Girişimcilik bir meslek değildir aslında, bir özelliktir. Girişimci ruhlu insanlar, gördükleri bir ihtiyacı karşılamak amacıyla belli ölçüde risk alarak kazanmak amacıyla bir iş kurarlar. Girişim faaliyetlerinin ortaya çıkmasında birçok sebep vardır. Ama özellikle kadın girişimcilerin ortaya çıkmasında ki en önemli sebep “zaruret”tir. Yapılan bilimsel çalışmalardan da elde edilen verilere göre, kadın girişimciler genellikle; herhangi gelir getirici bir işi olmayan, geçim sıkıntısı çeken, yetenek ve birikimlerinden başka sermayesi olmayan, eğitim seviyesi düşük, yeterli kaynakları olmayan dezavantajlı gruplardır. Ama çalışmaya ve evlerine ekmek götürmeye ihtiyaçları vardır. Bu bazen aile bütçesine katkı, bazen de aile bütçesinin kendisi olmaktadır.
Kadın girişimciler elde ettikleri gelirle kendilerinin ve ailelerinin yoksulluktan kurtulması ve böylelikle ülke kalkınmasının sağlanması konusunda etkin rol oynarlar. Kadın girişimcilerin artması cinsiyet temeline dayalı eşitsizliğin azalması, aile içinde refahın artması, toplum içindeki konumlarının iyileşmesi, ülkede bireysel iş kurma potansiyelinin artması, işsizlik ve yoksulluğun azalması konularında etkin bir faktördür. Bu bağlamda, kadın girişimciliğinin ekonomik ve toplumsal hayata önemli yarar ve fırsatlar sunduğu bir gerçektir.
Kadın girişimciliği bu kadar önem arz ederken piyasada faaliyette bulunan ya da aday olan girişimci kadınların işlerinin hiç te kolay olmadığı izlenebilmektedir. Üstelik devlet tarafından kadınlara sunulan ekstra girişimcilik desteklerine rağmen bugün ne sayı olarak, ne de nitelik olarak olması gereken seviyede değildir. Aslında devlet destekleri bu konuda bir can simidi olabilmekte, ama bu konuda da ihtiyaç olan bilgi ve donanıma sahip olamadıklarından bu kaynağı kullananlar da sınırlı seviyede kalmaktadır.
Kadın girişimcilerin önünde çok fazla engel vardır. Bu engeller sadece ekonomik değil, toplumsal, psikolojik hatta fiziksel olabilmektedir. Piyasanın yapısından dolayı ortaya çıkan problemlerin yanı sıra bir de kadın oldukları için karşılaştıkları engeller vardır. İşe girişmeye niyet eden bir kadın için öncelikli sorunların başında kendisini bu konuda etrafına kabul ettirmesi gelmektedir. Bunun yanı sıra başarılı olacak bir iş fikri, işe uygun mekân, sermaye miktarı, tedarik, üretim, pazarlama, finansman, piyasada tutunma, büyüme, ürün çeşitlendirme, rakiplerle mücadele, sermaye temini gibi konularda kadınlar için fazlaca tecrübe edilmemiş meselelerdir.
Günümüzde markasından ve ürününden bahsettiren başarılı güçlü kadın girişimcilerimiz var. Ancak sınırlı kaynak ve kapasiteyle bir iş kurup ayakta tutunabilmeye çalışan kadın girişimcilerimiz çok daha fazla sayıdadır ve genel görüntüyü oluşturmaktadır. Gerçek olan şudur ki; kadın önce gücünün farkında olmalıdır. Kendini sürekli geliştirmeye çalışarak değişime ve gelişime hızlı ayak uydurmalıdır. Bugün mevcut kadın girişimciler ziyaret edilse hepsinin hikâyesi İNANMAK la başlar. Kurmaya inanmak, başarmaya inanmak, kazanmaya inanmak ve en önemlisi KENDİNE İNANMAK. Kendine inanan bir kadın kafasındaki iş fikrinin ortaya çıkması için yorulmadan bıkmadan çalışır. Öte yandan kadın girişimciye inanmak ta, en az bunun kadar önemlidir. Kadın her ne kadar kendine inansa da, kendisine inanıldığını bilmesi de onun için en önemli motivasyon kaynaklarından biridir. Evet, engeller vardır, hep te olacaktır. Kadın girişimci adayları inandıkları işi elindeki ve ulaşabildikleri kaynaklarla kurmalı ve üretmeye başlamalıdır. Her şey ilk adımla başlar, yeter ki inanalım…