İçinde bulunduğumuz ay meslek odalarının seçim ayı… Her meslek grubunun bir odası var. Örgütlü olmak hayatın olağan akışında güzel bir şey. Odaların idaresinin seçimle tecelli etmesi ise demokrasinin bir gereği. Seçimin olduğu her ortamda rekabetin olması da işin olmazsa olmazı...
Lakin biz her konuyu olduğu gibi bu konuyu da abartıyoruz. Odaların kuruluş ve işleyiş amacı belli... Mesleki birlikteliği sağlamak, mesleki sorunların çözümünde öncülük etmek, dayanışmayı artırmak ve toplumla güçlü bağlar kurmak, hepsi bu kadar. Amma gelin görün ki adaylar ortaya öyle bir çıkıyor, sanırsınız padişah seçeceğiz. Vaatler, karşı taraf için ortaya atılan iddialar havada uçuşuyor. Söz konusu odanın başkanlığı aday olan için son derece önemli, son derece hayati olabilir ama o odanın üyeleri için hayatlarını değiştirecek bir şey olmasa gerek. Hele toplumun geriye kalanını hiç etkileyecek bir şey değil. O nedenle bu işlerin abartılmaması gerek...
Malum geçtiğimiz yıl şehrimizdeki komisyon ofisinin başına bir başkan seçtik. Daha bizim nesil doğmadan o kurumun başına seçilen zat yatağa düştüğü için yenisinin seçilmesi şart olmuştu. Pandemi nedeni ile seçim birkaç kez ertelendi süreç uzadı. Her uzadığında ise üç aday kapı kapı üç tur attı. Şehir genel seçim havasına sokuldu. Sanki seçilen adam tüm esnafı ihya edecekmiş gibi bir hava estirildi. Dedim ya oysaki sadece bir komisyon ofisi idi orası. Yetinilmedi seçimden sonra da aynı şatafat devam etti. Yeni başkan başbakan gibi koltuğa oturdu, kurbanlar kesildi. Haftalarca insanlar gidip bağlılığını sundu. Şimdilerde dahi basında haberler görüyorum esnafa şu kadar tarihi destek, esnaf rahat nefes aldı falan... Yahu yok öyle bir şey, olan devletin kendi bankasından esnafa verdiği kredi. Yani borç. Eğer bunun adı destekse desteği veren devlet. O kurum üstelik o kredi üstünden komisyon alıyor, aldığı o komisyonla saltanatını sürdürüyor. Abartmayın...
O Seçimden ders alarak önümüzdeki oda seçimlerini abartmayın. Aday olanlar da abartmasın etrafındakiler de... Kimse kimsenin kalbini, gönlünü kırmasın, haksız ithamda bulunmasın. Üyeler ise seçilecek insan kendi sıkıntılarını sonsuza kadar çözecekmiş gibi davranmasın. Kim seçilirse seçilsin yapacaklarının sınırlı olduğunu bilsin. Hiçbir odanın başkanı bu şehrin kaderini değiştirecek, şehri ileri taşıyacak, şehri uçuracak kudrette değil ve olmayacak.
Eğer öyle olsaydı, “her şey bir değişimle başlar, siz bir değiştirin bakın Sivas nasıl kalkınıyor” diyen oda başkanımız Sivas’ı uçururdu. Şimdi bakıyorum “ Şu niye olmadı? Bu niye yapılmadı?” diye soru soran meslektaşlarıma; “Ben bakan mıyım, ben milletvekili miyim.” diye çıkışıyor. Doğru, onların hiç biri değil, haliyle sorulan konular da onun yapacağı şeyler değil. Demek ki neymiş, abartmamak gerekirmiş, Cumhurbaşkanı olacak gibi vaat yapmamak gerekmiş. O yüzden lütfen bu oda seçimleri sürecinde abartmayın, boş sallamayın, kamuoyunu gereksiz meşgul etmeyin, boşuna umut tacirliği yapmayın... Olması gerektiği gibi demokratik çerçevede kendinizi bozmadan kimseyi kırmadan, üzmeden seçimlerinizi tamamlayın.
Umarım bu seçimler herkese hayır getirir...