Maden olarak ülkenin demir yatağı olan Sivas için ağır sanayi anlamında Demir Çelik Fabrikası kurulması yıllarca hayaldi. Her seçim siyasilerden istenilen ilk talepti. Bu talebi dönemin Başbakanı Özal karşıladı. ANAP Hükumeti 1987 Yılında 360 milyon dolar harcayarak 40 dönüm arazi üzerinde Sivas Demir Çelik Fabrikasını kurdu. Fabrika kurulmuştu kurulmasına ama Divriği’den çıkan demir cevherini işleyen bir fabrika kurulmamıştı. Kurulan fabrikaya taş kömürü Zonguldak’tan, işlenmesi için hurda demir Rusya’dan taşınmak zorundaydı. Yani planlama yanlış yapılmıştı aslında. Böyle de olsa bacası tüten bir fabrikanın varlığı Sivas’a güvendi. Bu fabrikayı ülkenin çalkantılı yıllarındaki koalisyon hükumetleri yıllarca arpalık gibi yönetti, tabi doğal olarak da zarar üstüne zarar açıklandı.
1998 yılına gelindiğinde ise özelleştirme furyasına Sivas Demir Çelik Fabrikası da eklendi. Sivas ayağa kalktı. “Sattırmayız, özelleştirmeyiz, kapattırmayız” sloganları eşliğinde Sivas Demir Çelik fabrikası sosyal özelleştirme ile özel sektöre geçti. Devlet fabrikanın Sivas'ta kalması, istihdam oluşturması için 360 milyon dolar harcadığı fabrikayı Sivaslı iş adamlarının oluşturduğu konsorsiyuma 10 milyon dolar karşılığında devretti. Şirket yapılanmasında STK başkanlarının eline de sahip çıksınlar diye altın hisse verildi. Gelin görün ki ortak hiç bir işi başaramayan Sivas İş Dünyası bunu da eline yüzüne bulaştırdı. Fabrika çalışmadı. Çalıştırılamadı. Sivyat Aş. kendi içindeki sıkıntıların altında kalırken, 2001 krizi sonrasında TMSF’nin el koyduğu bankalar arasında Sivyat Aş’ye teminat mektubu veren Kentbank ta eklendi.
Bu, şu anlama geliyordu, Devlete olan borcu ödemeyen Sivyat Aş’nin teminat mektubunu TMSF nakde çevirerek fabrikanın yeni sahibi olmuştu. Ancak o arada hisselerin büyük çoğunluğunu elinde bulunduran Selahattin Rüstemoğlu, fabrikayı Erol Evcil’e çaktırmadan satıvermişti. Kocaman bir soru işareti ortaya çıktı. Fabrika TMSF’nin mi Evcil’in mi? Bu sorunun cevabı için mahkeme 2006 yılının sonuna kadar devam etti. Hukuk mücadelesini Evcil kazandı. Bu arada fabrika eliyle devletin sırtına 210 milyon dolar daha yüklendi. O günden bugüne Evcil fabrikayı bir gün çalıştırdı ise altı ay yatırdı. İşçilere yılda üç maaş ya ödedi ya ödemedi. Evcil’in devletle her sürtüşmesinde fabrikaya kayyumlar atandı, üst düzey bürokratlar çalışmadan üretmeyen fabrika üzerinden maaşlarına maaş kattı.
Gelelim ben bunları bugün niye anlatıyorum. Geçtiğimiz hafta İçişleri Bakanlığı eş zamanlı olarak birçok ilde Demir Yumruk operasyonu yaptı. Operasyon yapılan kişiler Demir Çelik sektöründe üretim ve pazarlama faaliyeti gösteren iş adamları oldu. Aralarında Erol Evcil’in de bulunduğu 310 kişi sektörü maniple etmek, devletten vergi kaçırmak, tekel oluşturmak gibi suçlamalarla tutuklandı. Elde edilen 4 kamyon belgeye dayanarak 29 şirkete el kondu, kayyum atandı. Bu şirketler arasında Evcil’in sahip olduğu Sivas Demir Çelik fabrikası var mı, yok mu yazıyı hazırladığımda belirsizdi.
Umarım o şirketlerden birisi de Sivas Demir Çelik Fabrikasıdır. Yine umarım o dört kamyon belge bu defa devletin Sivas Demir Çelik Fabrikasına el koymasına yetecek niteliktedir. İnşallah bu defa da kayyum olarak atan bürokratlar birkaç yıl üst limitten maaş aldıktan sonra fabrika tekrar Evcil’e geçmez. Devlet eliyle çalıştırılarak istihdam üretir ve ülke ekonomisine katkı sağlar...