USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Adam Olma Meselesi!..

13-01-2025

Diploma elbette bir ihtiyaçtır, bir hak ediştir. Ancak adam olmak için gerekli ve yeterli değildir. İtibarı, saygınlığı, onuru, erdemi, ahlâkı diploma ile ölçmek ne kadar doğru. Diplomanın hükmü de bir yere kadar geçerli, gerçekçi olmak gerek!..

 

Yükseköğretim kurumlarından birini bitirmekle, akademik bilgi öğrenmekle ne yazık ki adam olunamıyor. İnsanlık, ahlak, incelik, nezaket ve görgü diplomasını da hiçbir kurum veya kuruluş da vermiyor, veremiyor maalesef!..

 

Toplumumuza ait hepimizin çok iyi bildiği bir söz vardır; ‘Oku da adam ol!’ diye… Acaba okumayla, bir diploma almayla adam olunuyor mu? Her okuyan adam da, - özür diliyorum - okumayanlar başka bir şey mi ya da okuyup da adam olanların sayısı okumayıp da adam olanların sayısından daha mı çok yüksek?

 

Her şey okul okumak, diploma almak değil elbette!.. Bilgi sahibi olacaksın bol bol okuyacaksın, kendini geliştireceksin, yaşananlardan ders alacaksın, olaylardan, çevrende olup bitenlerden haberdar olacaksın; hayatı bilerek, anlayarak ve yaşayarak büyüyecek, gelişeceksin, yaşananları göreceksin. Velhasıl adam olmak için karakteri düzgün bir insan olacaksın.

 

Ancak diplomasıyla, yüksek kariyeriyle, makamıyla, parasıyla kendisini adam zanneden, karakteri zayıf, zihniyeti oluşmamış, şahsiyeti oturmamış kişiler yok mu?

 

Genel anlamıyla “adam olmak”, yararlı bir meslek edinmenin yanı sıra kimseye kötülük etmeyen, çalışırken, alış-veriş yaparken kimsenin hakkını yemeyen. İlim ve ahlâk sâhiplerine saygı gösteren, riyakârlık, iki yüzlülük yapmayan, insanlık onuruna sahip çıkan, yaşadığı topluma duyarlı, ahlâk’ı her zaman kâr ve kazancın önüne koyabilen, Allah’tan korkan, milletine, memleketine faydalı insan demektir.

 

Geçmişten günümüze okullarda insanlara öğretilmeye çalışılanlar ve bütün uğraşılar insanın “insan olma, adam olma” bilincine, eğitimine, bilgisine dayalı hayata uygun yaşaması üzerine şekillendirilmiştir. Topluma faydalı bireyler yetiştirmeyi amaç edinen yükseköğretim kurumları da insanların genç yaşta bilgi ve becerilerini artırarak sosyal ve kişisel gelişimlerine katkı sağlamak, bakış açılarını geliştirmek ve kendilerini ifade edebilme becerilerini kazandırmak için var olmuştur.

 

Ancak tüm bunlara rağmen kimi insanlar ne üretmiş ne de hayata katkıda bulunmuştur. Maalesef kimi insanlar hiç çalışmamakta, başaklarının sırtından geçinmeye devam etmektedirler. İşte tam da burada bu tür asalaklar konusunda toplumun diğer bireylerine düşen, onların düzeltilebileceği düşünülüp tuzaklarına düşmemektir.

 

Adam olmak, insanın kendini tanıması, üzerine düşen görevi yerine getirmesi hem kendinin hem başkalarının değerini, kıymetini, bilmesi; sorumluluk sahibi olması, insanların haklarına ve kararlarına saygı göstermesi demektir.

 

Kimin söylediğini çok araştırdım ama bulamadığım, “insan adam olmayınca, adamlık insana zor gelir” sözü gerçekten çok anlamlı ve çok düşündürücü bir ifade.

 

Adam olmayı başarmış bir birey kendini çok iyi tanıyan bir bireydir. Ne istediğini, kendinin güçlü ve zayıf yönlerini, değerlerini ve önceliklerini bilendir. Bu özellikler hem küçük hem de büyük kararlar alırken kişiye rehberlik eder, yol gösterir.

 

Adam olmak ayrıca verilen sözü tutmak, özü ve sözü bir olmak, doğru yerde doğru zamanda durmak, haklıyı haksızı ayırmak, empati yapmak, başkasının hakkına riayet etmek, tüm canlı varlıkların da bu dünyada yeri oluğunu bilmektir. Adam olmanın omuzlara yüklediği manevi yükü lâyıkıyla taşımaktır.

*

Hepimizin çocukluğumuzdan beri çok iyi bildiği yıllardır dilden dile dolaşan ve bir babanın oğluna verdiği hayat dersini anlatan ‘Kaymakam olamazsın demedim adam olamazsın dedim” hikayesi günümüzde hâlâ önemini korumaktadır. Herkesin hayatına dokunacak, ders alınacak ibretlik hikâyeyi bir kez daha hatırlayalım:

*

“Vakti zamanında bir adam, oğlundan çok çekmiştir. Oğlu, adamı canından bezdirmiş ve babası en sonunda oğluna “senden adam olmaz” demiş. Oğlu da bu söze epey içerlenmiş. Okumuş, daha sonra kaymakam olmuş. Kaymakam, paşa ya da herhangi bir üst düzey yönetici olmuş.

Bir gün paşa, babasını çağırması için adamlarını çağırmış. “Filanca köyde filanca evde bir adam var. O adamı buraya getirin” diye de emir vermiş.

Kaymakamın emriyle adamları da harekete geçmiş ve denilen yerde denilen evdeki adamı bulmuş ve kaymakamın huzuruna getirmiş. Yaşlı adam epey bir endişelendikten sonra kaymakamın huzuruna gelmiş.

Kaymakam, babasının karşısına geçmiş ve “Yaa, baba. Sen bana adam olamazsın dedin ama bak okudum kaymakam oldum” demiş. Baba, bulunduğu konumdan hiç rahatsızlık duymadan koltuğunda oturan oğluna şöyle demiş:

“Oğlum, ben sana kaymakam olamazsın demedim ki adam olamazsın dedim. Bak hâlâ adam olamamışsın. Adam olsaydın babanı ayağına çağırmaz, kendin gelirdin.”

*

“Biz insanların marangoz olmasını değil, marangozların insan olmasını istiyoruz.” sözünden yola çıkarsak sosyal hayatı ile manevî âlemi arasında bir çelişki yaşayamayan insan, adam gibi adamdır. Adam olmak emek, çaba isteyen yüce bir yürüyüştür. Ne mutlu adam olana!..

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?