Yüce Mevlâmız, insanoğluna, anne-babasına iyi davranmasını; önce Allah Teâlâ’ya sonra da ana-babasına şükretmesini (Lokman,31/14) emretmiştir. Çocuğu dokuz ay 10 gün karnında taşıyıp besledikten ve doğurduktan sonra, ona iyiyi, doğruyu, edebi, saygıyı, paylaşmayı, iyilik yapmayı, Kur’ân’ı, günahı-sevabı, Allah korkusunu ve sevgisini ilk öğreten annedir. Evlâdının da O’na iyi davranması kadar gerekli bir şey olabilir mi ? “İnsana da, anne-babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: ‘Bana ve anne-babana şükret. Dönüş banadır.’ ”( Lokman,31/14)
Ana kucağı sevgi, şefkât, güven ve sığınak yeridir. Ana-baba, maddi ve manevî tüm hizmetleri-yardımları karşılıksız olarak yapan, dünyanın en fedakâr insanlarıdır. Anamız- babamız; evlâdının, büyümesi, her yeni gördüğü ve yeni tanıdığı varlığı öğrenmesi için; eğitimini-öğrenimini yapması, bir meslek sahibi ve bir iş sahibi olması için; sağlıklı bir şekilde kalması ve hayata atılması için; nihayet evlenip bir aile, bir yuva kurması için; daha sonra da ailesiyle beraber mutlu olabilmesi, darlık-kıtlık-yokluk çekmemesi için maddi-manevî ellerinden geldiği kadar, fedakârca, karşılıksız şekilde yardım eden büyüklerimizdir.
Her ne yaparsak yapalım onların haklarını ödeyemeyiz. Bu bakımdan hiç olmazsa kalplerini kırmamalı, üzülmelerine sebep olmamalı, Kur’ân-ı Kerim’deki Yüce Allah’ımızın buyruğu ile, onlara “ Öf…!” bile dememeliyiz.
ALLAH’IN DOSTLUĞUNU KAZANMAK.
İnsanın gerçek dostu Allah’tır. Bu konuda Kur’nda birçok ayet vardır:
“Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah size yeter.”(Nisa,4/45)
“Allah, iman edenlerin mevlâsıdır.”(Muhammed, 47/11)
“Allah, muttakilerin velisidir”(Casiye,45/19)
“Allah, müminlerin velisi ve mevlâsıdır” demek; müminleri sever, amellerinin karşılığını tam verir, kötülüklerden korur, onlara yardım eder, iman üzere sabit kılar, onlardan razı ve hoşnut olur demektir. Kur’an’daki dört ayette, Hak Tealâ’nın dostluğunu, hoşnutluğunu ve rızasını kazanıp, cennete girmeye vesile olan ameller ve nitelikler zikredilmiştir. Bu nitelik ve ameller şunlardır:
- Tevbe Sûresindeki Nitelikler: Şirk, küfür ve isyandan tövbe edenler; Allah’a ibadet edenler; Allah’ı övenler; Oruç tutanlar; rükû edenler; secde edenler; marufu yani iyi-güzel-doğru ve yararlı söz ve davranışları emredenler; münkeri yani kötü, çirkin, zararlı ve yanlış söz ve davranışları men edenler; Allah’ın sınırlarını koruyanlar.
- Ahzab Sûresindeki Nitelikler: Müslüman erkek ve Müslüman kadınlar; mümin erkek ve mümin kadınlar; Allah’a itaat eden erkek ve kadınlar; özünde, sözünde ve işlerinde doğru olan erkek ve kadınlar; sabırlı erkek ve kadınlar; Allah’a saygılı erkek ve kadınlar; sadaka veren erkek ve kadınlar; oruç tutan erkek ve kadınlar; ırzlarını koruyan erkek ve kadınlar; Allah’ı çok zikreden erkek ve kadınlar.
- Müminûn Sûresindeki nitelikler: Mümindirler; namazlarında saygılıdırlar; boş ve faydasız şeylerden yüz çevirirler; zekat verecek duruma gelmek için çalışırlar; ırzlarını korurlar; emanetlere riayet ederler; ahitlerine uyarlar; namazlarını korurlar; varislerdir; Firdevs Cennetine varis olacaklardır.
- Meâriç Sûresindeki Nitelikler: Namazlarını kılarlar; namazlarında devamlıdırlar; zekatlarını verirler; kıyamet gününü tesdik ederler; Rab’lerinin azabından korkarlar;
ırzlarını korurlar; emanetlerine riayet ederler; ahitlerine uyarlar; şahitliği yaparlar; namazlarını muhafaza ederler.(İsmail Karagöz, Sevgi ve Dostluk, s.209-213)