Şehrin hızından, sesinden, ruhundan sıyrılıp iç alemimizi yoklayacak sessizlikteki mekânlar bizlere soluk oluyor âdeta.Bu nedenle herkesin sessizlik ile muhabbet kurduğu bir Hira'sı olmalı. Oraya çekilip manaların izini sürmeli. Hangi coğrafyada, hangi beldede, hangi toprağın üzerinde olursak olalım bir Hira edinebiliriz.
Coğrafyalarımız kaderlerimizin bir parçası. İçinde bir dünya taşıyan insan her gün an be an yeni hikayelerde buluyor kendini. Heybesine an'ı taşıyor, anılarım diye çoğaltıyor. Bu an'ların bizlere anlattığı hakikatlere düşünce yolculuğu ile yol alabiliyoruz. Velhasıl dünyalarımızda tefekkür kapısının aralığını arttırdığımızda ve yaş aldıkça derin mânâlar bizlere selâm ediyor. Bazen kedilerin mırıltısında, tebessümün sıcaklığında, muhabbette, bir dost yâdında, kitap kokusunda...Bu kadar farklı kavramda ortak bir duygunun oluşması mutluluğun algısı ile alakadardır kanısındayım. Benim dünyamda mutluluk: Hayata yüklediğimiz anlam ve elinde olanlarla anlamlı bir hayat geçirebilmekten oluşuyor. Bu düstur ise bizleri şükür yoluna ulaştırıyor. Şükür ki Rabbi bilmek, sevmek, nimetin kıymetinin insandaki izharı.
Mutluluk hissi maddeye verildiğinde, yahut maddenin perdesi kaldırılıp ardındaki saklı güzelliği görmedikçe sadece anlık oluverir. Perdenin ardındaki güzellikler kıymeti artıran parıltılar olduğundan bu parıltılar görülmediği takdirde bir süre sonra madde çer çöp nazarında olur ve sürekli tüketim açlığı oluşturur. Sürekli tüketim ile madden dolu insan manen boşluktadır. Oysa hisler ruhun derinliklerinde yaşar, ruh madden ile değil maneviyen beslenme ihtiyacındadır. Sade yaşam nebevi ahlâktır. Nebevî ahlâkta vermek sanattır, almak değil. Madden azalma ile ilgimizi dağıtan eşya yok olacak bu boşluk manen dolum yaşama noktamıza ilgimizi arttıracaktır. Unutmayalım: Az çoktur!
Gayemiz madde olduğunda sonlu bir gerçek ile karşılaşacağız. Gayemiz maddenin ardındaki amaç olduğunda madde sadece araç niteliğinde olacaktır ve sonsuz bir hakikate ulaştıracaktır. Bu noktada çözüm itidal üzere hareket etmektir.
Gaye, farklı coğrafyalarda bulunsakta hayatta bizleri ortak kılan bir payda. Nasibimizdeki payede, ekildiğimiz toprakta neler yapabilirim, benim bu topraklardaki muradım nedir? Düsturu ile yeşerebilmek adına güneşe yol almak, gayrete koyulmak.
İnsanın gökyüzüne uçurduğu balonları hayaller ise bu hayallerin tüm iplerinin bir insanın elinde birleştiği nokta gayesi oluyor. Gaye hayallerin içine saklandığı bir kutu yahut, gaye tüm hayallerin birleştiği bir umut hali..
Peki, yaşadığımız coğrafyanın kıymetini bilip gaye ile ufka yelken açanlardan mı, yoksa gayesizliğin savurduğu sokaklarda mı uçuyoruz?
Rabbim bizlere gaye üzere istikrar ve istikamet nasip eylesin.