2020 yılının son günlerinde, bilhassa Pandemi sürecinde hepimiz için hayati öneme sahip, internet. Bundan 20 yıl önce bu satırları yazsaydım, belki de iyi bir falcı olduğumu düşünecektiniz. Peki, akıllı telefon, tablet hayatımıza girmeden çocuklarımızın internet ve teknoloji bağımlılığı ile karşı karşıya olduğunu söyleseydim? Toplum olarak riskler meydana gelmeden tedbir alma alışkanlığına sahip değiliz. Tersine, olaylar başımıza geldikten sonra pişmanlık duyup sonuçları bertaraf etmeye çalışan bir milletiz. Bilim insanları ise risk hesabı yapıp tedbir alma konusunda bilimsel bakış açısına sahiptir. Bu nedenle, her konuda bilim insanlarının ön görülerini ciddiye alınmalı ve onlara güvenmeliyiz.
Günümüzde, çocuklarımız büyük oranda internet, cep telefonu ve tablet bağımlılığı ile yüzleşmektedir. Batılı çocuklar bu bağımlılıkla 20 yıl önce karşılaştı. Neyse ki, ilim irfanda Batıyı 500 yıl geriden takip ederken internet bağımlılığında arayı çok açmadan 20 yılda kapattık!
Teknoloji artık hepimiz için birer vazgeçilmez. Hatta teknoloji bir devrimdir. Öyle bir devrim ki, onu bile ithal ettik. Çocuklarımız, eski çocuk oyunlarını unuttu. Ya da kaç tanesi sokak oyunları ile dolu bir çocukluk geçirdi? Hal böyleyken onlardan nasıl bir gelecek bekliyoruz? Yaratıcı, dünyayı kurtarıcı, toplumu kurtarıcı? Yoksa kendisini kurtarsa öpüp başımıza koyarız mı? Çocukların, oyun alışkanlıklarındaki bu değişimler onların geleceklerini oldukça ekiliyor. Palmer´in dediği gibi (2019: 60) teknolojik bu devrimin büyük bir yan etkisi de bu oyunların yerini hareketsiz, ekran odaklı bir hayat tarzının alması olmuştur.
Televizyon yayınlarının da en az internet bağımlılığı kadar çocukları etkisi altına almaktadır. Her gün ana haber bültenlerinde, çocukların da televizyon karşısında olduğu saatlerde ruhumuzu aydınlatan görüntüler, yüreğimize su serpiyor! Türkiye´deki medya cinayet, şiddet, terör, cenaze, istismar, taciz haberlerinden besleniyor. Sorunların yaygınlaşmasında, aile yapısının, çocukların ruh sağlığının bozulmasında büyük bir aktördür!
Ülkemizde medyanın yayın etiğine dikkat etmesi bu konuda RTÜK ve ilgili Kurumlar tarafından ciddi yaptırımlar uygulaması gerekiyor. Çocukların izlediği saatlerde, şiddet, cinayet, tecavüz, istismar ve cinsel içerikli yayınlar olmamalıdır. Bunların yanı sıra aileler çocukların çevrimiçi geçirdiği saatleri sürekli kontrol etmelidir. Online dersler dışında yarım saat- 45 dakikadan fazla internette zaman geçirmemesi, tıklanan sitelerin kontrol edilmesi ve şiddet ve cinsellik içeren oyunların oynanmasına dikkat edilmelidir. Tabi, eğer toplumsal kaygılarımız varsa bunları gözden geçirmemiz gerekiyor. İlerleyen yazılarda konuya devam edeceğim. Hoşçakalın?