USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HİBRİT- ATA TOHUMU VE GDO KARGAŞASI

28-11-2024

Ata tohumu, hibrit tohum ve GDO son yıllarda güvenilir gıdaya erişim noktasında epey tartışılan ve anlamları karıştırılan bir konu. Tohum bir ülkenin geleceğidir ve tarımsal üretimin temel yapı taşlarından biridir. Günümüzde üretim için ihtiyaç duyulan tohum, tohum üreticilerinden yani tohum firmalarından doğrudan veya bir aracı vasıtasıyla satın almaktadır. Belirlenen kanunlar çerçevesinde kayıt altına alınan ve bakanlık tarafından belirlenen niteliklere ve standartlara uygun olan tohumların ticaretine izin verilerek satışı gerçekleştirilir.

Tohum, üretimin başlangıcı, peki ya üretimin devamlılığı için ne yapılması gerek? Tohumu geliştirmek, verimini ve kalitesini artırmak için ıslah etmek gerekiyor. Fakat bu noktada işler karışıyor. Öncelikle bitki ıslahı ne demek onu çok iyi anlamak gerek, bitki ıslahı ve genetiği değiştirilmiş mikroorganizma farkının anlaşılması gerekir ki maalesef o ayrım yapılamıyor ve anlam kargaşasına neden oluyor.

Yaygın bir deyimle dünyada herkese yetecek kadar gıda erişimi için ıslah yöntemi kullanılmalı. Bitki ıslahı, bir bitkinin istenilen özelliklere sahip yeni bir bitki çeşidi elde edilmesi için insan eliyle uygulanan bir melezleme yöntemidir. Tohum ıslahında önemli ana hedefler;

• Adaptasyonun sağlanması

• Verimin ve kalitenin artırılması

• Bitkinin çeşitli hastalıklara, olumsuz iklim koşullarına ve zararlılara karşı dayanaklılığının artırılmasıdır.

Öncelikle hibrit tohum denilen şey ıslah metoduyla geliştirilen ve ortaya çıkan tohumdur. Tohum ıslahçılarının, ziraat mühendislerinin yani bu işin içinde olup yapan ve doğru bilgiyi aktaran uzmanların hibrit tohumla ilgili net açıklaması şöyle; “Aynı tür bitkinin iki farklı çeşidinin çaprazlanması sonucu elde edilen tohuma (melez) yani hibrit tohum denir. Hibrit tohum daha verimli ve kaliteli ürün elde etmek için yapılır.” Doğada elbette farklı tiplerde ve aromalarda bir sürü sebze ve meyve çeşidi bulunmakta mesela domates çeşitlerinde bilinen pembe, çeri, salçalık, sofralık, salkım ve daha bir sürü çeşit… bu çeşitler doğada güneş, rüzgar, arı ve böcek vasıtasıyla birbirleriyle tozlaşmakta ve zamanla bu çeşitlerden yeni bir çeşit ortaya çıkmaktadır. Her bitki diyelim kendi bünyesinde farklı özellikler bulundurur tıpkı insanların karakterleri gibi. Kimi daha dayanıklıdır kiminin aroması daha farklıdır, serttir, yumuşaktır, rengi daha canlı olan, şekli daha bozuk veya düzgün olan, hastalıklara dayanıklılıkları farklı olan… Sıralama bunun gibi böylece uzar gider. Yani Doğada doğal koşullarla gerçekleşen tozlaşma neticesinde yeni çeşitler meydana gelmekte. Ortaya çıkan yeni türler ıslah tesislerinde insanlar tarafından yapılır. Olayın kırılma noktası aslında burası, dünyada herkese yetecek kadar gıda cümlesinin kırılma noktası burada başlıyor. Bitkinin hangi özelliklerinin ön plana çıkması isteniyorsa, anne ve baba (bitkilerin ebeveynleri olarak nitelendirilmekte) hatlar kullanılarak yapılan çaprazlama tekniği ile denemeler yapılır ve bu denemeler uzun yıllar sürer. Lezzeti düşük ama hastalıklara karşı dayanıklılığı kuvvetli olan bir bitki üzerinden örneklendirelim. Lezzeti olmayan bir sebze veya meyveyi kimse tüketmek istemez, doğal olarak üretici de böyle bir ürünü satamayacağından ekmeyi tercih etmez. Ama hastalıklara karşı dayanıklı olan bir bitki üreticinin tercih edeceği bir şeydir. Diğer tarafta da lezzetli ama hastalıklara dayanıklılığı az olan bir bitki var. Hem lezzetli hem de hastalıklara karşı dayanıklılığı olan bitki geliştirmek için melezleme yapılmaktadır. İki bitkinin ebeveynleri üzerinden yapılan melezleme ve saflaştırma çalışmalarının sonunda kalan saf anne ve baba hatlardan alınan meyve veya sebze yeni bir çeşit olmaktadır. Yani farklı iki çeşidin taşıdıkları farklı özelliklerinin uzun yıllar tozlaşmaları sonucu saf hatlardan elde edilen tohumlara hibrit tohum deniyor. Islah çalışmaları neticesinde üstün ve istenilen özelliklere sahip bir çeşit meydana geliyor. Hibrit tohumların kısır olduğu ile ilgili iddia edilen nokta ise şu, hibrit tohumu ertesi yıl tekrar ektik çıkmadı, bu tohum kısır. Hibrit tohumların geliştirilmesinin amacı arzu edilen amaçlara göre insan eliyle teknoloji kullanılarak ıslah edilmesidir. Hibrit tohum döl vermeyen kısır bir tohum değil ancak bu tohumlar ertesi yıl tekrar ekildiğinde doğal olarak eskiye geri dönüş oluyor ve bu verim ve kalite bakımından kayıplara sebep oluyor. Tohumun amaca hizmet ettiği rolü kayboluyor. Hem lezzetli hem de hastalığa dayanıklı olması için uzun yıllar ıslah edildi, her yıl bu özelliklerin kaybolmaması için yenilenmesi yani tekrardan melezlenmesi gerekmektedir. Doğada da kendiliğinden gerçekleşen bu olaylarda da değişen iklim koşullarına bağlı olarak özellikler doğal olarak kayboluyor, buradaki esas amaç var olan üstün özelliği kaybetmeden sürekli taze tutarak üretmek. Bu nedenle hibrit tohumlar biyolojik olarak kısır tohumlar değildir.

ATA TOHUMLARI

Ata tohumları bilindiği üzere uzun yıllar boyunca bölgede iklim koşullarına ve çeşitli stres kaynaklarına uyum sağlaması muhtemel olan tohumlardır. Ata tohumları, genetik çeşitliliğin temelini oluşturur. Genetik çeşitlilik, yeni oluşacak çeşitler için oldukça önemlidir. Islah çalışmalarının bir aşamasıdır. Islah çalışmalarında elde var olması gereken bir gen kaynağı olması gerekir. Ata tohumları, üretimin içinde doğrudan bir role sahip olmasa da yapılan ıslah çalışmalarında genetik kaynak olarak kullanılmakta. Toplumda Ata tohumlarını doğrudan üreterek varlığını koruyalım ve devam ettirelim düşüncesi mevcut bu kötü ya da olumsuz bir düşünce değil ancak tarımsal faaliyetin içinde dış faktörlere bağlı bir şekilde (iklim koşulları, hastalıklar ve zararlılar) üretim yapıldığından bu tohumların ticari olarak sürdürülebilir olmasını kısıtlıyor. Ata tohumları elbette korunmalı ve iyi muhafaza edilmeli çünkü üretilen ve devamlılığın sağlanması istenilen hibrit tohumların gen kaynağı ata tohumlardır. Burada önemli bir ayrıntı daha var. Yerli, Ata ve Yerel tohumların da anlamları birbirleriyle karıştırılıyor. Ata tohumu ve yerel tohumun açıklamasını yaptım ama örnekle daha iyi açıklayayım; bir bölgeye, havzaya özgü tohumdur. Örneğin Ayaş domatesi bir yerel tohumdur. Yerli tohum ise Türkiye’de üretilmiş tohumdur, yani menşei Türkiye olan tohum. Yabancı veya yerli bir tohum firması veya kamu araştırma kuruluşları tarafından Türkiye’de üretilen tohumlarda yerli tohum olarak sınıflandırılıyor.

GDO

Gdo, tarım ile fazlaca söylenen bir kavram. Eğer bir sebze veya meyve çok büyükse hemen gdo’lu oluyor öyle değil mi? Öncelikle gdo tanımını bilmek gerek ve tarımsal faaliyetlerin içinde gdo kullanılıyor mu? bunları alanında çalışmalar yürüten uzmanlarından iyi öğrenmek lazım. “Gdo, birbirine akraba olmayan türler arasında yapılan bir gen transferidir.” Mesela, soğuğa dayanıklılığı artırmak amacıyla, alabalıktan soğuğa dayanıklı geninin patlıcana veya herhangi bir bitkiye aktarılması. Hibrit tohum ve gdo kavramlarının karıştırılmasının sebepleri de gen aktarımı kavramının yanlış algılanıyor olması. Evet hibrit tohumda da bir gen aktarımı var fakat bitkiden bitkiye bir gen aktarımı gerçekleştiriliyor. Gdo ise birbirinden farklı olan türler arasında gen aktarımıdır. Türkiye’de kabul edilen 5977 sayılı Biyogüvenlik kanunu ile GDO sıkı bir denetim altındadır. Genetiği değiştirilmiş bitki veya hayvanların üretimi ülkemizde kanunen yasaktır. Hibrit tohum ve gdo’lu ürünler ya da tohumu konusu tamamen birbirinden farklı iki konudur ve birbiriyle karıştırılmamalıdır.

Gdo, hibrit ve ata tohum konuları halk arasında sıkça konuşulan ve çoğu zaman yanlış bilgi aktarımı yapılan bir konudur. Tohum konusu elbette ülkemiz ve geleceğimiz için elzemdir. Ancak doğru bilgiye erişmek ve yanlış bilinen doğruları fark etmek de bir o kadar önemli. Toplumda oluşan “Hibrit tohum kısırdır, hibrit tohumlar gdo’lu ve sağlığa zararlıdır” algısını değiştirmek gerek. Özetle anlam kargaşalarına fazlaca maruz kalmış olan tohum konusunu detaylıca yazmak istedim. Kavramların farklılığını anlamak, ata- hibrit tohum ve gdo’nun ayrımını yapabilmek için önemli. Tohum konusu detaylı, prosedürü uzun ve bir sürü farklı kavramlara sahip olan detaylı bir konu. Önümüzdeki haftalarda tekrardan yazacağım, hoşça kalın.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?