Ana-babasını üzen, onlara isyân etmiş olur. Musîbet zamânında dizini döven, sevabından mahrûm olur. Allahü Teâlâ sabrı, musîbet miktarınca indirir.
*
Birisi Behlül-i Dânâ´ya gidip; "Ey Behlül! Oğlum vefât etti. Kabir taşına ne yazayım." dedi. Behlül hazretleri buna gülüp; "Dün altımda olan çimenler bugün üstümde yeşerdi. Ey yolcu, bil ki şu toprak, günahlardan başka her şeyi örtmektedir, yaz." dedi.
*
Tâbiîn tanınmışlarından büyük velî Bekr bin Abdullah Müzenî (rahmetullahi teâlâ aleyh) ilminin çokluğundan dolayı kâdılık, hâkimlik makamına getirilmek istendi. O zaman şöyle buyurdu: "Ben size bir şey söyleyeyim. Kendisinden başka ilâh olmayan Allahü Teâlâya yemin ederim ki, ben kazâ (hâkimlik) işini yapamam. Eğer, bu sözüm doğru ise, sizin beni bu iş için görevlendirmeniz, uygun değildir. Eğer sözüm yalan ise, yalancı birisini bu vazîfeye tâyin etmeniz doğru olmaz.
*
Bekr bin Abdullah el-Müzenî hazretleri buyurdular ki: Bir kimsenin tamâhı, dünyâ lezzetlerini haram yollardan araması ve gazâbı öfkesi iyice azalmadıkça müttakî, Allahü Teâlâdan korkan olamaz.
Bir kimsenin cimrilik huyu ile öfke duygusu körelmedikçe, müttakî sınıfına geçemez.
*
Büyük velîlerden Bişr-i Hâfî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri muhtelif sohbetlerinde buyurdukları şunlardır: "El-Evzâî şöyle buyurdu. Bir zaman gelecek ki, ünsiyet sâhibi kardeş, helâl bir lokma ve sünnete uygun bir amel o zaman çok az olacak."
*
Kim Allahü Teâlâya yaklaşırsa, insanlardan uzak kalır.
*
İnsanların sırlarını ortaya çıkaracak sorular sorma.
*
Nefsim için en güvendiğim amelim, Peygamber Efendimizin Eshâbına sevgi ve hürmetimdir.