Bir insan için en büyük mahrumiyet, Allah´ın engin rahmetine sığınmaktan kendisini mahrum bırakmaktır.
Cenab-ı Allah, bizleri bu tehlikeden kurtaracak ve kendisine en güzel şekilde kul olmamızın yollarını göstermiştir. Yüce Kitabımızdaki Felak ve Nâs isimli iki muhteşem surede kendisine sığınarak yaşamayı öğretmiştir.
Bu sebepledir ki Peygamberimiz (s.a.s) Allah´a sığınmanın en güzel ifadesi olarak nitelediği bu iki sureyi çokça okumamızı tavsiye etmiştir.
Felak ve Nâs surelerini okumak, Allah´ın rızasını ve himayesini talep etmektir; her türlü şer ve kötülükten, karanlıklar içerisinde yolumuzu kaybetmekten Rabbimize sığınmaktır; Haset ve öfkenin, kin ve nefretin, batıl ve hurafenin, vesvesenin esiri olmaktan O´na iltica etmektir.
Art niyetlilerin, kem gözlülerin, kalbi kararmış, vicdanı taşlaşmışların şerri karşısında O´ndan yardım istemektir. Duygu ve düşünceleri ifsad ve istismar edenlere karşı O´nun inayetini talep etmektir.
MELEKLERİN DOSTLUĞU.
Melekler, Allah´ın emir ve yasaklarına asla karşı gelmeyen, Allah´ı öven, O´na secde eden ve asla kibirlenmeyen nuranî varlıklardır. İnsanlar için dua ederler, ölüm zamanı gelen insanların canlarını alırlar, cennet kapılarında müminleri karşılayıp onları selamlarlar ve müminleri cennetle müjdelerler.
"Rabb´imiz Allah´tır deyip sonra dosdoğru olanların üzerine melekler iner, (onlara) ´korkmayın, üzülmeyin, siz va´dolunduğunuz cennetle sevinin, biz dünya hayatında (olduğu gibi) ahiret hayatında da sizin dostlarınınız, orada size canlarınızın çektiği her şey var, orada size istediğiniz her şey var´ derler."(Füssilet,41/ 30-31) .(İsmail Karagöz, Sevgi ve Dostluk, s.214)
MELEKLER DOSTTUR !
Muhabbetim düştü benim bu aşka,
Yıldızları tutup göğsüme taktım!
Her bir insanın yapısı bambaşka,
Samanyolu seline girip aktım!
Meleklerle dostça, özgürce uçtum,
Her sabah cennetin kapısın açtım,
Kutsal nimetlerin herkese saçtım,
Cennete yüzbinlerce fidan diktim!
Adem Babamız has topraktan erdi!
Rabbanî ruh, kalıp bedene girdi!
Allah tüm cenneti önüne serdi,
Kapıcısı olup hizmete baktım!
Ben bîçare, aşk denizinde yüzdüm,
Arafat´ta, Mina, Mekke´de gezdim!
Resûl´ü Ekrem´in hislerin sezdim,
Huşûyla mübarek ellerin öptüm!
OYTAN, nasıl buldun derd-i sevdayı?
Lokman Hekim de bilmez devayı,
Nerde, nasıl yapacaksın vedayı?
Veda tarlasına hidayet ektim!