USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

AİLE OLABİLMEK!..

28-01-2024

Aile, toplumun direğidir, temel taşı, temel yapısıdır ve toplumun gelişmesini, geleceğini belirler.

Aile; birlikte hayatı paylaşmak, birlikte vakit geçirmek, sıkıntıyı hep birlikte göğüsleyip mutluluğu hep beraber yaşamak, birlikte gülmek, birbirini anlamak, dinlemek ve hayatın zor zamanlarında bile bir arada olmaktır.

Aile, çocukların bakımı ve yetiştirilmesi, yeni nesillere kültürel kimliğin ve değerlerin kazandırılması,  tarihsel ve toplumsal bilincin aktarılmasında birey ve toplum arasında bir köprüdür.  Çünkü bir toplumun aile yapısı ne kadar sağlam olursa, o toplum o kadar güçlü olur.

Aile olmak sadece çocuk doğurmak, evlat sahibi olmak değildir elbette. O çocukları aile fertlerinin yükümlülüklerini öğreterek büyütmektir ki onlar da ileride aile olmanın şuuruyla yeni nesilleri yetiştirebilsinler…

“Eğitim Ailede Başlar.” Eğitimin, öğretimin, terbiyenin en iyisi ailede verilir. Allah korkusu, Allah muhabbeti, peygamber sevgisi genç beyinlere en güzel şekilde ailede aşılanır. İslâm’ın öğretilip yaşatıldığı en ideal mekânlar yine aile yuvalarıdır. Din, dil, kültür, tefekkür, anlayış yüreği sevgi dolu aile ortamında yeni nesillere aktarılır. 

Bugün toplumumuzdaki psikolojik gerginliklerin ve sosyal yönden çöküntülerin sebebinin de gerçek aile olamamanın şuursuzluğu ve eksikliği yatmaktadır.  

Birbirlerine sevgi ve saygı, güven, sadakat, samimiyet, fedakârlık bağlarıyla bağlı olan; sabır ve sohbet gibi manevî değerleri önemseyen, aynı inanç, aynı düşünce ve aynı duyguları paylaşan; kendilerine düşen görevleri yerine getiren bireylerden oluşan aileler huzurlu ve mutlu olurlar. Sevgi, ilgi ve yalnızlığın paylaşılması gibi insanın temel ruhi ve psikolojik ihtiyaçları da aile içinde karşılanır. Böyle bir aile güçlü toplum demektir.

Sevgi, saygı, hoşgörü, birlik beraberlik, kardeşlik, dostluk, güven, sadakat, fedakârlık arkadaşlık gibi değerler insanlık için de çok önemlidir. Bu değerler, dinlerin de tavsiye ettiği ve aile hayatındaki öneminin vurgulandığı değerlerdir. Bütün dinler için olduğu gibi, İslam dini için de aile kurumu hayati bir önem taşımaktadır. Bu nedenle bireylerin kişilik yapılarının oluşmasında aile çok etkilidir.

Hz. Peygamberin (s.a.v.), müminleri aile kurmaya teşvik etmesi insanların huzurlu olmalarını sağlamaya yöneliktir. Çünkü aile, bireyin hem kendisinin hem eşinin hem de çocuklarının huzur bulacağı bir ortamdır. Bunun yanında kişiyi çeşitli kötülüklerden ve günahlardan koruyan bir kalkandır.

Bir ailenin oluşmasında rol oynayan en önemli olan duygu sevgidir. Sevgiyle büyüyen bireylerin ruh sağlıkları yerinde olur. Sevgi, saygı, hoşgörü ve anlayışın hâkim olduğu bir ailede büyüyen çocuklar da kendilerini ve çevresindekileri seven, kendisiyle ve hayatıyla barışık, özgüveni yüksek bir birey olarak yetişirler.

Her ailede az veya çok problemler yaşanabilmektedir. Önemli olan, sorun yaşamamak değil, sorunlarıyla başa çıkabilen bir aile olmayı başarabilmektir.

Aile bireyleri, üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yerine getirirken istemeden hata ve kusur işlerlerse, bu davranışlarını hoş görmek huzur ve mutluluğa ciddi katkılar sağlayabilir. Her insan hata yapabilir. İstemeden yaptığı yanlış davranışları hoş görülen ve yanlışlığı uygun bir biçimde kendisine anlatılan aile bireyi, diğerlerinin yapacağı kusurları hoş görmeyi de öğrenmiş olur. Ayrıca bilerek yapılmayan ve kötü alışkanlığa dönüşmeyen kusurları hoş görmek, küçük hataları affetmek, aile içindeki muhabbet duygularını artırır. Eğer aile üyeleri arasında samimiyetle konuşabilme ve dinleme becerisi gelişmişse bireyler arasında duygusal bir yakınlık gerçekleşir.

Ancak yapılan her yanlışlığı görmezden gelmek, kötü alışkanlığa dönüşecek kusurları affetmek şekline de dönüşmemelidir. Şayet tekrarlanan olumsuz tutum ve davranışlar, kusurlar her zaman hoş görülürse, bu defa da aile içinde yanlış alışkanlıklara zemin hazırlanmış olur.

Ailelerde bazen ekonomik bazen de sosyal nedenlerle büyükanne, büyükbaba, teyze, hala, amca gibi akrabalar da bulunabilir. Çocukların bu kişilerle ilişkisi onların gelecekteki hayatını fazlasıyla etkilemektedir. Ailede yaşayan diğer bireyler anne-babaların yetiştirme tarzına ters düşen davranışlar sergilediklerinde aile içinde çatışmalar yaşanabilmektedir.

Kimi zaman da aile dışında yumuşak huylu, anlayışlı, tatlı dilli, güler yüzlü olan kişilerin aile içinde eşlerine, çocuklarına hatta anne babalarına karşı sert, kaba sözlü, asık suratlı ve incitici oldukların görebilmektedir. Oysa aile bireylerinin birbirine duyduğu sevginin yanı sıra herkesten önce birbirlerine ve en yakınlarına göstereceği sevgi, şefkat ve ilgi Müslümanlığın ve insanlığın da bir gereğidir.  Sert bir üslûp, emredici ifadeler, kızgınlık hiçbir zaman hiçbir ortamda doğru bir tutum ve davranış değildir.

Aile olmak, her şeyden önce aile üyelerinin her yönden tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve böylece mutlu ve huzurlu bir ortamda sağlıklı ilişkiler yaşamasıdır. Karşılıklı sevgi, saygı, şefkat, merhamet, dayanışma, hoşgörü ve fedakârlığa dayanan, kader birliği yapılan aile ortamında duygusal ve sosyal yönden de daha sağlıklı kişilik gelişimi söz konusudur.

Bir ailede sevgi, saygı, anne ve baba hakkı, kul hakkı, helâl lokma, komşu hakkı, sorumluluk, doğruluk, kanaatkâr olmak, hoşgörülü olmak, affedici olmak, güvenilir olmak, yardımlaşma, adaletli olmak gibi yaşam biçimi haline getirilmesi gereken önemli bazı değerler vardır. Toplumsal ve insani olan bu değerler insan hayatının en önemli yanını oluşturur. Sevgi, cesaret, dostluk, yardımlaşma, temizlik, saygı, doğruluk, nezaket ve benzerleri de önem verilmesi gereken toplumsal değerlerdendir. Birey ve toplum için en temel öğe olan ailenin sağlam bir şekilde ayakta kalabilmesi için tüm bu değerlere sahip çıkmak gerekmektedir.

İnsan hayatında aile olmanın en önemli etmenlerinden biri olan evlilikle ilgili bir kıssa ile noktayı koyalım.

Evliliğin Tuzu Biberi

Devrin birinde bir genç, köydeki yaşlı bilgenin kapısını çalmış.

“Dede” demiş, “Beni aşağı köydeki çobanın kızıyla evlendirmek istiyorlar. Ama ben onu hiç görmedim. Tanımam etmem. Huyunu suyunu bilmem. Sence bu evlilik hayırlı olur mu?”

Yaşlı bilge bir süre düşünmüş ve ardından şöyle demiş:

“Evlat! Çorbayı baharatsız da pişirsen yenir. Ama tadı yavan olur. İçine tuz biber katman lâzım.”

Genç düşünmüş taşınmış, cümledeki inceliği fark etmiş.

“Dede, anladım ama bu çorbanın tuzu biberi ne ola ki? Onu anlamadım.” demiş.

Dede de ona “Evlilik çorbasının tuzu sevgi, biberi saygıdır. Sevgiyi katarsan lezzeti bol olur. Saygıyı katarsan tadından yenmez.” diye cevap vermiş.

*

Evlilik ilişkisinin dolaysıyla aile mutluluğunun kalıcı ve uzun süreli olabilmesi için sevgi kadar önemli ve mutlaka sevgiyle birlikte bulunması gereken bir şey daha vardır ki o da saygıdır.

Sevginin, saygının, mutluluğun ve sorunların, acıların ayrımsız paylaşıldığı; saygısızlığın, öfkenin, şiddetin ve önyargılı davranışlar gibi olumsuz davranışların bulunmadığı iyi bir aile kurma, topluma faydalı evlatlar yetiştirme şuurunda bireyler olmak dileğimle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?