Son zamanlarda John Bowlby üzerine okumalara odaklandım. Bowlby, Tıp Doktoru kökenli olup çocuk psikolojisi ve psikoanalizi üzerine çalışmaları olan bilim insanıdır. Kitapları biraz hacimli fakat çocuk konusuna ilgili iseniz ?´Bağlanma ve Ayrılma´´ isimli eserlerini peş peşe okumanızı öneririm. Bowlby, bu eserlerinde çocukluktaki bağlanma stilinin yetişkinliği büyük ölçüde etkilediğini kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Bu köşe yazımda Bowlby´nin ?´Bağlanma´´ isimli kitabı üzerinden konuşacağım. Bowlby´e göre, bireylerin yetişkinliğinde sağlıklı bir kişilik geliştirmesi ve sosyalleşebilmesi annesi ile geliştirdiği bağlanma ilişkisine dayanmaktadır. Gerçekten de, bu durumu çevrenizde gözlemleyebilirsiniz. Çocukluğunda, annesi tarafından terk edilmiş ve bakımı ihmal edilmiş, ağladığında temel ihtiyaçları giderilmemiş kişilerin sağlıklı ilişkiler kuramadıkları görülecektir. Örneğin, ağladığında karnı doyurulmayan, kucağa alınmayan, altı temizlenmeyen bebekler büyüdüklerinde anne figürüne karşı olumsuz tepkiler verebilmektedir. Bu şekilde temel ihtiyaçları karşılanmamış çocuklar çoğunlukla biyolojik aileleri tarafından terk edilmek, bakımını sağlayamayacak durumda olmak koşullarıyla ihmale uğramışlardır. Bowlby, çocuğun güvenli bağlanma sağlayabilmesini özellikle ilk iki yıla bağlıyor, özellikle. Yani çocuk şunu düşünüyor; ben zor durumdayken bakıcım konumumdaki kişi benimle ilgilenmediyse eğer yabancılardan ilgi ve sevgi gelmesi bana pek inandırıcı gelmiyor! Bu bakıcı konumundaki kişi çocuğun annesi, babası veya bakıcısı olarak benimsediği herhangi bir kişi anne figürü yerine geçebilmektedir. Burada anne figürü cinsiyetçi bir bakış açısı olarak kadın olması şart değildir.
Bowlby bağlanma isimli eserinde, çocuğun ilk bakıcısı ile ilişkisinin doğasını incelerken sıklıkla deneysel çalışmalara başvurmaktadır. Bağlanma davranışını beslenme ve üreme kadar önemli olan içgüdüsel davranışlara bağlamaktadır. Bu içgüdüsel davranışlar insanın evrimsel süreci olan hayatta kalma mücadelesi ile ilişkilidir. Bu nedenle laboratuar çalışmalarında hayvan davranışları ile hayvan davranışları arasında analoji kurmaktadır. Yaptığı deneylerde, al yanaklı bir maymunun yaşamının ilk haftalarında annesine bağlanmayı öğrendiğini gözlemlemiştir. Annesi tarafından reddedilen bu maymunun belli bir yaştan sonra bağlanma davranışının hem yoğunluğu hem de ortaya çıkma sıklığının azalmaya başladığını gözlemlemiştir.
Bowlby´nin bu deneyi çocukluktan anne figürü tarafından sürdürülen ilişkinin ilerleyen yıllarda sürdürülebilen bağlanma davranışına dönüşebilmesini ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, çocuğun ilk bakıcı ile ilişkisi, sağlıklı bir birey olabilmesi ve toplum içinde sosyalleşebilmesi açısından önemlidir. Çocuğun ilk bakıcısı annesi, babası, hem anne hem babası veya bakıcı olarak tanımladığı başka biri olabilmektedir. Çocuğun yüksek yararı açısından önemli olan bu ilişkinin kalitesi için ilgili kişilerin ise eğitim alması gerekmektedir. Bu konularda profesyonelleşmek dileğiyle?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?