Sizi üzenleri hayatınızdan çıkarın ki sizi sevebileceklere yer açılsın. Sizi mutlu ediyor gibi görünüp manevi dünyanıza zarar veren insanlar huzursuzluk sebebidir. Bu bireyler hasta ruhlu olup geldikleri gelenek, kültür ve aile yapısına uygun hareket ederler. Eğer sizin değerlerinizle iletişimde olduğunuz kişinin değerleri örtüşmüyorsa onunla anlaşmanız ve iletişimde kalabilmeniz pek mümkün görünmüyor.
Karşınızdaki insandan beklediğiniz iyi niyet ve samimiyeti göremediyseniz hayatınızda beş dakika hatta beş saniye bile yer vermeyin, yol gösterin, yol verin kendisi gitsin, sonra da vicdan azabınızla baş başa kalıp güçsüzleşirsiniz. Bu problemli insanlarla manevi iletişimi kestiğiniz takdirde özgürleşiyorsunuz ve hayat aniden güzelleşiyor.
Hayat her zaman masum ve temiz kalpli insanları karşımıza çıkarmıyor, tersine bu yapıdaki insan sayısı yok denecek kadar az. Bu denli yoksunluklar içinde yaşam mücadelesi vererek tek ve biricik kalmak ayrı bir emek gerektiriyor en önemlisi de diğer kötü insanlara karşı iyi kalmayı başarabilmek. Bir insanın verip verebileceği en büyük mücadele iyi kalabilmek olsa gerek. Peki kimler iyidir? Elbette ki nefis terbiyesi yapabilenlerdir.
Herkesin meftun olduğu bir çiçek vardır. Benimkisi çam ağacı, güvelere ve neme dayanıklı, şifacılık geleneğinde yaygın olarak kullanılan çam ağacı. Yalnız çam ağaçlarının önemli birkaç özelliği vardır. Hiçbir zaman çiçek açmazlar ve yaprakları dikenlidir. İmkânsız olana meftunsan çiçek açmayacağını bile bile seviyorsan menfaatin yok demektir. Amacın çam ağacının çiçek açmasını sağlamak mı yoksa çam olduğu halde sevmeye devam etmek midir? Çam ağacını yakından sevemezsin. Yakından sevilir mi hiç çam ağacı uzaktan seveceksiniz onu, dikenleri batmasın diye, bazı insanları sevmek da çam ağacını sevmeye benziyor. Sevginin karşılığını vermiyor, yakından sevince canın yanıyor.
Bu yüzden, bazılarını uzaktan sevmek gerek, sevmek en güzel şey fakat yakından değil uzaktan sevince güzel, tıpkı çam ağacı gibi.