Kararlarımızı aklımızla mı alıyoruz yoksa kalbimizle mi? Kalbimizin mi yanındayız, aklımızın mı? Aklımız zihnimizin tarafında olup onun etkisiyle karar vermektedir. Kalbimiz ise vicdanımızın sesiyle karar vermektedir. Vicdanın sesiyle verilen karar ise Yaradan’la beraberdir. Aklımız, zihnimiz bizlerin yeme, içme, barınma gibi temel ihtiyaçlarımıza yönelik kararlarımızı belirlerken, kalbimiz ya mutlu ya da mutsuz eder. Zihnimizce alınan kararları kalbimiz onaylıyor mu? Bütün mesele burada yatmaktadır aslında. Zihnimiz kendi başına karar verirken bencildir, kalbimizle zihnimizin koordinasyonu ahlaki olanıdır. Yani, zihin ve kalbin harmanlanması toplumsal kamusal alana uyum sağlamaktadır.
Cem Sabuncuoğlu’nun ifade ettiğin gibi, bilmeden biliyormuş gibi yaptığın her şey bilmediklerini sana öğretmek için seni ziyaret edecektir. Sokrates’in Savunmalarında da belirtiler, bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğimdir. Bilgi sonsuzdur, ilme ulaşmak her daim yolda olmaktır. İlim yolunda mükemmel olacağına inanan yanılıyordur. Salt rasyonel olup toplumsal değerlerden yoksun bir ilim ise daha büyük eksikliktir. Dolayısıyla, fen bilimlerinin sosyal bilimlerine her daim ihtiyacı vardır.
KALBİYLE YÜRÜYEN ÇOCUKLAR
Sevgi ve saygı dolu bir ortamdan yetişen çocukların gelecekte sevgi ve saygıyla donanımlı bireyler olacağına hepimiz kaniyiz. Bu sevgi, saygı, nezaket ve özenle büyütülen çocuklar heybesindekileri topluma dağıtacaktır. Aynı duygularla büyümeyen onlarca çocukla arkadaşlık yapacak, onlara rol model olacaktır. İşte bu çocuklar geleceklerinde ışık saçacaktır. Bulunduğu alanlarda kalplere sevgi tohumları ekecek, gönülleri fethetmeye devam edecek, onları iyileştirecektir. Ardından bu hareket kartopu gibi büyüyerek devam edecektir.