Geçmişten aldığımız dersle geleceğe yön vermek adına, doğru tarih bilincinin oluşması gerektiği kanaatindeyim, bu nedenledir ki, şehre dair hafızamızı diri tutmak adına, dünden bu güne Sivas üzerine öğrendiğim ve bildiğim şeyleri yazacağım. Kimi zaman hepimizin bildiği şeyler olacak, belki de bazılarını ilk defa okuyacaksınız.
Kronolojik olarak kısaca bu güne getirelim zamanı, eminim ki altta yazdığım her başlık detaylı incelendiği zaman ayrı bir kitap konusu olacaktır.
Yüzölçümü olarak Türkiye´nin en büyük ikinci ili olan Sivas, Coğrafi olarak Orta Anadolu, Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgeleri arasında yer alır ve konumu itibari ile bu bölgeler arasında geçiş noktası oluşturmasından ötürü bir köprü vazifesi görmektedir. Yapılan yüzey araştırmaları ve Arkeolojik kazı çalışmaları sonucunda; yazılı tarih öncesine ait birçok yerleşim yeri tespit edilmiştir.
İlgili araştırmalar neticesinde, ele geçirilen buluntular ilin tarihinin M.Ö. 4 bin yıllarına kadar uzandığını göstermekte ki, meraklısına not; bu buluntuların birçoğu Sivas Arkeoloji Müzesinde sergilenmekte.
Hititlerle başlayan yazılı tarih sonrası birçok arkeolojik çalışma gösteriyor ki, M.Ö. 2. Binyıl´da Hititler, Anadolu´da büyük bir medeniyet kurmuşlardır. Bölgede Hititlerin varlığını Sarissa (Altınyayla / Kuşaklı) ve Samuha (Yıldızeli / Kayalıpınar) antik kentlerinde yapılan kazılarda elde edilen verilerden anlıyoruz. Bununla beraber; Sivas kent merkezinde yer alan kalede (Topraktepe), Arkeolog Prof. Dr. Tahsin Özgüç tarafından 1946 yılında yapılan kazılar neticesinde Hititlere ait tabaka tespit edilmiştir. (Kale konusunu ileride daha detaylı anlatmaya çalışacağım). Yapılacak çalışmalar neticesinde daha birçok Hitit kentinin Sivas sınırları içerisinde bulunacağından eminim.
Hititlerin tarih sahnesinden yok olmasının ardından Sivas, M.Ö. 7 ve 6. yüzyıllarda Anadolu´ya gelen Türk kökenli kavimlerden Kimmer ve İskitler´in yerleşim alanı olmuştur, İskit tipi ok uçlarının bulunmuş olması, bunu destekler mahiyettedir.
Anadolu´ya giren Med´lerle Lidya´lılar arasında Kızılırmak kıyısında süren savaş M.Ö. 25 Mayıs 585 tarihinde gerçekleşen güneş tutulması ile sonuçlanınca, Kızılırmak´ın doğusu, dolayısı ile Sivas Bölgesini de içine alan kesim, Med´lerin yönetimine bırakılmıştır
Pers kralı Kyrosun ilk olarak M.Ö. 550´de, Med İmparatorluğunu, M.Ö. 547´de Lidya´yı yenerek Anadolu´yu Pers hâkimiyeti altına almış ve Sivas Kapadokya satraplığının bir parçası haline gelmiştir.
M.Ö. 334 yılında Persleri yenen Büyük İskender, Anadolu´yu tümüyle idaresi altına almıştır. İskender´in ölümünün ardından Anadolu´nun yönetimi generalleri arasında pay edilmiş, doğu ordularının komutanı olan Antigonos Monophtalmos´a geçmiştir. Suriye Kralı Seleukos´la yapılan savaşta Antigonos Monophtalmos yenilince Seleukoslar Anadolu´nun kesin hâkimi olmuştur ve Sivas´ın kuzeyi Pontos Krallığında, güneyi Kapadokya Krallığında kalmıştır.
M.Ö. 163 yılında üç ayrı kabile olarak Anadolu´ya gelen Galatlardan Trokmi´ler Halys (Kızılırmak) boyunca yerleşmişlerdir. Trokmi kabilesi hakkında sözü Strabon´a bırakalım;
Strabon: ?Pontos ve Kapadokya yakınındaki kısımlara Trokmiler sahiptir. Burda en güçlü Galat kabilesi oturur. Bunların üç surla çevrili garnizonları vardır. Tavion memleketin o kısmında yaşayanların ticaret merkezi olup burada Zeus´un bronzdan kolosal bir heykeli ve insanların sığındığı kutsal bir mahalli vardı? demektedir (Strabon XII.5 1-2).
M.Ö. 25 yılında Kilikya ve Pamphylia dışındaki kısım birleştirilerek Galatia Eyaleti (Provincia Galatia) oluşturulmuş, Sivas ve yöresi Roma Eyalet sistemi içinde yer almıştır. Sivas, M.S. 17´den sonra imparatorluğun ikiye ayrıldığı 395 yılına kadar Kapadokya´nın Roma´ya bağlı eyaleti olarak kalmıştır.
Roma imparatorluğunun M.S. 395´te bölünmesinden sonra Sivas, Doğu Roma (Bizans) sınırları içinde sınır bölgesi olarak kalmıştır. Bu dönem içinde Sivas yöresi sınır bölgesi olmayı sürdürmüştür. Jüstinyen zamanında (M.S 527-565) ?Sebasteia? eyalet merkezi yapılmış ve şehrin surları tahkim edilmiştir.
Bizanslılar döneminde, Anadolu´da zaman zaman Sasaniler´in ve Emevilerin saldırılarını görüyoruz, 615 yılında Sasaniler Sivas´ı ele geçirmiş ancak 693 yılında Sivas Emevilerin hâkimiyeti altına girmiştir. 781 yılına kadar şehir zaman zaman Emevilerin, zaman zaman Bizansın hâkimiyetinde olmuştur. 781 yılında şehir bir süreliğine Abbasilerin eline geçse de, Bölge Bizans hâkimiyetine yeniden geçmiştir.
?Takas edilen şehir? diyerek bir başlık atıp, Sivas´ın kronolojik kısa bir tarih özetinde sözü haftaya bırakalım...
Haftaya görüşmek umudu ile...
Kaynakça:
Zafer Korkmaz ? Sivas İli Helenistik Roma Işığı Altında Yerleşim Şeması (YLT - 2003)
Adnan Mahiroğulları ? Bozkırdaki Çekirdek Sivas (2018)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?