Bana “Halimoş” derler, dedi. Çoluk, çocuk herkes bana öyle der. Ardından kocaman bir kahkaha attı. “Sahi söylüyorum bak.”
Sabahın erken saatlerinde İstanbul treni hareket etmeden şen şakrak tavırlarla gelip yanıma oturdu. “Günaydııın” dedi gülümseyerek. Bu sıcacık sabah selamı, mahmurluğumu silip süpürmeye yetti. Halimoş, vagondaki yerini ararken kısa mor saçları, güleç yüzüyle daha ilk bakışta dikkatimi çekmişti. Yol arkadaşımın içten selamına gülümseyerek karşılık verdim. Oturdu, nefeslendi, karşı koltuklarda oturan kocası ve oğluyla fotoğraf çekindi. Tekrar yerine geçti. Tanıştık sonra. “Bana Halimoş derler.”
“Yolculuk nereye?”
“Eskişehir’e.”
Halimoş birkaç ay önce kalp krizi geçirmiş, ardından apar topar bypass olmuş. İstanbul’a kızının iş insanı olarak katıldığı fuar için gitmiş. Bir heyecanla hikayesini anlattı, ben de bir heyecanla dinledim.
Ameliyatı henüz yeniymiş. Hikayesini anlatırken, güleç yüzüne bir misafir gibi gelip kondu hüzün. Nasıl rahatsızlandığını, ambulansı nasıl çağırdığını, acilen yapılan ameliyatını…
Ameliyat sonrası kendine gelir gelmez doktoruyla konuşmuş. “Halimoş’un kalbini yenilediğiniz için çok teşekkür ederim” demiş. Profesör, “Halimoş da kim?” diye sormuş şaşkın şaşkın.
“Çoluk çocuk bana herkes “Halimoş” der. “Halimoş’un kalbi ölmüş ama çocuk kalbimi canlandırdığınız için size çok çok teşekkür ederim.”
Doktoru hem şaşırmış hem çok mutlu olmuş.
Halimoş’la sohbetimiz Eskişehir’e varana kadar sürdü. Şen kahkahaların karıştığı sohbette, iş insanı olan çocuklarından, projelerinden, katıldıkları fuarlardan övgüyle söz etti. Yaşı yetmişe yakındı sanırım. Halimoş kıpır kıpır. Halimoş sevgi, hayat dolu. Yeniden canlanan çocuk kalbiyle…
Tren hızla yol alıyor. Yollar uzadıkça uzuyor, yolcular değişiyor, hiçbir şey rastgele gitmiyor. Herkes kendi hikayesinin kahramanı. Ayrılıklar, kavuşmalar, vedalar, dualar… Ne çok hikâyeyi ağırlıyor bu yollar.
Sabahın soğuğu gitti çoktan. Ellerime bırakılan hoş bir hediye gibi kaldı tatlı anısı… Eskişehir tren istasyonunda eşi ve oğluyla indi Halimoş. Tekrar görüşmek dileğiyle vedalaştık.
Ardından bakarken gözlerimde mor saçlı bir kız çocuk… Şen kahkahalarla koşturup duruyor istasyonda. Halimoş bu. Bizim Halimoş...