Kurban Olan Kim?

Sabri KARAKAYA
Sabri KARAKAYA
Kurban Olan Kim?
23-06-2024

            Öyle veya böyle bir Kurban Bayramı’nı daha geçirdik.

            “Emekliler Yılı” olarak ilan edilen 2024 yılında kutlanan veya kutladığımız Kurban Bayramı’nda emekliler ilk defa bayram öncesi maaşlarını alamadı.

            Peki, o zaman “Emekliler Yılı” ilan edilen 2024 yılında emekliler, hangi küçükbaş hayvanı alarak veya hangi büyükbaş hayvanın hissesine girerek kurban kesebildi?

            Ya da şöyle soralım. Bu Kurban Bayramı’nda emekliler başta olmak üzere gelir seviyesi Türk-İş’in açıkladığı Mayıs rakamlarına göre açlık ve yoksulluk sınırı altında kaldığından kim kurban oldu veya kim kurban olmuştur?

            Yazımın başlığında da konu ettiğim “Kurban Olan Kim?” sorusuna aldıkları üç bin liralık bayram ikramiyesi sonrasında cevap vermek o kadar da zor olmasa gerek.

            Çiftçiliğin ve tarımın bitirildiği, tarım alanlarının çoğunun madenler için heba edildiği, finans sektörünün lokomotifi bankaların çoğunun yabancılara gittiği, kamuya ait en stratejik fabrikaların da özelleştirme adı altında satıldığı veya kapatıldığı ve yerlerine ise konut ve AVM’lerin yapıldığı bir dönemde “Kurban Olan Kim?” sorusunun cevabı sanırım bu anlattıklarımın içinde yatıyor.

            Öte yandan; emeklilerin yanı sıra üst düzey yöneticiler haricinde kalan çalışanların dayatılan vergi dilimleri sonrasında üç kuruşa muhtaç edilmesi acaba vatandaşı kurban eder hale getirmemiş midir?

            O zaman karnını doyurmakta bile zorlanarak açlık sınırında yaşayan vatandaşlar için “bayram gelmiş bizim neyimize” sözü doğru bir ifade değil midir?

            Ayrıca; bu konuyu gündeme getirmesi gereken çok sayıda yazar ve bunları da köşelerinde yayınlayıp kamuoyuna duyuracak gazete, radyo ve TV, sosyal medya, genel ifadeyle basın yayın kuruluşu neden sessiz kalmaktadır?
            Ülkemizde dolaylı vergiler nedeniyle boynu bükük olan basın yayın organlarının, resmî ilan gelirleri başta olmak üzere abonelikleri ve reklamları, son tasarruf tedbirleri nedeniyle üç yıl boyunca azaltılmış ve en az seviyeye indirilmiştir.
            Peki; bu aşamada vatandaşın hakkını kim veya kimler savunacak ki; yaşanan bu ekonomik kriz, bu sorunu çözmesi gerekenlere nasıl iletilecek?
            Her zaman doğruları yazıp vatandaşın sorunlarını dile getiren biri olarak soruyorum.

            Yüzde 38 civarında enflasyonla aldığınız yönetimde, neden enflasyon yüzde 76 seviyelerine çıkmıştır?

            Artık vatandaşın lafa ve söze değil, yaşadığı hayat pahalılığının giderilmesine ve diğer zengin bireyler gibi Kurban Bayramı’nda kurbanını kesip aile bireyleri ile mutlu ve huzurlu bayramlar geçirmeye ihtiyacı var.

            Bizden söylemesi. Lafla peynir gemisi yürümüyor.

            Havaların bile çok sıcak gittiği, hayatlarını da aldığı maaş veya diğer gelirlerle çok zor şartlarda sürdürmeye çalışan vatandaşların yanı sıra üretim yapan çiftçiler ile düşük oranda maaş alan kesim de gerekenin yapılmasını bekliyor.

            Bekleyip göreceğiz; yılın ikinci yarısı enflasyonun düşeceğini ve hayat pahalılığının sona ereceğini ifade eden değerli siyasetçilerimiz ve bürokratlarımız bu konuya nasıl çözüm bulacaklar?

            Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi siyasi erk, hiçbir zaman mazerete sığınmamalı ve çözüm üreten vatandaşını değil; kurbanlıkların kurban edildiği bir geleceği yeniden tesis etmelidir.

            Bu duygu ve düşüncelerle bir yazımın daha sonuna gelirken; siz okurlarımı Allah’a emanet ediyor, sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.

            Kalın sağlıcakla…

ÖNCEKİ YAZILARI
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?