USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GENEL YASAK GELMELİ Mİ

08-04-2020

          Dünya tarihinin en acımasız salgını ile savaşıyor. Kıta avrupası ikinci Dünya savaşında dahi görmediği bir kabusun içinde. Yıllardır var mı bana yan bakan, ben süper gücüm diye jaka satan Amerika bile tarihinde ilkkez böylesine bir sarsıntı yaşıyor. Küçücük bir virüs neredeyse tüm liderleri diz çöktürdü. Türkiye gerek sağlık altyapısının güçlü oluşu, gerekse virüsün diğer Avrupa ülkelerine nazaran daha geç gelmesi avantajını yaşasada gidişattan endişe duyanların oranı az değil.

          İlk günden itibaren bir grup devletin genel sokağa çıkma yasağı uygulamasını ve vatandaşların tüm ihtiyaçlarının devlet tarafından sağlanmasını istiyor. Hükümet ise yasakları duruma göre peyder pey hayata geçirmeyi sürdürüyor. İlk vakanın görüldüğü 11 Marttan bugüne kadar Ülkemizde önce okkullar kapatıldı, sonra tüm spor müsabakaları iptal edildi. Bar, lokanta, kafe, kuaför, AVM gibi iş yerlerine kilit vuruldu. Daha sonra parklar, oyun alanları, sahiller, derken 65 yaş üzeri ve 18 yaş altı olan herkese sokağa çıkma yasağı getirildi. Bu yasaklarla birlikte bugün itibari ile 34 milyon insan zorunlu olarak evlerinde. Buda Nüfusumuzun yüzde 40´ından daha fazla demek.

          İlk günden itibaren genel sokağa çıkma yasağının uygulanabilir bir şey olmadığını ve olmaması gerektiğini ifade ediyorum. Bugünde aynı görüşteyim devlet eliyle ancak bu kadar yasak getirilebilir. Bazıları halen olayı devletin cebine para koyması ve ihtiyaçlarını karşılaması olarak algılıyor. Oysaki olay öyle değil. Zira devlet neredeyse zaten herkesin cebine para koydu. Mesele hayatın belirsiz bir süre için durdudurulup durdurulamayacağı ki bana göre durdurulamaz. Devlet her vatandaşının cebine 10 bin lira koysa ve herkes evine dese yine olamaz. Bugün yasak uygulansın diyenler iki gün ekmek bulamadığı zaman feryadı basar...

          Belirtiğim gibi zaten insanların yüzde kırkı içerde yasaklı. Kalanlar ise hayatın devamını sağlayanlar. Şimdi bir an genel sokağa çıkma yasağının olduğunu var sayalım ve kimlerin zorunlu olarak dışarda olması gerektiğine bakalım. Bir salgınla savaştığımıza göre en başka sağlık çalışanlarına yasak getiremeyiz. Bunların sayısı 1 milyon 100 bin, destekleyici insanlarla birlikte bunu bir buçuk milyon var sayalım. Sonra Eczacılar, ortalama Türkiyede 75 binin üzerinde Eczane çalışanı var. Ve tabiki gıda sektörü, Ülkemizde Tarımda çalışan insan sayısı 4 milyon. Üretilen bu gıdayı bizlere ulaştıran market çalışanı 400 bin, fırın çalışanı bir o kadar, pazarcı esnafı 100 bin. Sokağa çıkma yasağını denetleyecek ve güvenliği sağlayacak olan polislerimizin sayısı 300 binin üzerinde. Sınırlarımızı koruması için 600 bin Askerimiz var. Her gün çöplerimizi toplayan sokaklarımızı temizleyen insanların sayası 100 binden fazla. Maske dezenfektan, Solunun cihazı, üreten, elekriğinin doğal gazın, suyun kesintisiz ulaşmasanı sağlayanlar, cenazelerimizin defin işleri ile ilgilenmesi gerekenleri saymıyorum bile. Bu insan guruplarını genel bir sokağa çıkma yasağı olsa dahi içeri almamız mükün değil. Bunların toplam sayası 8 milyonunu aşıyor. Yani ne yaparsak yapalım nüfusumuzun yüzde onunu hayattan çekemiyoruz. Bu insanların dört kişilik bir aileye mensup olduğunu var sayarsak 24 milyon insanı tamamen izole etme şansımız sıfırın altında..

          Hal böyle olunca daha fazlasını zorlamanın devleti sadece ekonomik gerekçelerle insan sağlığı ile oynuyor diye nitelemenin bir alemi var mı? Bence yok. Bunu yapanlar ya işi bilmiyor yada bağcıyı dövmeyi amaçlıyor. Öyleyse mesele devletin genel sokağa çıkma yasağı uygulaması değil bizim nasıl davranacağımız....

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?