Değerli okuyucular;
Ceza yargılamalarında bireylere ceza verilip güvenlik tedbiri uygulanabilmesi için gerek mevzuatımızda gerekse Yüksek Mahkemelerin emsal uygulama kararlarında;
- Her türlü şüpheden uzak,
- Kesin,
- Somut,
- İnandırıcı delil veya emarelerin bulunması zorunluluğu aranmaktadır.
Meydana gelen olayın adli soruşturması kamusal iddia makamı olan Cumhuriyet Savcıları tarafından kolluk kuvvetleri aracılığı ile yapılır.
Kamu Hukuku, kamu düzeninin sağlanması için her toplumsal olayda müdahil olmakla yükümlüdür. Meydana gelen somut hadiselerde delil toplamak ve toplanan deliller doğrultusunda suç teşkil eden bir husus söz konusu değil ise eski deyimi ile takipsizlik yeni tanımı ile Kamu Adına Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar vermek, eğer suç teşkil eden hususlarda somut deliller muvacehesinde İddianame tanzim edip bu İddianameyi de ilgili Mahkemesine ( Asliye Ceza veya Ağır Ceza Mahkemeleri ) sunmak ve kamu davası açmak Cumhuriyet Savcılarımızın görevidir.
Soruşturma safahatında yapılan tetkikler sonucunda açılan kamu davalarında Mahkemelerce İddianamelerin 15 gün içerisinde kabulü ile birlikte açılan kamu davalarında tahkikat dediğimiz araştırma ve kovuşturma süreçlerinin yürütülmesi ile dosya hakkında somut hadiseye ilişkin nihai kararlar verilmesi ile süreç Yerel Mahkemeler nezdinde süreç tamamlanmaktadır.
Bu yazımızda esasen ceza yargılamalarında suç tasniflerinde karşımıza çıkan aksaklıkları tartışacağız.
Bireylere somut vakıalara ilişkin ceza verilip güvenlik tedbirleri uygulanabilmesi veya hak mahrumiyetlerine hükmedilebilmesi için somut ve inandırıcı delillerin varlığının zaruret olduğunu belirtmiş idik. Tabi bunun yanında bir de bu yargılamalar yapılır iken suç vasıflarının en ciddi şekilde irdelenmesi gerekmektedir.
Ceza Hukukumuzda suçun unsurları iki ana başlık altında toplanmıştır. Bunlardan bir tanesi suçun MADDİ unsuru diğeri de suçun MANEVİ unsurudur.
Suçun maddi unsuru her suçun vasfına göre farklılık göstermektedir. Maddi unsur suçun eylemsel boyutunu oluşturmaktadır. Örneğin kasten yaralama suçunda, bir bireyin diğer bir bireye yönelik olarak fiili saldırısı suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır.
Tabi maddi unsur yanında aynı zamanda suçun manevi unsurunun da oluşması gerekmektedir. Manevi unsur ise suç işlemek yönlü kasıt, iradedir. Yani bir suçun unsurları itibarı ile oluşumunu tamamlamış kabul edilebilmesi için hem maddi unsuru hem de manevi unsuru yönü ile oluşması gerekmektedir.
Ancak, uygulamada yapılan tahkikatlarda bu iki unsur ciheti ile zaman zaman gerekli incelemelerin yapılamadığını bu sebepler ile de nihai kararlar noktasında netice itibarı ile beklenmedik sonuçlara maruz kalındığı görülmektedir.
Uygulamada iddianamede her ne kadar suç tasnifi ilgili mahkemesine sunulsa da karar makamı mahkemelerdir. Mahkemelerce yapılacak yargılamalarda birey veya bireylere isnad edilen cezalandırılması istenilen olaylarda her isnada konu suç vasfının ayrı ayrı hem delilleri ile hem de unsurları itibarı ile değerlendirilmeli ve nihai karar bu sağlıklı değerlendirmeler topyekün yapıldıktan sonra açıklanmalıdır.
Sonuç olarak uygulamada yaşanılan sıkıntılar delil değerlendirmelerinde düşülen bir kısım hatalı tasniflerden ve maddi/ manevi unsur kıstaslarının gereği gibi değerlendirilmemesinden kaynaklanabilmektedir.
Bu sebepler ile, öncelikle kesin ve somut deliller toplanmalı, akabinde ise yapılan tahkikatlarda suç tasnifinin İddia Makamınca doğru yapılıp yapılmadığı hususunda her bir suç isnadının maddi ve manevi unsurları açısından birlikte oluşup oluşmadığı değerlendirilerek nihai karar buna göre verilmeli, eğer isnada konu suçun unsurları oluşmadı ise İddianamenin aksine beraat kararı verilebilmeli diğer şekli ile ise; isnada konu suçun unsurları oluştu ise İddianame doğrultusunda cezalandırma kararı verilmelidir.
Önemli olan kıstas suç vasıflarının detaylı irdelenmesinden geçmekte olup, bu doğrultuda yapılacak sağlıklı irdelemeler ise yargılamalarda en etkin en adil sonuçlara bizleri ulaştıracaktır?