USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DUYGUSAL AÇLIĶ

11-10-2024
Evet, adı üzerinde aç olma! Peki kim, neye, neden aç?
İnsanoğlunun, genellenebilir tavrıdır; çözümlenmemiş problemlere yanıt aramak.Ancak sizin sorduğunuz soru işlevsel değilse bulduğunuz yanıt da derinleşemez. Bilgi teknojilerini herkesin kullanabileceği bir noktada artık insan... 
Aklına ne gelirse doğru-yanlış, yanlı-yansız, eksik-fazla hızlıca bilgiye ulaşıveriyor. 
Sorma, sorgulama sınırlı. Bazen merak, ortada bariz bir sorun olabiliyor. İnternet ortamında da bir yanıtı var nasıl olsa. Hızlı ve kısa yoldan çözüm. Ama geçici, nedenselliği sığ bilgiler bilginin doğrulanabilirliğini gölgeliyor.. 
Bu merk ve sorular olmasın mı? Olsun tabii sorun burada değil. Sorun; aklımızı, zihnimizi, yüreğimizi hızlı ve geçici şekilde doyurmakta.Tıpkı abur cubur beslenmek gibi duygusl anlamda da obezleşiyoruz. Açlığı da yaratan bu!
Hızlı yaşıyoruz artık. Hep yetişme telaşı, çoğu zaman hazır istiyoruz herşeyi. Sevgiler gündelik, sevgililer hamburgercide.
Yeni bir terim olarak karşımıza çıktı "Duygusal Açlık "Aslında değişen yaşam kültürü ile beraber yavaş yavaş, sindire sindire yerleşti hayatımıza. Bilimsel literature girmeye başladı. 
Biraz olsun kalıplarımızı değiştirip objektif bakabildiğimizde görürüz ki; asıl acıkan ruhumuzdur; hızdan ve hazırcılıktan tatminsizleşen duygularımızdır. Düşen benlik algıları, azalan empatidir, aclığını çektiğimiz. Sonuç ise kaygı, stres, güvensizlik ve manevi konfor kaybı...
Hedef doymaksa, strateji hem ruhen hem bedenen sağlıklı olmaktan geçer. O strateĵi de çeşitlilik ve doğallıktan elbette çözüm bulacaktır!
Unutulmamalıdır ki; hiç bir makam çok servet ya da herhangi bir güç ölçüsü samimi bir yaşam anlayışının yerini tutmaz, tutamaz. 
Bu yüzden duygusal açlık çekenler mesela, doyabilmek için daha çok alışveriş yaparlar.
Asıl çözüm nedir peki? Dolu dolu yaşamakta, doğal ve samimi dostlar bularak önce kendimize sonra başkalarına değer vererek.
Mesela, başımızı kaldırıp yüreğimizi ferah rüzgarların esintisiyle dolduran ve hayatın geçiciliği idrakinde kalarak kendimizi telkinle tedavi edebiliriz belki? Çünkü bu doyumsuzluk aksi takdirde bizi içinde yok edecektir. 
Selam ve dua ile...

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?