- Hızır Nebî (a.s.) bir hamama gider. İhtiyar bir zâtın bir kurna başında kendi halinde yıkanmakta olduğunu görüp yanına varır ve lâtife olsun diye karşı kurnada yıkanan gençleri göstererek:
- Baba, gençliğinde ihtiyarlara hizmet etmemişsin ki şu delikanlılar da sana hizmet edip seni yıkamıyorlar dediğinde, ihtiyar adam:
- Biz gençliğimizde ihtiyarlara hizmet ettik fakat zamane delikanlıları bize hizmet etmiyorlar, der. Hızır:
- Yâ öyle mi, diyerek ihtiyar zatın arkasını keseler ve yıkar. İhtiyar adam teşekkürden sonra:
- Gençler, varsın bizim sırtımızı yıkamasın, Allah, bize işte böyle Hızır´ı gönderip yıkatır, deyince Hızır şaşırıp kalır.
- Benim Hızır olduğumu nereden biliyorsun ?
- Allah´a kul olana, kulluk edene böyle şeyleri bilmek güç değildir,der. Bunun üzerine Hızır (a.s.), Allah´a münâcaat ederek:
- Yâ Rabbi, Bana bir defter verip o defterde seni sevenlerin ismini bildirdin: Bu zâtın ismi bu defterde yok, bu kimlerdendir ? deyince, Allah Teala şu cevabı verir:
- Yâ Hızır, sana verdiğim defterde sevenlerimin ismi var. Bu zât ise sevdiklerimdendir. Sevdiklerimin ismini yalnız ben bilirim! (Cevdet Kılıç, Bilgelik Hikayeleri.s 114)