Ve 11 ayın sultanı yine bizlerle… Kimi der oruç ayı, kimi der ibadet ayı, kimine göre günahlardan arınma ayı.
Ramazan insanı ta özünden içine alan, yenilenmenin, arınmanın, düşünmenin, bir şeyleri idrak etmenin ayıdır. Müslüman insanlar için bir telaşın, bir hareketliliğin adıdır. Ramazan bir ay ismidir. Bu ayı anlamlandıran ise ona yüklediğimiz değerler ve gerçekleştirdiğimiz eylemlerdir. İnanan insan bu rahmet ve mağfiret ayını aldığı kararlar, olumlu gerçekleştirdiği işlerle şahlandıracaktır.
Ramazan algılandığı gibi sadece oruç, iftar, teravih ayı değildir. İçerisinde o kadar büyük dersler vardır ki inançlı bir insan bu ayı karşıladığında farkındalıkla gelecek değişime de hazır olmalıdır. Bu güzel ay da önce kendini fark etmeli insan. Varoluşun farkındalığını yaşamalı, insan olmanın ayrıcalığını tatmalı. İnsanın insana ihtiyacını özümseyerek, o sorumluluğu yürekten alıp dayanışmanın sonsuz doyumuna ulaşmalı.
Biz insanoğlu zamanı çoğunlukla hor kullanmaktayız. Öyle ki biz değerlendirsekte, değerlendirmesekte avucumuzdan akıp gitmekte. Ramazanda aynen öyle belli bir zaman dilimidir. Onu değerlendirip sonsuz manevi doyuma ulaşmakta elimizde, tıpkı kıymetini bir türlü bilemediğimiz anlar gibi kayıp gitmesi de elimizde.
Oruç tutmak sadece belli zaman içerisinde aç kalmak değildir. Sabır demektir, aç olanı anlamak demektir, nefsi terbiye demektir, sağlık açısından vücuda tatil şansını vermek demektir, her şeye şükredip saygı duymak demektir, en önemlisi paylaşmak demektir. Görüyoruz ki pek çok anlamı bulunmakta oruç tutmanın. Ve orucu layığıyla tuttuğunda hissettiğin mutluluğun hiçbir karşılığı bulunmamakta.
Bu güzel ayda ağırlıklarımızdan da kurtulmalıyız. İnsanlığı gölgeleyen vicdan, merhamet, adalet eksikliğinin bizlere verdiği ağırlıkları üzerimizden atıp kuş gibi hafiflemeliyiz.
İster oruç tutun ister tutmayın yaşadığımız ülkede bir Ramazan kültürü bulunmakta. Oruç olsak ta olmasak ta herkes Ramazanda pişen pideden muhakkak alır. Güllaç herkesçe yenilir. Akşam oruç açmak için okunan ezan saatinde sokaklar sessizleşir, tutanda tutmayanda bu dinginliğin verdiği huzuru yaşar. Ve her insan bu dinginlikten faydalanıp vicdanındaki ağırlıkları atabilmeli. Atabilmeli ki bu ay hızla tükettiğimiz boş geçen bir zaman dilimi olmasın.
Çok önemsediğim bir konuda gıda israfı. Oruç tutuyor olmak tencereler dolusu çeşit çeşit yemekler yapıp, ihtiyacımızdan fazla gıdaları sofraya sermek değildir. Ramazan ayı ruhumuzu hafifletmenin yanında bedenimizi de hafifletme zamanıdır. Midemizin alabileceği bir potansiyel var onu zorlamamak hem bedenimiz hem de kesemiz açısından faydalı olacaktır. Unutmayalım ki bu ay olmayanı anlama ayıdır. Sofraları fazla doldurup bunu nasıl anlayabiliriz ki? Bu şekilde davranışlar aynı zamanda büyük israftır, israf dinimizce haramdır.
Tüm Müslüman Aleminin; Ramazan da, marketleri doldurmadan, ihtiyaç kadarını alarak, israf etmeden, aç olanın halini anlayarak tüketim yaptığı, adaletsiz bencil duygulardan arındığı, elden geldiğince sofrasını paylaştığı, paylaştıkça doyuma ulaştığı, bedenen ve ruhen tuttuğu tüm oruçlarının kabul olması dileğiyle…