?Selam?, Rabbimizin esmâ-i hüsnâsından biridir. Allah Tealâ, kullarını selamete eriştiren, onlara sağlık ve afiyet bahşedendir. Muhammed Mustafa (s.a.s.) insanlığı tevhide ve adalete davet eden Allah´a kulluk etmeye, güven ve huzuru hakim kılmaya, kardeşçe yaşamaya çağıran son Peygamberdir. İslâm, adı üzerinde barış ve ebedi kurtuluş dinidir.Müslüman ise, elinden ve dilinden, diğer insanların güvende olduğu kişidir.
Mü´minler birbirlerine ? Selâmün aleyküm? = Allah´ın selamı üzerinize olsun!? diyerek seslendiği her anda, selâmın zengin anlam dünyası hayatımıza yansır. Mü´min, imanından aldığı huzur ve güveni selâm ile çevresine yayar ve iyi niyetlerini duaya döker. Allah Resulü, Mekke´den hicret için Medine´ye doğru yola çıktığında, Medineli Müslümanlar günlerce heyecan içinde O´nu beklemişlerdi. Herkesin gözü ve kulağı Peygamber´imizin mübarek ağzından dökülecek ilk sözlerin ne olacağına odaklanmıştı. Allah Resulü (s.a.s.), o gün kalabalığa şöyle seslendi: ?Ey insanlar ! Selamı aranızda yayın! Birbirinize yemek ikram edin! İnsanlar uykuda iken namaz kılın ki, selametle cennete giresiniz !?
Allah´ın selamını veren Müslüman, adeta bulunduğu yerde sözleriyle ve davranışlarıyla huzurun teminatı olur. Can yakmaz, gönül yıkmaz, kimseyi hakir görmez, kimsenin onur ve haysiyetini zedelemez, kaba ve kırıcı konuşmaz. Hasılı, Müslümanın verdiği selâm, kuru bir sözden ibaret değil, bilâkis manâ ve maksadına uygun bir iyilik şiarıdır.
O halde en yakınlarımızdan başlamak üzere selâmı yayalım ve tanımasak da selâm verdiğimiz Mü´minlerin sayısını artıralım. Bir huzur ve bereket duası olan selâmın hakkını verelim. Selamımızla dillerden gönüllere kardeşlik bağları kuralım.(07.12.2018 günü verilen Cuma Hutbesinden.yararlanılmıştır.)
GÖNÜL
Gel, Hak yapısı Köşk´ü bul,