“Zincir marketlerin FETÖ ile irtibatı, ilişkisi titizlikle araştırılmalı, incelenmeli ve gereken yapılmalıdır.” Bu sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ait. Bana göre de bu ülkemizin 40 yıldır verdiği bölücü terör örgütleri mücadelesinden daha tehlikeli daha ciddi bir terör tehdididir. Günümüzde terör sadece eli silahlı insanlar aracılığı ile yapılmıyor. Dünyayı dizayn etmeye çalışan emperyal devletler esas terörü ekonomi alanında yapıyor. İnsanlığın hava ve su kadar yaşamsal ihtiyacı olan gıda, bu alanın dışında kalabilir mi? Salgın sürecinden itibaren ülkemizde yaşananın bir ekonomik kriz değil, ekonomik operasyon olduğunu düşünürsek, diğer terör kollarında ülke içindeki uzantılarına beşinci kol faaliyeti yaptıranların gıda konusunda da işbirliği içinde oldukları zincir marketlere beşinci kol faaliyeti görevi vermediğinin hiçbir garantisi olamaz.
Söz konusu zincir marketler 2022 yılı itibari ile perakende gıda sektörünün yüzde seksenini elinde tutuyor. 11.300 şube ile A101 listenin başında yer alırken, onu 10.600 şube ile BİM, 9.300 şube ile ŞOK takip ediyor. Uluslararası zincirin ülkemizdeki devlerinden Migros 2.500, Carfur 650 şubeye sahip. Bu zincir marketlerin esas gücü ise üreticiden gıdayı toplama tekeline sahip olması, tarladan bir liraya aldığı malı hepsi kendi bünyelerinde kurulmuş sekiz şirket üzerinden geçirerek yirmi katına satabiliyor. Bu durum son iki yıldır aşikâr. Hepsi belgeli, hepsi aleni. Bunu önlemek için sürekli ceza kesilse de kesilen cezalar kazandıklarının yanında devede kulak kaldığı için bildiklerinden şaşmıyorlar. Devletin vatandaşı rahatlatmak için kendi alacağından vaz geçerek indirdiği KDV oranlarını kendi kasasına atmaktan imtina etmiyorlar.
A101’in sahibinin FETÖ’den yargılandığını, ŞOK’un sahibinin geçtiğimiz günlerde açık açık “GELİYOR GELMEKTE OLAN” tweti attığını da göz önünde bulundurursak, Bahçeli’nin sözlerine daha ayrı bir dikkatle yaklaşmalıdır ilgili makamlar. Zira son iki aydır dolar kuru 18.60 bandında sabit, akaryakıt fiyatları aşağı yönlü, asgari ücret zammının üstünden beş ay geçmiş olmasına rağmen söz konusu marketlerin sürekli yukarı yönlü etiket güncellemesi akla başka bir ihtimali getirmiyor. Olsa olsa zamların sebebi beşinci kol faaliyetidir demek iddialı bir çıkış olmasa gerek. Seçimlere beş kala vatandaşı temel ihtiyaçlar üzerinden provoke ederek seçimlerin sonucunu belirlemek. Zincir marketlerin yaptığı tam da bu. Eğer iktidar buna uyanmaz, gerekli müdahaleyi yapmaz ise iktidarından olması kaçınılmaz olacak.
Gıda enflasyonunu kalıcı ve köklü olarak frenlemek, aşağı çekmek için ise daha güçlü ve etkili politikalara ihtiyaç var. Bunun olabilmesi için altı başlıkta köklü reform esas.
1) Tarım Bakanlığı üretimi ihtiyaca göre planlamalı ve çiftçiyi o yönde kanalize etmek ve desteklemek sureti ile üretimi artırmalı.
2) Hâl yasası acilen meclisten geçirilerek soğuk zincirle taşıma yapmak sureti ile zayiatın öne geçilmeli.
3) Tarladan başlamak üzere market raflarına gelene kadar aracılar (mali, idari ve irtibat ) olmak üzere ürünü toplayıp dağıtanlar sıkı denetlenmeli.
4) Hâl-market arasındaki fiyat farkları sürekli denetlenerek caydırıcı cezaların önü açılmalı.
5 Bazı gıda ürünlerinde nasıl ki üreticisine taban fiyat belirleniyorsa satıcısına da tavan fiyat belirlenmeli.
6) Gıda ihracatına belli bir zamana kadar kota konmalı...