
Kızınki daha ağır basar ama erkek evlatlarına da çeyiz düzmekten beri kalmaz Sivas anaları. Genç kızlığında göz nuru dökerek, büyüklerinin ikazına aldırış etmeden etekler, yastıklar, kırlentler, sedir yaygıları, raf örtüleri, bohçalar yapmış, bunların da ancak ki bir kısmını serme imkânı bulmuş anneler, ellerine geçen bütün fırsatları değerlendirirler.
Renklileri olsa da dantel denilince akla kar beyazı yumaklar gelir. Genç kızlar arasında ip ölçülerek yarış yapılmasına da rastlanır, “yeminli” denilerek örnek verilmemesine de. Dantelde numara numara olan hazır yumaklar da kullanılır, altın, gümüş telli ipler de.
Çeşitli dergiler, kitaplar, televizyonlardaki örnekler hatta son dönemlerde internetten edinilen modeller olsa da gelenekselin dışına fazla çıkamazlar.
Dantel ve nakış ikilisi kadar birbirine yakışan başka ne vardır acaba? Özellikle de kanaviçe nakışı ile işlenmiş bir örtü olursa… Renkleri birbirine yakıştıran ince ruhlu kızlar, kadınlar kelebek, uğurböceği, arı başta olmak üzere cümle hayvanı, tabiatın bağrına serilmiş olan laleden sümbüle, menekşeden zambağa, gelincikten nevruza gözlerinin gördüğü bütün çiçekleri, asma, sarmaşık, servi, söğüt vs. gibi bütün dalları dantellerine, işlemelerine nakşederler.
Altmış akıl yetmiş fikir, balıksırtı, kanser, elti eltiye küstü, şeftali çiçeği, çelenk, kozalak, pervane, çarkıfelek adlarıyla, zincir, delik, dolgu, örümcek, trabzan gibi dantel teknikleriyle tığlarını, mekiklerini, iğnelerini çalıştırıp iplerini bitirirler.
Dönem dönem hazıra rağbet edilse de, “güzelin baharı solmaz” misalinde olduğu gibi dantelin de sonu gelmez, asırlardır süregelen örüm teknikleriyle evladiyelik olarak sürer gider…
Camında dantel perde
Perdenin ucu yerde
Yürek oynar can titrer
Yâri gördüğü yerde
Sallan sevdiğim sallan
Üstünde dantel yorgan
Kış girmeden alırsam
Keserim çifte kurban
İşlemeler
Silahlıktan eğer takımına, gaz lambasının kılıfından Kur’an kabına kadar kullandığı bütün eşyayı süsleyerek eşyaya zarafet katan milletimiz, nakış türlerinin en güzelliyle dünya çapında haklı bir ün kazanmıştır.
Yerine göre gergef veya kasnakla işlenen, renklerin kumaş üzerinde dans ettiği işlemeler, tekniğine göre Türk işi, Çin iğnesi, Maraş işi, hesap işi, sarma, kanaviçe gibi çeşitlere ayrılır. Ekseriyetle kenarlarında dantel, oya, sırma, harç, kaytan, ibrişimden süsler ve sutaşı bulunan bu işlemelerin kullanım alanları oldukça geniştir.
Tabiattaki bütün ağaçların, çiçeklerin, hayvanların stilize edilebildiği işlemeler, nakşedenin gönül zenginliğine göre de çeşitlenebilir, geleneğin belirlediği yola göre de.
Mendil, peçete, çevre/başörtüsü, yağlık, havlu, peşkir, seccade, yatak örtüsü, Kur’an kılıfı, sedir örtüsü, minder, yastık yüzü, yorgan yüzü, perde, hamam takımı, ayna örtüsü, bohça, kırlent, nihale, sofra bezi, masa örtüsü başta olmak üzere berber önlüğü, tıraş önlüğü, tahtırevan örtüsü, para, saat, tütün kesesi vs. gibi çok çeşitli işlemeler yapılır maharetli eller tarafından.
Elbette ki bununla sınırlı kalmaz; kadın ve erkek giysilerinin yaka, cep ağzı, kol ağzı gibi yerlerine, iç giyimlerin muhtelif yerlerine, şalvar paçalarına, uçkur ucuna, yelek, cepken gibi üstlüklere, kavuk örtüsüne, kemer, kuşak gibi bel kuşatanlara varıncaya kadar giyecek çeşitlerinin çoğuna işleme yapılır.
Sivas’ta sandık içi/sandık eşyası adı verilen çeyizlik işlemelerde ekseriyetle kanaviçe işi tercih edilir. İnce delikli, kanaviçe adlı özel bezlerin teyelle asıl kumaşa sabitlenmesiyle, renklerin kumaşla dansı başlar. İğneyle kuyu kazmak denebilecek bir sabırla işlenen bu parçalar birer ikişer bitirilir. Salıncaklı, çelenkli, yaz gülü, narlı, menekşeli, güllü, laleli… Sivas çevresinde işlenenlerden bazılarıdır.
Bebeğinin kundağından kaynanaya hediye seccadeye, hamam bohçasından çarşafa kadar dizi dizi sıralanır el emekleri göz nurları. Etamine işlenenler, sarma yapılanlar, Antep işi, Maraş işi, Çin iğnesi örtüler perdeler doldurur “çeyiz görmeye gelenler”in gözlerini.
Evleri süsleyen boncuk, boyama, kurdele türü nakışlar, hazır örtüler zaman zaman hanımların dikkatini çekip kullanılsa da işlemeler her genç kızın çeyizi için hazırlanmaya devam edeceğe benzemektedir.
Gergefte ipim pembe
Düğünüm var perşembe
İğne battı elime
Yâr aklıma düşünce
İpek mendil işlerim
Ucunu gümüşlerim
Eğer yâri görmezsem
Aksi gider işlerim
Sele ve Sepet Örücülüğü
Tahılın ekilip biçildiği, söğüdün bol olduğu her yerde yapılır sele sepet örücülüğü. Kara söğüt, acı söğüt, yılgın gibi ağaçlardan, saz, kamış gibi örmeye elverişli bitkilerin odunlaşmamış yerlerinden uygun boylarda dallar kesilerek başlanır işe. Fındık, kestane, akçaağaç, böğürtlen gibi ağaçların, mısır sapı, ekin sapı, bambu gibi yöreden yöreye değişen bitkilerin, hatta tel, plastik, rafya gibi nesnelerin tümüyle kullanılacak eşyalar örülebilir.
Ülke genelinde bağ bahçe işlerinde, balıkçılıkta, taşımacılıkta, avcılıkta vs. sıkça kullanılan, kullanılacağı alana göre sık veya seyrek örülen sele ve sepetlerin, işlevine göre ayrı ayrı isimleri vardır.
Sivas’ın kırsalında yaşayanların da el becerileriyle günlük kullanım için sele ve sepet ördükleri bilinmektedir. Naylonun icadıyla darbe yiyen birçok meslek dalı gibi sendeleyen bu örücülük de orta yaşlıların hatıraları arasındadır.
Ekin sapı, vakti gelip kızarmaya başlayınca orak ve tahtadan mamul ellik ile biçilir. Deste yapılıp kağnılara yüklenerek köye, harmana getirilip yığılır. Sele için ayrılacak olan sapların başakları kadınlar tarafından makas ile kesilerek düşürülür. Kalan kısmın üstündeki budak da kesilip atılır; kalan saplar deste halinde bağlanarak bir kenara kurumaya bırakılır.
Kışın, işlerin az olduğu günlerde, yazdan kurutulmuş olan bu saplar iki üç gün suda bırakılıp yumuşatılır. (Yahut da sıcak suda birkaç saat bekletilip yumuşaması sağlanır) Süzdürülüp, tezce kurumaması için bir beze sarıldıktan sonra sekizer onar sap ele alınarak işe başlanır. Ortadan başlanarak tabanı örüldükten sonra kenarları ile sapı, kulpu yapılır.
İstenirse boyanabilen saplar örülürken arasına renkli çaputlar, boncuklar, ipler eklenerek de değişik modeller elde edilebilir. Piç buğday, çavdar sapları da desen vermesi bakımından kullanılanlar arasındadır.
Kurutularak kullanılmaya başlanan seleler çeşitli ebatlarda olur. İğne-iplik selesi, bardak selesi, ekmek selesi, kaşık selesi gibi çeşitleri yapılır ve üzerine işlemeli temiz bir bez/peçete örtülerek kullanılır.
Ayrıca azap selesi, misafir selesi denilen farklı bir sele türü daha vardır ki biraz derince örülür. Çayı, şekeri, bardağı, peçetesi, hatta demliği içine koyularak bu derince olan seleye hazır edilir. Misafirinki misafir odasının rafına konulur, azaplarınki (çoban, tarlada bahçede çalışan ırgat vs.) ahıra, ahır sekisine gönderilir.
Saptan sele adı verilen ekin sapı selelerden, ayrıca çanta da yapılır. Kadınların hünerli parmaklarıyla şekillenen bu çantalar uzun ya da kısa saplı olur, ev içinde kullanıldığı gibi hediye de edilebilir.
Gene yonga sele denilen bir başka sele çeşidi daha yapılır bilenlerce. Özel aleti ile yüzü soyulmuş ağaçlardan sıyrılarak, ikişer üçer parmak enliliğinde şeritler kesilerek hazırlanır. Birbirine geçmeli olarak örülen yonga seleye istenirse ayrıca örülüp kurutulmuş kulp da takılır.
Bez beşik, torba beşik, tahta beşik gibi adlarla anılan bebek uyutma gereçlerinin içinde bir de bu yöntemle hazırlanan beşikler vardır ki, varlıklı kişiler yaptırabilir ancak. Hayli meşakkatli olduğu için fazla para istenen bu beşiklerin görünüşü çok zariftir.
*
Söğüt dalları ince ince koparılarak alınır. Ev için kullanılacaksa yüzü soyularak, ahır, bahçe, tarla için kullanılacaksa soyulmadan, tabanından başlanarak örülür.
Rengi koyu durduğu için kara sepet/yeşil sepet de denen yüzü soyulmamış sepetler ile gübre, saman, ot vs taşınır.
Aynı şekilde söğüt dalından, gufa adı verilen püsküllü bir bitkiden, kamıştan da kovanlık sepet örülüp, inek gübresiyle sıvanıp kurutularak arıya hazır edilir. Taşınması kolay olduğu sepet ve gübre sıva birlikteliği tercih edilir arıcılar tarafından.
Küfe, süt selesi, zembil (altı yuvarlak ya da köşeli olmayan, torba biçimli sepet), çamaşır selesi gibi, ihtiyaca göre her türlü eşya örülerek hazırlanır.
Sivas kırsalındaki geleneksel köy evlerinde ev yüzü denilen sergenlerde, üç sıra çivi yer alır. En alt sırada kara sepet (soyulmamış), orta sırada ak sepet (soyulmuş), üst sırada da kalbur, elek ve sarat/gözerler bulunur. Kara sepetler meyve, sebze toplama gibi dışarı işi için, ak sepetler çamaşır için kullanılır. Diğerlerinin kullanım alanı da zaten mutfaktır. Büyük ebatta örülüp gübre, saman, ot maksatlı tasarlananlar, sepetten kovanlar da ahırda, samanlıkta, arılıkta yer alır.
Hele helesi güzel
Pancar selesi güzel
Çuvalında unu yok
Sallanması pek güzel
Başında selesi var
İçinde nanesi var
Yâri göstermiyorlar
Çok huysuz ninesi var
Sepet sepet üzüm var
Üzüm sende gözüm var
Acep annem demez mi?
Gurbet elde kızım var
Sepet sepet üzümsün
Kızım iki gözümsün
Gitti unuttu sanma
Sabah akşam sözümsün DEVAMI YARIN