gerekmediğinde harcamamak iktisadi yaşamak için gereklidir. Daha iyi ve kaliteli yaşayabilmek için bu kaynaklardan maksimum fayda sağlanması gerekir. Elbette üreticiler ve tüketiciler için kaynaklar farklı gruplandırılır. Tüketiciler için günlük ihtiyaçlarını karşılamak, ileride kendilerine daha iyi hayat koşulları sağlayabilmek, kendisine bağımlı olan yakınlarının ihtiyaçlarını karşılayabilmek, yani hayat standardını yükseltmek için gerekli olan kaynaklar sayılabilir. Öte yandan üreticiler için yatırımları ve üretimi gerçekleştirmek, maliyetleri düşürmek, karlılığı artırmak, üretimi sürdürebilmek ve yenilerini yapabilmek için kaynaklara ihtiyaç vardır.
Tüketiciler açısından karnımızı doyurmak için yemek, yemek yapmak için malzeme, barınmak için ev, ev için eşya, giyinmek için kıyafet, ders için kitap, dinlenmek için kahve, arkadaşını mutlu etmek için hediye, kaliteli yaşayabilmek ve bir meslek sahibi olabilmek için eğitim, iyileşmek için doktor, sağlık için spor ve çok daha fazla çeşitlendirebiliriz. Sahip olduğumuz en önemli kaynakların başında da ZAMAN ve AKIL gelmektedir. Çünkü bunlar, bekletilemez, depolanamaz ve fırsat maliyeti çok yüksek olabilir. Örneğin öğrenci için ders çalışması gerekirken film izliyorsa ya da uyuması gereken zamanda ders çalışıyorsa zamanı iyi kullanamıyor, fırsat maliyeti yüksek oluyor demektir. Ya da bir çiftçi ekilmesi gereken zamanda tohumu ekmiyorsa, zamanında sulamıyorsa, ya da toprağa uygun bitki yetiştirmiyorsa fırsat maliyeti yüksek demektir. Sahip olduğumuz tüm kaynakları harcama biçimi ve zamanı bizim hedeflediğimiz fayda düzeyini belirleyecektir. Fayda düzeyini en yükseğe çıkarabilmek için doğru kaynakların, doğru zamanda akılcı biçimde kullanılması gereklidir.
Aslında iktisadi yaşamak; ömrü iyi şekilde geçirmenin başka bir ifadesidir. Ömür en önemli kaynağımızdır ve biz onu ne kadar akılcı kullanırsak faydamız da o kadar fazla olur. Bunun için ömür boyunca elimize geçen maddi manevi her kaynağı zamanında ve akıllıca kullanmak, ihtiyaçlarımızı, beklentilerimizi, hedeflerimizi akıllıca belirleyerek, bunlar için eldeki kaynakları rasyonel kullanmak ve yeni kaynaklar yaratmak için gayret etmeliyiz.