Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemine geçtiği andan itibaren iktidarı en güçlü olduğu yerlerden vuruyorlar. Ak Parti hükûmetlerinin en başarılı olduğu alanlar ekonomi ve sağlıktı. Özelikle son iki yıldır iktidarı değiştirmek isteyenler bu iki alanda operasyon çekiyor. Konjonktürün de yardımı ile ambargolar, stoklar, algılar, kur üzerinden ekonomiyi öngörülemez hale getirip onun beş katı da algı yönetimi yapmak sureti ile kriz psikolojisini yerleştirdiler. Ekonomide iktidar aleyhindeki algı oturduktan sonra sıra sağlık alanındaki operasyona geldi. Amaç Devlet yönetilemiyor algısını seçimlere kadar vatandaşın beynine çakmak.
Ak Parti iktidara geldikten sonra ilk el attığı alanlardan biriydi sağlık hizmetleri. Yaptığı yatırımlarla vatandaşa oh dedirten sektörlerin başında sağlık sektörü geldi. Neredeyse tüm şehirlerdeki hastaneler yeniden inşa edildi. Sağlık personeli sayısı beşe katlandı. Özlük hakları iyileştirildi. Kamuya ait hastaneler tek çatı altında topladı. İlaç çilesi sona erdi. Hemen hemen her kesimin dua ettiği hizmet kalitesine ulaşıldı. Dünyayı dümdüz eden pandemide yapılan yatırımların sonucu daha net gözüktü. Gelişmiş denilen Avrupa ve ABD hastaları evlerde sedye üzerlerinde ölüme terk ederken Türkiye sıkıntısız atlattı. Bu aynı zamanda iktidar üzerinde hesapları olanlar için yeni bir hedef oluşturdu.
Son bir yıldır başta Türk Tabipler Birliği olmak üzere kurdurulan uyduruk sendikalar aracılığı ile sağlık çalışanları isyana teşvik ediliyor. Genelleme yapmak istemem, mesleğinin kutsallığını özümseyen, vatanını, milletini seven ve halen işini canla başla yapan sağlık çalışanları var. Ancak ideolojisini mesleğinin önüne koyan, ülkesi ve milletine bağlılığını sadece cebine girenle ölçen, beşinci kol faaliyetlerine gönüllü olan sağlıkçılar iyice kontrolden çıkmış durumda.
Canları her istediğinde bir bahane ile greve gidip hastaları sedyede bırakmaktan çekinmiyorlar. Randevu vermiyor, hasta bakmıyorlar. Ne başhekim, ne sağlık müdürleri ne bakanlık yetkilileri bir şey diyemiyor. Hasta ve hasta yakınları zaten besmele ile yaklaşabiliyor. İtiraz edecek olsa oluşturulan algı ile sağlıkçıya şiddet yaygarası ile hastayı polisle, savcıyla muhatap ediyorlar.. (Bu arada insanlıktan nasibini almayan bazı yaratıkların uyguladığı şiddeti meşrulaştırdığımız sanılmasın. Her türlü her canlıya karşı uygulanan şiddete karşıyız...)
Hastanelerde bunlar yaşanırken bir taraftan da doktorlar ülkeyi terk ediyor algısı var. Bir kısmı hakikaten iyi teklifler alarak yurt dışına gitmeyi tercih edebiliyor, lakin son yıllarda iddia edilenlerin büyük bir çoğunluğu beşinci kol faaliyetinin bir parçası. Bir çoğu ilk fırsatta geri döneceğini bile bile ülkeyi terk ediyor. Okullarında okuduğu, yurtlarında yattığı, insanın üzerinde doktorluk mesleğini öğrendiği milletine çekilen operasyonun bir parçası oluyor...
Ekonomi ve Sağlık vatandaşa doğrudan yansıyan iki hayati konu. Bu iki konu iyi olursa insanlar ülkeyi yönetenlere dua eder. Kötü olursa eleştiri hatta cezalandırma kaçınılmaz olur. Amaç da o zaten. 2023 seçimlerinde vatandaşın iktidarı cezalandırması... Bu iki alanda darbelerin de darbesi yapılıyor ülkeye... Çilekeş millet ya bu darbeleri de 15 Temmuz’da olduğu gibi geri püskürtecek ya da ya dasından Allah korusun...