USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DOĞRU İFADE ÇOCUK BÜYÜTMEK Mİ, ÇOCUK YETİŞTİRMEK Mİ?

12-02-2024

Sizce özellikle günümüzde çocuk büyütmek mi, yoksa çocuk yetiştirmek mi doğru olan ifade?

 

Bana göre ‘büyütmek’ ve ‘yetiştirmek’ çok farklı iki kavram. Şimdiye kadar sizler bu konuda hiç düşündünüz mü, böyle bir soru şimdiye kadar hiç aklınızdan geldi mi, bu konuda bir değerlendirme yaptınız mı hiç?

 

Şuan belki de  ‘’ İkisi de aynı şey değil mi?’’ diye düşünenler de olabilir… Hayır, öyle zannedilse de ikisi de aynı şey değil maalesef.  Herkes çocuk büyütebilir ama herkes çocuk yetiştiremez. Çocuğun doğru yetiştirilip, yetiştirilmediği ancak toplum içine girince ve çevre edinmeye başlamasıyla belli olur.

 

Konfüçyüs der ki; "Çocukları yetiştirmek dediğimizde, bugün ne yazık ki anne ve babanın aklına yalnızca karın doyurmak geliyor. Fakat atların ve köpeklerin de karınlarını doyurmuyor muyuz? Öyleyse fark nerededir?" Bilgenin işaret ettiği bu gerçek inkâr edilebilir mi?

 

Her anne babanın en büyük arzusu çocuğunun sağlıklı, mutlu, başarılı, kendine güvenen, sorumluluk sahibi bir birey olarak yetişmesidir elbette. Ancak kendi haline bırakılan bu çocuk anne, babanın arzu ettiği şekilde nasıl yetişecek, nasıl hayata hazırlanacak, nasıl bir kişilik geliştirecek?

 

Genellikle çoğu anne ve baba çocuğu okula göndermeyi, okutmayı, diploma sahibi yapmayı, yedirip içirmeyi, giydirip gezdirmeyi, sadece maddi ihtiyaçlarını karşılamayı çocuğu büyütmek ve yetiştirmek olarak görmekte başarıdaki esas manevî güç olan ilgi, sevgi ve şefkat dolu sağlıklı bir ortamda ‘evlat yetiştirme’ ihmal edilmektedir. Oysa bu çocuğu yetiştirmek demek değildir. Eğer öyle düşünülürse, bunun bedeli de ileride çok ağır ödenir.

 

Çocuklara derslerine çok çalışılması, derslerin ihmal edilmemesi yönünde tek yönlü öğütler verilmekte, davranışlarına yön veren ilkelerden bahsedilmemek-tedir. Oysa çocukların sorumlu toplum üyeleri olmalarını arzu ediyorsak onlara dürüstlük, vefa, saygı, özgüven, öz disiplin, sabır, nezaket, şükran, bağışlayıcılık, kişisel sorumluluk ve nezaket gibi değerleri de öğretmek gerekmektedir. Çünkü bu değerler, çocuğun güçlü bir kişilik geliştirmesine yardımcı olacak ve bu da onların hayatta olumsuz deneyimler yaşama ihtimalini en aza indirecektir.

 

Toplumdaki bazı yetişkinler çocuklardaki olumsuz tutum ve davranışlarla ilgili hep okulları ve öğretmenleri suçlamaktadırlar. Birilerini suçlamadan önce kişi kendisini sorgulamalıdır. Büyükler çocukların dürüst olmalarını istiyorsa öncelikle kendileri ebeveyn olarak dürüst olmalıdır. Çocuğu yetiştiren tek başına okul (öğretmen) de değildir ve çocuk yetiştirme işi, çok iyide olsa sadece okula aynı zamanda çevreye bırakılamayacak kadar önemli, bir o kadar da ciddî bir konudur. Her zaman, her yerde, çocuğun hâl ve hareketinden, görgüsünden, sarf ettiği sözlerden… herkesten önce anne ve baba sorumludur.

 

Aile, sosyal eğitimin başladığı ilk yerdir.  Çocuklar erdemi, dürüst ve merhametli olmayı, ilkeli yaşamayı, çalışkanlığı, yalan söylemeyi, tembelliği, ikiyüzlü olmayı, kavga etmeyi… verdikleri sözü tutmamayı velhasıl iyi, doğru veya kötü, yanlış tutum ve davranışları ailede öğrenirler. Çünkü çocuklar ailede var olan değer yargısıyla kendi karakter ve kişiliklerini yapılandırmaya çalışırlar.

 

Bir çocuğa eğitim adına ne öğretilirse öğretilsin, çocuğun yetişmesini sağlayan şeyler gördüğü, aldığı ve benimsediği değerlerdir yani çocukların kulaklarıyla değil, gözleriyle eğitildiği bir gerçektir. 

 

Unutulmamalı ki; küçük yaşta öğrenilen hususlar, taşa kazılmış yazılar gibidir. Çocuklara ne verirsek, ileride karşımıza o çıkacaktır. Evde sürekli telefonla ilgilenen bir anne baba, çocuğunun telefonla ilgilenmesini ne kadar engelleyebilir ya da sigara içen bir baba (anne) çocuğuna sigaranın zararlarını anlatıp içmemesi için tavsiyede bulunabilecektir?

 

Anne ve babalar, diğer büyükler her zaman çocuğun davranmasını istediği şekilde davranmalıdır, çünkü o büyüklerini örnek almaktadır. "Sen benim dediğimi yap, yaptığımı yapma" anlayışı, çelişkili bir davranıştır. Çocuklar üzerinde sözlerden çok davranışlar etkilidir. Sözler ve davranışlar birbiriyle uyumlu olmalıdır. Söylenilen şekilde davranılmalıdır. Anne ya da baba kendi davranışını değiştirmeye istekli olmadıkça çocuktan davranışını değiştirmesini elbette bekleyemez.

 

Bu nedenle çocuklara doğru örnek olmalı, onları korumalı ve desteklemeli, kuralları ve sınırları öğretmeli; ilgili, şefkatli, tutarlı bir anne babalık tutumu göstermeli; çocuğun isteklerini, duygu ve düşüncelerini dikkate alan bir ilişki geliştirmelidir.

 

Yıkadığı bardak ve tabakta, sildiği camda ve halıda, arabasının içinde ve dışında en ufak bir kire, toza, lekeye, çiziğe tahammül edemeyen kaç anne ve baba, aynı duyarlılığı çocuğunun eğitiminde gösterdiğini söyleyebilir acaba? 

 

Kitap okumayan, günlük gazetelerin resimlerinin altındaki yazıya dahi göz atmaya üşenen, kendisini geliştirme çabası içinde olmayan ebeveynler çocuğuna nasıl bir eğitim vereceğini nereden bilebilir?

 

 

Anne ve baba olaylara şiddet yoluyla, saldırganlıkla, öfkeyle yaklaşıyorsa çocuk da karşılaştığı sorunları bu yolla çözmeye çalışacaktır. Tam aksine sorunlara mantıklı çözüm yolları arayıp uzlaşmacı bir tavır sergiliyorsa çocuk da bu yolu tercih edecektir.

Anne ve baba başkalarıyla ilişkilerinde alaycı ve eleştirici tavır içerisindeyse çocuk da, hem ailesiyle hem başkalarıyla olan ilişkilerinde saygısızca konuşmayı ve yakınmayı bir davranış biçimi olarak sergileyecektir.

 

Çocuğa sorumluluğu, yaşamının ilk yıllarından itibaren kazandırılmalı ve küçük adımlarla geliştirilmeli, küçük yaştan itibaren sorumluluk bilincini geliştirmek için fırsatlar oluşturulmalı, çocuğun hatalı denemeleri sabır ve sevgi ile desteklenmelidir.

 

Çocuk, anne ve babanın varlığını her zaman hissetmeli, fakat anne-babaya güvenip yapabileceği işleri yapmak,  girişimde bulunmak yerine onlardan beklemesi yanlıştır. Yapabileceği her şeyi kendi başına başarması için çocuğa fırsat verilmeli; sorumluluk bilinci geliştirilmelidir.

 

 *

Aşağıda ABD Houston Polis Müdürlüğü tarafından hazırlanmış ve kentteki tüm evlere ve okullara dağıtılmış olan belgede çocuğunu büyüten ama yetiştiremeyen ailelerin yaptığı hatalar çok güzel sıralanmış.

 

Geleceğin Suçlusunu Yetiştirmenin En Basit Kuralları

 *Daha küçükken çocuğa istediği her şeyi vermeye başlayın! Bu şekilde o, herkesin onun geçimini sağlamak zorunda olduğuna inanacaktır. 

*Kötü sözler söylediği zaman gülün! Böylece o kendisinin akıllı olduğuna inanacaktır. 

*Ona düşünmeyi ve beynini kullanmayı hiç öğretmeyin! 21 yaşına gelince kendi kararlarını kendisi versin diye bekleyin! 

*Yerde bıraktığı her şeyi kaldırın; kitaplarını, ayakkabılarını, kıyafetlerini, onun için her şeyi siz yapın ki; o bütün sorumluluklarını başkalarına yüklemeye alışsın! 

*Onun gözünün önünde sık sık kavga edin ki; bu sayede aile bir gün parçalanırsa çok fazla üzülmesin.

 *Ona istediği kadar harçlık verin ki; hiçbir zaman kendi parasını kazanmanın ne olduğunu öğrenmesin. 

*Yiyecek, giyecek ve konforla ilgili bütün arzularını yerine getirin ki; istediklerine ulaşmak için çalışmak gerektiğini öğrenmesin.

*Komşulara, öğretmenlere, polislere karşı daima onun tarafını tutun ki, onların hepsine karşı peşin hükümleri oluşsun. 

*Bütün bunları ve benzerlerini yaparak yetiştirdiğiniz çocuğunuz bir gün suç işlerse, kendisinden özür dileyin! Ama onu felaket dolu bir hayata hazırladığınız için kendinize teşekkür etmeyi ihmal etmeyin!..

 

*

Kendisine ve başkalarına saygı duyan insanlar, iyi bir aile eğitimi almış ve iyi rol modelleri olmuştur. Çocuğa saygılı olmasını anlatmak çok etkili bir çözüm değildir. Onun yerine ebeveynler, büyükler davranışlarına dikkat etmeli ve çocuğa örnek olmalıdırlar. Sokakta yürürken yaşlı birine yapılan bir yardım, evde aile bireylerine edilen bir teşekkür ya da kapı tıklatmadan içeri girmeme alışkanlığını çocuğun gözlemlediğinden emin olabilirsiniz. Çocuklar yetişkinlerin aynalarıdır. Ne konuşulduğuna değil nasıl davranıldığına bakarlar ve davranışları örnek alırlar.

 

Çocuk yetiştirmede yapılacak en önemli şey yeterli sevgi, abartısız disiplin, gerekli hoşgörüdür.  Bunun sonucunda iyi bir insan, iyi bir vatandaş yetiştirilmiş olunur ki bu da mutlu insanlardan oluşan toplumu meydana getirir.

 

Çocuğun güvenli, huzurlu, mutlu bir ortamda yetişmesi; duygusal, sosyal, zihinsel, bedensel ve psikolojik sağlığının korunması; kişisel gelişiminin, ilgi ve yeteneklerinin desteklenmesi; kendisine yetebilen bağımsız bir birey olarak hayata hazırlanması doğru yetiştirmede ana kural olmalıdır.

 

Çocuklar önce ailede sonra sokakta, sosyal çevrede ve okulda eğitilir ve hayata hazırlanır. Ailede verilen eğitim ne kadar güçlü olursa, sağlam bir kişilik ve karakter ortaya çıkar. "Asıl mesele çocuk büyütmek değil, çocuk yetiştirmektir."

 

Aydınlık bir gelecek için eğitimin olmazsa olmaz olduğuna inanarak cumhuriyet kazanımlarını özümsemiş, çağdaş, tüm canlılarla dost olan vatana, millete, insanlığa hayırlı nesiller yetiştirebilmek dileğimle…

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?