EYT konusunda bugünkü Cumhurbaşkanı ve 20 yıl önceki Kemal Kılıçdaroğlu gibi düşünüyorum. Hatta günümüzün ateşli muhalifi Yaşar Okuyan´ın 20 yıl önce çıkardığı yasanın altına imzamı atıyorum...
Bizimde içinde yer aldığımız OECD ülkelerine baktığımızda sosyal güvenlik politikalarının nasıl uygulandığını ve emeklilik yaşının nasıl işletildiğini net bir şekilde görmemiz mümkün.
Son günlerde ülkemizde sıkça tartışılan emeklilik yaşı;
Yunanistan´da 62
Belçika´da 65
Kanada´da 65
Almanya´da 65 ama 67´ye çıkarılması tartışılıyor.
Japonya´da 65
Meksika´da 65
Amerika´da 66
İsrail´de 67
Norveç´te 67
Listeyi dünyanın dört bir tarafından ülkeler ile uzatmak mümkün ama nereye bakarsak bakalım 60 yaşın altında emeklilik sistemi yok. Yine dünyanın hangi ülkesine bakarsanız bakın bizdeki gibi erken emekli olmanın şartlarının tartışıldığı bir ülke de yok. Yani dünya EYT nedir bilmiyor.
Bizde ise son 20 yıldır emeklilik yaşı kadınlarda 58 erkeklerde 60. Bir kıyas daha; biraz önce sıraladığım ülkelerde emekli çalışan dengesine baktığımız zaman ortalama 4 çalışana karşılık bir emekli bulunuyor. Yani dört çalışan bir emekliyi sübvanse ediyor. Bizde ise bu hayal bile değil. Son yıllarda yapılan çalışmalara rağmen ülkemizde 7 milyon 500 bini SGK olmak üzere, toplam 12 milyon 324 bin 186 kişi Sosyal Güvenlik Kurumu´ndan emeklilik, malûllük, dul ve yetim aylığı alırken, 22 milyon 407 bin 415 çalışan bulunuyor. Yani iki çalışan bir emekliyi finanse ediyor. Yine onca gayrete rağmen günümüzde SGK´nın gelirinin giderini karşılama oranı yüzde 89. Kalan yüzde 11´lik dilim her yıl bütçeden kapatılıyor.
Hal böyleyken 2015´ten bu tarafa ülkenin gündemine EYT diye bir tartışma girdi. Tartışmayı ülke gündemine sokan yine popülist siyasetçiler. Oy uğruna seçim meydanlarında, ?EYT´lilerin sorunlarını biz çözeceğiz? diye vaatte bulundular. Bunun üzerine emeklilik için prim gün sayısını dolduran herkes EYT hak demeye başladı. Olay büyüdü EYT kapsamında olanlar dernekler kurdu, yetinmedi konfederasyon oluşturdu. Sonuçta da geçtiğimiz hafta Ankara´da eylem yaptı.
Eylem üzerine açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ?Seçim kaybetme pahasına da olsa erken emeklilikte ben yokum? dedi.
Çünkü Cumhurbaşkanı gerçeği görüyor. Erken yaşta emekliliğe onay vermek gelecekte SGK´nın batması ve bir daha toparlanamaması anlamı taşıyor. Bunu önlemek için de iktidar olma sorumluluğu ile her şeyi göze alarak ?hayır? diyor.
Ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu ise EYT´lilerden devşirmeyi düşündüğü oyun iştahı ile ?EYT´liler üzülmesin onların sorunlarını çözeceğiz? açıklaması yapıyor. Peki, nasıl çözeceksiniz? Ona cevap yok. ?Çözeceğiz.? Açıklama bu. Oysaki bir zamanlar SSK Genel Müdürü olan Kemel Kılıçdaroğlu, 1989 yılında yaptığı açıklamada ?Emeklilik için 60 yaş olmazsa olmaz, içinde bulunduğumuz şartlarda 80 bile kurtarmaz? diyordu. Şimdi ne değişti? Değişen bir şey yok sadece oy için aldatmaca var.
Peki, bu duruma nasıl geldik? Türkiye´nin 80 darbesinden sonraki güçlü Başbakanı Turgut Özal her alanda olduğu gibi sosyal güvenlik alanında da düzenleme yaparak emeklilik yaşını kadınlarda 50 erkeklerde 55 olarak belirlemişti. 1991 seçilerine giderken her ne pahasına olursa olsun seçimleri kazanmayı mübah Sayan Süleyman Demirel, ?Kim ne verirse ben iki katını vereceğim? diye başlayan meşhur kampanyasında emeklilik yaşını kadınlarda 38´e erkeklerde 43´e düşüreceğini vaat etti. Bu vaat sonrasında seçimleri kazanan ve dönemin SHP´si ile koalisyon kuran Demirel, 1992 yılında çıkardığı yasa ile vaadini yerine getirdi. Böylece ülkemizdeki genç emekliliğin önünü açtı. Genç emekliler ikinci işinde çalışmaya başlarken, sosyal güvenlik sistemi bu düzene beş yıl bile dayanamadı. 1990´ların sonuna gelindiğinde sosyal güvenlik kurumu çökme noktasına geldi. Dönemin Çalışma Bakanı günümüzün ateşli muhalifi Yaşar Okuyan olayın vahametini görerek her şeyi göze aldı ve 1999 yılında bugünkü yasayı çıkardı. Şimdi geriye dönüp baktığımızda ne kadar doğru bir iş yaptığını anlıyoruz.
Yaşar Okuyan´ın hazırladığı ve TBMM´nin kabul ettiği yasayı 2001 yılında dönemin Ana Muhalefet Partisi olan Fazilet Partisi Anayasa mahkemesine götürerek iptalini istedi. Anayasa mahkemesi hak gaspı yok diyerek Fazilet´in başvurusunu reddetti. Böylece hukuki süreç tamamlanmış oldu. Ancak popülist siyasetçiler seçim kazanma uğruna konuyu diri tutuyor.
Şimdi bu satırları okuyan EYT´lilerin ?Her şeye para var da bize mi yok?? dediklerini duyar gibiyim. Yok, maalesef yok. Zira son zamanlarda yaşadığımız ekonomik zorlukların birçoğu aşırı sosyalleşmekten kaynaklı. Şu da denebilir, ?Çalışanlar tamam ama hak kazandığı halde emekli olamayanlar ve üstüne üstelik iş bulamayanlar var onlar ne yapacak?? İşte bu noktada bir arayış sergilenmesi gerektiği kanaatindeyim.
Herhangi bir işte çalışmaya devam edenler için EYT söz konusu dahi edilmemeli. Emekli olabilmek için prim gün sayısını doldurmuş ama yaş sınırını doldurmamış insanlar çalışacak iş bulamıyor, İş ve İşçi Bulma Kurumu da çaresiz kalıyorsa bir çözüm bulunmalı. Bu şartları taşıyan insanlara en azından sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı sağlanmalıdır. Kalanlar için erken emeklilik düşüncesi SGK´yı dinamitlemekle eşdeğerdir...