Günümüzde artık televizyon bağımlılığı yerine çocuklarda tablet, gençlerde telefon bağımlılığı konuşuluyor. Oysa büyüklerin de televizyon bağımlılığı çok üst düzeylere varmış durumda. Çocuklar da gençler de ailede, evde, anne babanın elinde telefon tablet gördükçe, hatta okulda teneffüs aralarında ve derslerde dahi öğretmenlerin elinde telefon gördükçe etkileniyorlar. Öncelikle yetişkinlerin bağımlı olduklarını dijital tüm nesnelere olan karşı konulmaz tutkularını kabul etmeleri gerekiyor. Çok fazla kullanmıyorum, işim olduğu için mecburiyet karşısında kullanıyorum diyenlerin bile dijital geçmişlerine baktığımızda uzun süreler içeren aktiviteler görmemiz mümkün. Zaten tüm sosyal medya gibi sizi kendisine bağlı kılmak isteyen platformların ortak özelliği hızla kaydırarak sayfa akışının sağlanmasıdır. Bunun sebebi sizin bir sonraki unsuru merak etmeniz ve ekranı yukarı doğru kaydırmanızdır.
Bu durum çocuklarda oyun, çizgi film izleme, gençlerde ise video izleme ve yazışma olarak karşımıza çıkmaktadır.
Peki, bu duruma daha doğrusu soruna çare, çözüm nedir?
Milli Eğitim Bakanlığının konuyla ilgili çalışmalarının yetmediği görülmektedir. Üniversitelerimizde zaten bu durumla ilgili bir tedbir veya başarılmış bir proje yok. O halde çözüm dış paydaşlara kalıyor gibi görünüyor. Ancak onların da elbette desteğe ihtiyacı var olsa gerek.
Türkiye dijital bağımlılık ile mücadele derneği isminde bir dernek var. Dernek başkanı Tuncay Dilci hocanın yaptıkları, yazdığı kitapları ortada. Akademik başarıları zaten konuya hakimiyetini ortaya koyuyor. Muhtemelen hoca İstanbul ya da Ankara’da olsa idi çalışmaları çok daha fazla değer bulurdu. Peki, burada neler yapılabilir? Bunu konuşmak lazım.