USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HARBE GİTTİ GELMEDİ

22-12-2024

Ve yazar, Rus ve Alman istilasına uğramış bir ülke olmasına rağmen, şehitliklerimiz içinde en korunmuş olanının Polonya’da olduğunu vurguluyor.   
Polonya’daki şehitlikler, Sitry, Drohobeç, Pokof, Podolokya, Lipilçadonna, Lipiçnagorna, Ohalin, Grodot, Lemberg, Berezemsil, Samhor, Korzati, Karakovi’de,
(Hoskodur kasabası yakınındaki bir tepeye ise dönemin kolordu kumandanı Cevat Paşa’nın ismi verilmiş, bir de zafer anıtı dikilmiştir.) 
Don ve Volga nehirleri yoluyla Karadeniz’i Hazar Denizi’ne bağlamak maksadıyla, Sokullu Mehmet Paşa’nın gayretleriyle başlayan, ne yazık ki neticelenmeyen kazılar esnasında, Rusların saldırılarında şehit olan askerler, ustalar, kazmacılar, lağımcılar, istihkâmcılar, humbaracılar da o bölgede ebedi uykuya dalmışlardır. Ne bir şehitliğin ne de bir anıtın bulunduğu Don-Volga arasındaki bölgede kaç kişi yatmaktadır bilinmiyor. 
1711 Prut Savaşı’nda şehit olan askerlerimiz için yapılan şehitlik, daha sonraki yıllarda Çariçe Katerina tarafından yerle bir edilmiştir.
Kırım Sivastopol’de, Odesa/Hoca Bey’de, Hazar kıyısındaki Bakü’de, Ubuhkent/ Petrovsky’nin güneyindeki Tarki Dağı bölgesinde, Gümrü’de kale içinde, Gence’de Müslüman mezarlığı içinde, Tiflis/Karakilise’de, Erivan, Azoteki, Çürüksu, Batum, Anapa’da, 
Yapılan harplerde esir olan askerlerimizin götürüldüğü Sibirya’da, Vladivostok’ta, Irkutsk’ta, Kranovarsk’ta, Tomsk ve Omsk şehirlerinde kitabeli şehitliklerimiz vardı. Mençuri, Habaruski ve Harbin şehirlerindeki şehitlikleri de Ruslar yok etmişlerdir. 
1877-1878 Osmanlı –Rus harbinde, Plevne’de esir alınan askerlerden 163’ünün bulunduğu, Letonya ‘nın Cesis şehrinde ölen Türkler için ayrı bir kabristan yapılmış ve üzerindeki kitabeye şöyle yazılmıştır:
“Burada 1877 Türk-Rus harbinde Plevne’de kahramanca çarpışıp esir düşen ve Cesis’te ebediyete kavuşan Türk askerleri yatıyor”
Letonya hükümeti, Türkiye’nin İsveç büyükelçiliğine bu şehitliğin albümünü, hastane kayıtlarından yola çıkarak içinde yatanların isimlerini vermiştir.  
Yazar, bu bahsin sonuna da “Riga Şehitliği’nin kaderi de ötekiler gibi bilinmiyor.” notunu düşmüş.
Türk şehitlikleri, yalnızca gayrimüslim memleketlerinde değildir elbette. Çeşitli sebeplerle yapılan harpler neticesinde Müslüman ülkelerinde de şehitlerimiz olmuştur. 
Mesela, İran’da içinde 2500’den fazla askerimizin yattığı bilinen Salmaş, Dize, Bend, Şelemkan, Canuslu, Daşkada, Haydarabad, Sır Dağı yamaçlarında, Avana, Yergaver bölgelerindeki şehitlikler, 6000 askerin mezarının bulunduğu Bestun mıntıkası,
Tebriz, Rilman, Savcıbulak, Rumya, Âf, Hemedan, Esedabad, Elvan Dağı, Cengâver, Sahne, Kirmanşah, Mahidest, Gernet, Paytak, Kasrışirin bölgelerinde binlerce Türk genci yatmaktadır. Cemal Kutay, bu bilgiyi paylaştıktan sonra, “bu Müslüman Türk çocukları, tek ve büyük bir Müslüman devleti kurmak, İran’ı yabancı boyunduruğundan kurtarmak için can verdiler” diye duruma açıklık getirmeye çalışıyor.
Suriye’de Birinci Dünya Savaşı’nda eriyen 36. Tümenin yattığı Halep’teki şehitlikten, sadece bir yüzbaşının mezar taşının kaldığını, 1956 yılında Ali Fuat Cebesoy’un bizzat yaptırttığı Halep ve Katma İstasyonu arasındaki şehitlikten eser kalmadığını beyan eden yazar, içinde binlerin yattığı Şam ve Zahle’deki şehitliklerimizin de aynı sonu paylaştığını kaydediyor.   
Dumba Geçidi ile Bir-i Mezze’de, Kelbele Tekkesi yakınındaki şehitliğin çöplük haline geldiğini aktarırken, Selahaddin Eyyubi’nin türbesinin bahçesinde yatmakta olan şehit tayyarecilerimiz Fethi, Sadık ve Nuri Beylerin kabirlerinin (1980 yılına göre) nispeten bakımlı olduğunu anlatıyor. “Gene Zahle kenti çevresinde kurulan askeri hastanelerde ölen binlerce şehidimizin yattığı topraklar hükümetimize armağan edilmiş, lakin izi bile bulunmayan şehitlikten geriye mütevazı bir anıt kalmıştır” satırlarıyla başka bir şehitliğimizin akıbetini aktarmadan da edemiyor.
Gazze, Birüssebi, Kudüs, Şeria Vadisindeki Eriha’da 3000’ni aşkın şehitten hiçbir iz kalmadığını, Doğu Ürdün’deki Salt Kasabası, Nablus ve Yafa’da şehit düşen askerlerimizin kabirlerinden eser olmadığını hüzünle anlatıyor.
Osmanlı Türklerinin Mısır’daki ilk şehitleri Ridaniye Savaşı’nda verilmiştir. 1517’den 1918 yılına kadar yapılan çeşitli savaşlarda çok sayıda şehidimiz olmuştur. 1914-1918 yılları arasında Süveyş ve Çöl bölgelerinde şehit olan askerlerimiz, Mısır’daki Tellükebir, Zagazig, Seydibeşir, İskenderiye ve Kussa bölgelerinde yatmaktadır.
Ve yazar “harp raporlarına göre Mısır’daki şüheda mezarlıkları şu yerlerdedir” deyip, mevki isimlerine devam etmektedir: Seydibeşir ve Remle arasında, İskenderiye’de Seydibeşir karargâhında, Kunaytıra’nın iki kilometre ilerisinde Süveyş Kanalı üzerinde, kahire çevresindeki Belbeyis, Tura, Tellükebir karargâhında ve Elmuazzam Dağı eteğinde, Kodesna’da, Abbasiye’de, Zakaik civarındaki Kosta bölgesinde. 
1934’te Mısır hükümetine yapılan uyarmaların karşılığında, yol açılması ve çeşitli binaların yapılması neticesinde açıkta kalan kemiklerin ehram şeklinde Abbasiye, Zahnihum, Seydi Zeyni, Seydi Zeynep ve Seydi Galel’de toplanacağı bildirilmişse de Seydibeşir Üsera Kampı’ndaki mermer kitabeden başka bir hatıra kalmamıştır.
1917 Irak’ında, Bağdat’ın İngilizlere bırakılmak sorunda kalındığı Osmanlı’nın son dönemlerinde, şehitlere makbere yapılmasının imkân ve zamanı bulunamamıştır. Kerkük, Hanikin, Süleymaniye, Revandiz’deki Müslüman mezarlıklarının içindeki şehit askerlerimize ait mahrutlar da sonraki yıllarda yok olmuştur.
Hicaz bölgesini dört yüz yılı aşkın süre idare eden ceddimizden, çeşitli sebeplerle yapılan savaşlarda şehit olan askerlerimizden geriye ne kitabe kalmıştır, ne de bir şehit kabri.
Eski adıyla Trablusgarp olan şimdiki Libya’nın 1911 yılında İtalyanlarca işgali esnasında, 1915 yılındaki şehzade Osman Fuad Efendi komutasındaki müdafaada şehit olan askerlerimiz ise Trablus, Bingazi, Derne, Fizan’daki İslam kabristanları ile Zivare, Zanzur, Bineyşe, Kırkkarış, Humus, Tacura’da kum tepelerinde yatmaktadır. 
Gidenin gelemediği, her karışında askerimizin yattığı Yemen’de de şehitliğimiz bulunmamaktadır. Orgeneral Ali Said Akbaytugan’ın savunduğu Yemen’den ayrılmadan önce diktirttiği bir anıtta, bütün şehitlere Fatiha niyaz eden bir kitabe bulunmaktadır. O kadar. 
Dokuz cephede savaşan askerimizden Filistin, Irak, Hicaz, Çanakkale cephelerinde esir düşenlerin Hindistan ve Birmanya’ya gönderilmişlerdir. Buralardaki esir kamplarında vefat eden subay ve erlerimiz Hindistan’da Belleri, Semorpol, Nikadalay ve Tugon’daki mezarlıklarda yatmaktadır. Birmanya’da ise Tuayetiniyo, Meilikita, Shwobo, Pancio’da yatmaktadır. Bazı Türk esirden Çin’e gidenler olduğu, oradan geriye dönen olmadığı bilinmektedir.            
 Berlin’de, Almanya’da şehit edilen Sadrazam Talat Paşa’nın da ülkemize naaşı getirilene kadar içinde yattığı Türk Şehitliği harap vaziyettedir.
Verdun Savaşı’na fedai olarak katılan yirmi kişilik grubumuzdan şehit olanlardan geriye iz kalmamıştır. 
Cezayir, Fas, Trablusgarp’ta şehit olanlar Müslüman mezarlıklarında yakmaktadır. Birinci Dünya Harbi’nde Fas ordusuna yardım için giden on dört kişilik subay grubundan şehit olan dokuzu için yaptırılan şehitlik ayaktadır.
Ertuğrul Harp Gemisi’yle Tokyo’ya gidip, geri dönerken batan gemide boğulan Türkler için Ertuğrul Şehitliği yapılmış, bir de anıt dikilmiştir.
Birinci Cihan Harbi’nde Çanakkale, Hicaz bölgesi, Filistin, Irak ve diğer cephelerde esir düşen asker ve subaylardan bir kısmı İngilizler tarafından Kıbrıs’a getirilmiş, buradaki esir kamplarında çalıştırılan askerlerimizden ölenleri Magosa çevresindeki üç mezarlığa gömmüşlerdir. Bu üç mezarlıkta yatan 218 askerimizden hariç, 158 şehidimiz de Müslüman mezarlığı içinde yatmaktadır. 1974’deki Kıbrıs Barış Harekâtı’nda şehit olanların bakımlı şehitliği bulunmaktadır. 
Kore. Askerimizin kan döktüğü yerlerden bir belde. Kore/Kunuri’deki savaşta kahramanca çarpışan askerlerimiz bütün dünyada konuşulmuştur. Sayısı 800’ü bulan şehidimizin gömülü olduğu yer, diğer on sekiz milletin askerinin yattığı, Birleşmiş Milletler’ce yaptırılan anıt makberedeki, 6, 25, 26 ve 45. parsellerdir.         
Dünya üzerinde pek çok bölgede ebedi istirahatgâhında uyuyan askerimizden kat kat fazlası belki de şu andaki sınırlarımız içinde bulunuyor.
Milli şairimiz Mehmet Akif’in, “şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda” mısraında konu edindiği gibi, memleketin boz bağrı muhakkak ki çok sayıda şehidimizi sarmalamıştır.    
Cemal Kutay’ın ifadesine göre yurt içindeki şehitlikler ise şöyle:
Adana, Adapazarı, Afyon/Dumlupınar, Ağrı, Amasya, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bandırma, Bingöl/Karlıova/Azizan, Bolu, Artvin/Borçka, Çanakkale, Çeşme, Çorlu, Diyarbakır, Edirne, Erzurum/Karskapı, Araplardüzü, Aziziye Tabyası, Erzincan, Eskişehir, Balıkesir/Gönen, Hadımköy/Dikilitaş, Hatay/Antakya/Belen, Tarsus, İnönü, İstanbul/Edirnekapı/Okmeydanı/Eyüp/Sakızağacı, İzmir/Kadifekale/Bornova, Iğdır/Orgof, Kars, Kuşadası, Kayseri, Kırklareli, Koyulhisar, Konya, Kütahya, Merzifon, Polatlı/Sakarya Şehitliği, Sapanca/Yeniköy, Sarıkamış, Seferihisar, Sinop, Şarköy, Tunceli, Yıldırım Kemal, Zara…

Yeniden çizilen sınırların, yeniden isimlendirilen bazı ülkelerin güncelleştirdiği dünyamızda, değişen şehitlik isimlerimiz, Milli Savunma Bakanlığı’nın resmi sitesinde ise 34 olarak veriliyor. 

DEVAMI YARIN

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?