Geçen haftadan devam…
Sözün bu noktasında, Kur’ân-ı Kerim’in nuru ile hayata yön veren Hz. Peygamber (sav) ve O’nun (sav) terbiyesinde yetilen sahabe-i kiram (r. anhüm) örnekliğinde infak konusunun nasıl karşılık bulduğuna dair birkaç örnek zikrederek meselenin daha iyi anlaşılmasına vesile olmak istiyoruz.
Hz. Peygamber (sav), dünyaya değer vermeyişini daha doğrusu dünyayı ahiret düşüncesi ile anlamı kılma gayretini, mal sevdasından uzak duruşunu, kendisinden önce müminleri hatta bütün insanlığı düşünen hassasiyetini, gönlünde Hakk’ın sevgisinden başka bir şeye yer vermeme olgunluğunu ve şefkat pınarı misali gönül hissiyatını infak gayreti ile gözler önüne sermiştir. O, Kur’ân nuru ile infak konusuna baktığı için meseleyi öyle geniş bir yelpazede değerlendirmiştir ki kardeşine tebessüm etmekten yoldaki bir dikeni kaldırmaya kadar güzellik adına atılan bütün adımları infak kavramı içerisinde değerlendirmiştir. Bu konuda Efendimizin (sav) şu hadis-i şerifleri çok manidardır: “Kardeşine tebessüm etmen sadakadır, iyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır, yolunu kaybetmişe yol tarif etmen sadakadır, yoldaki taşı, dikeni ve kemiği kaldırman sadakadır, âmâya yardım etmen sadakadır, kovandan kardeşinin kovasına su doldurman sadakadır.” (Tirmizi, Birr ve Sıla 36)
Hz. Peygamber (sav), aynı hususu bir başka hadis-i şeriflerinde şu şekilde dile getirmiştir: “Hayvanına binmek isteyen bir kimseye yardım ederek, hayvana bindirmen veya eşyasını hayvana yüklemen bir sadakadır. Güzel söz bir sadakadır. Namaza giderken attığın her adım sadakadır. Gelip geçene sıkıntı veren şeyleri yoldan kaldırman bir sadakadır." (Müslim, Zekât 56)
Cömertliği her fırsatta medheden Hz. Peygamber (sav), “Cömert kişi Allah'a yakındır, insanlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah'tan uzaktır, insanlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil cömert kişiyi Allah, cimri ibadet düşkününden daha çok sever” (Tirmizi, Birrr 40) sözlerinde infak ruhunun Hakk katında mümine kazandıracağı dereceleri net ifadelerle dile getirmiştir. Kendisi de “Şu Uhud dağı altın olarak elime geçse üçüncü geceyi ondan bende bir dinar bulunduğu halde geçirmek istemem. Yalnız borç ödemek için ayırdığım dinar bunun dışında olur, -Önüne, sağına ve soluna saçma işareti yaparak- Onu Allah'ın kullarına bu şekilde dağıtmak isterim” buyurarak bu konudaki düşünce ve niyetini izhar etmiştir.
“Mal sadaka ile eksilmez. Allah affı sebebiyle kulun izzetini artırır. Allah için mütevazı olan bir kimseyi Allah yüceltir” (Müslim, Birr 69) buyuran Efendimiz (sav), Kur’ân-ı Kerim’de infak uygulamaları için emredilen her hususu göz önünde bulundurarak infak faaliyetlerini gerçekleştirmiştir.
Kur’ân-ı Kerim’de, Allah Teâlâ;
- İnfakın sırf Allah rızası için yapılmasını emretmiş,
“Ve derler ki, biz size sırf Allah rızası için ikram ediyoruz, yoksa sizden bir karşılık istemediğimiz gibi, bir teşekkür bile beklemiyoruz.” (İnsan 76/9)
- İyi ve kaliteli şeylerden infak edilmesini istemiş,
“Ey İman edenler! Kazandığınız şeylerin ve yerden sizin faydanız için bitirdiğimiz ürünlerin temiz ve güzel olanlarından Allah yolunda harcayın. Siz göz yummadan, içinize yatmaksızın almayacağınız bayağı şeyleri vermeye kalkmayın. İyi bilin ki Allah, her şeyden müstağnidir, asıl hamde lâyık olan O'dur.” (Bakara 2/267)
- İsrafa kaçılmadan infak edilmesini uygun görmüş,
“Rahmanın kulları, harcamalarında ne israf eder, ne de eli sıkı davranırlar; bu ikisi arasında bir denge tuttururlar.” (Furkan 25/67)
Ve
- Gizli yapılmasını emretmiştir,
“Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir.” (Bakara 2/271)
Netice olarak ifade etmemiz gerekirse infak, müminin imanı, ibadetleri ve güzel ahlakı ile derin bağları olan bir konudur. İmanının dışa vurumu, ibadetlerinde ihlası yakalamasına destek, kişisel ve toplumsal anlamda ahlakının güzelleşmesine vesile bir hassasiyettir. Kur’ân-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde mal, can, ilim, zaman ve diğer lutfedilen bütün nimetleri kapsayan infak uygulamaları samimiyet, gizlilik, israftan uzak, iyi ve kaliteli şeylerle yapılması emredilmiş bir uygulamadır. İnfakın kalp, beden ve mal ile ilgili boyutları bu vaazın sınırlarını aşacağı için bu kadarı ile yetinmek istiyor ve Yüce Mevla’nın hepimizi infak ruhuna bürünmüş müminler kılmasını dileyerek sözlerimizi noktalamak istiyoruz.
Velhamdülillahi Rabbi’l-âlemin.