Bir önceki yazımızda Sivas’ta yaşanan sel felaketinde milletvekillerimizin duyarsızlığını kaleme almıştık. Yazımızın üzerinden bir hafta geçti ancak vekilleri eleştirdiğimiz noktada ne kadar da haklı olduğumuz bir kez daha tescillenmiş oldu. Vekiller mağdur olan çiftçinin köylünün yanına yine uğramadı.
Burada bir parantez açmak bir hususu da belirtmek gerek. Yazımızın ardından MHP Milletvekili Ahmet Özyürek telefonla arayarak yazımızı okuduğunu ancak bazı eksiklikleri de belirtmesi gerektiğini söyledi. Özyürek, Ankara’daki çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle selden etkilenen bölgelere gidemediğini ancak Vali Yılmaz Şimşek, ilçe kaymakamları ve selden etkilenen köy muhtarlarıyla görüşerek gerekli çalışmaların başlatılması ve hasar tespitlerinin takibi noktasında yapılması gerekenleri sürekli takip ettiğini ifade etti.
“Yiğidi öldür hakkını yeme” derler. Yazımızı kaleme aldığımızda Vekil Özyürek’i sahada göremediğimizi belirtmiştik ancak arka planda gerekli çalışmaları takip ettiğini de kendisinden öğrenmiş olduk. Bize de Özyürek’e hakkını teslim etmek, AK Parti’li vekillere de serzenişimizi sürdürmek düşüyor.
Bu noktadan da konuyu başka bir yere bağlamak gerekiyor esasen. Mesela Özyürek sahada olmasa bile gösteriş ve şov yapmadan vatandaşın, köylünün, çiftçinin derdi ve sıkıntısıyla hemhal olmuş, çözüm üretmek adına girişimlerde bulunmuş. Vatandaşın da istediği bu aslında. Gösteriş ve şov yapmadan dertlerine derman olunması.
Buna benzer bir durumu Sivas Valisi Yılmaz Şimşek için de söylemek mümkün sanırım. 1 yıllık görev sürecinde “devlet adamı nasıl olmalı” sorusuna şovlarıyla değil icraatlarıyla yanıt verdi. Bizim toplum şov yapanları, ekranlara oynayanları, reklam yapanları çok sever. Ancak Vali Şimşek bu ‘şovmen’ profilinin uzağında şehre hizmet etmeye devam ediyor.
Burada yine bir hususu hatırlatmak birazcık geçmiş yıllara gitmek gerekiyor. Önceki dönem Sivas Valisi Salih Ayhan sosyal medyada aktif, sürekli ekranlarda, hatta ve hatta haber yapmak istediğimiz konularda bile bilgisi olsun olmasın sürekli açıklamaları kendisi yapmak isteyen bir yapıdaydı. Zaman zamanda basın kuruluşları ve basın mensuplarıyla sorunlar yaşadığını da biliyoruz. Sürekli ekranlarda olması, kendi reklamını çok iyi yapması nedeniyle vatandaş tarafından sevildi. Ancak birçok kesim tarafından da sürekli eleştirildi. Hatta en son Şanlıurfaspor’un 1. Lig’e yükseldiği kupa finalinde yaşadıkları, ekranlara yansıyanlar kendisine yapılan eleştirilerin haklılığını da ortaya çıkardı zannımca.
Valilik makamı devlet temsilidir. Bu nedenle valiler şovdan, reklamdan, ekranlara oynamaktan uzak durmalı, yaptığı hizmetleri kendi reklamı gibi göstermemeli. Bu noktada Vali Şimşek’in devlet temsili noktasında oldukça başarılı bir profil çizdiğini vurgulamak gerekiyor işte. Örneğin şehre yapılacak yatırımlarda ya da projelerde bile önce kamu yararını gözettiğini, reklam olsun diye ölü projelere dur dediğini duyuyoruz. Sırf reklam olsun, kendi ekranlara çıksın diye kamunun yani bizlerin paralarını çar çur etmiyor.
Elbette devlet adına görev yapan kamu görevlileri de esas amaçlarının devletimize en iyi şekilde hizmet etmek olduğunu biliyor ve bu minvalde çalışıyor. Ancak bazen bulunduğu makam ve konumun büyüsüne ve büyüklüğüne kapılanların bir güç zehirlenmesi yaşadığını da görüyoruz. Geçmiş dönem valilerinden Davut Gül, oturduğu koltuğun hakkını verdiği için bugün İstanbul Valisi oldu. Yılmaz Şimşek’in de şovdan ve reklamdan uzak, devlet tanımını içselleştirmiş ve devlete hizmet noktasında kendi egolarını yendiği için ilerleyen dönemlerde daha büyük görevlerde bulunması kimseyi şaşırtmaz sanırım.