Sair günlerde dört rekât olarak kılınan öğle namazının farzı, Cuma günü iki rekâta düşürülmüş ve iki rekâtın yerine de o gün toplanma günü olduğu için cemaate bazı duyurular yapmak için Hutbe ilave edilmiştir.
Resulüllah zamanında cuma günü namazı bir belde de bir Mescitte kılınıyordu. Daha sonraları cemaat çoğaldığı için fıkıh alimleri namaz için bazı şartlar koydular. Birileri cuma günü namaz bir büyük camide kılınır derken diğerleri her semtte, her mahallede kılınır diye fetva vermişlerdir.
Resulüllah farz namazları cemaatle kılarken farzların önünde ve sonunda sünnet adı ile namaz kılmıyordu. Mescidi Nebinin bitişiğindeki odalarında nafile olarak namaz kılıyordu. Oda duvarları yüksek olmadığı için Sahabe Resulüllah’ın tek başına namaz kıldığını görüyor ve onu takliden onlarda kılıyorlardı.
Böylece Öğle namazının önünde ve sonunda Peygamberin odasında kıldığı nafile namazlar Sahabe tarafından da Peygamberin Sünneti yani adeti olarak kılınmaya başladı. Zamanla iki rekât kılınan Cuma günü namazının önünde ve sonunda dörder rekât sünnet kılınmaya başlandı.
Sonraki fıkıh alimleri cuma günü namazı ile sair günler kılınan Öğle namazını ayrı ayrı namaz olarak kabul ettiler. Yeni-yeni ortaya çıkan mezheplerin yöresel farklılıklarını göz önüne alarak bazı yerde kılınan cuma günü namazının sahih yani kabul olmayacağını varsayarak ihtiyaten o günün öğle namazının kılınması gereğine inandılar ve cuma günü Cuma namazının son sünnetinden sonra Zührü ahir yani “son öğle” namazı kılmaya başladılar.
Fakat bu kılınan namaz ne niyeti ile ne de içinde okunanlar ile öğle namazına benzemiyordu. Mesela: Türkçesi Öğle namazı iken bu namaza tam anlaşılmasın diye Zührü ahir dendi. Yine niyetin de farklı olarak vaktine eriştiğim halde üzerimden sakıt olmayan veya sabit olan gibi cemaatin anlamadığı bir niye icat edilmiştir.
Yine öğle namazının son iki rekatında Fatiha’dan sonra zammı sure okunmadığı halde bu Zühre Ahir namazının her rekatinde zammı sure okunması söylenmiştir.
Bununla da yetinilmemiş sair günlerde farzdan sonra iki rekât kılınan öğleni son sünneti Cuma günün de vaktin sünneti diye Cuma günü kılınan namaza ilave edilerek Cuma günü kılınan namazın rekât sayısı 16 rekâta çıkarılmıştır.
Cuma günü en az yirmi dakika da Hocalar Hutbe okuyunca Müslümanların Cuma vaktinde yaptıkları ibadet en az bir saat sümeğe başlamıştır. Bilhassa büyük şehirlerde çalışan işçi ve memurlar bu ibadeti yapınca öğle yemekleri yiyebilecekleri bir zamanları kalmamaktadır.
Bu sözlerimi okuyan bir kısım insanlar sana ne herkes istediği kadar namaz kılabilir diyebilirler. Nafile ibadetler bir mecburiyet değildir, gönül işidir İsteyen istediği kadar ibadet yapabilir. Fakat işi gereği veya inancı gereği, Farz ibadetini yaptıktan sonra çıkanlar hor görülmemelidir.
Netice olarak şunu söyleyebiliriz ki: cuma günü iki rekât farzı imam ile kılıp Hutbeyi dinledikten sonra camiden çıkmanın dinen bir sakıncası yoktur. Zaten Hacca giden kardeşlerimiz görmüşlerdir. Mekke de ve Medine de kılınan cuma günü namazı bu şekildedir.