USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

HÛD SURESİNİN FAZİLETİ.

30-12-2021

Bu Sûrede ağırlıklı olarak Allah’ın varlığı, birliği, O’nun iradesinin peygamberleri aracılığıyla vahyedildiği gerçeği ve peygamberlik olgusunun gelmiş geçmiş toplumlardaki görünümü ele alınmakta, bazı peygamberlerin kıssalarına geniş bir şekilde yer verilmektedir: Nûh, Hûd, Sâlih, İbrâhim, Lûd, Şuayp ve Mûsâ peygamberlerin kıssaları anlatılmakta; Kur’an’ın mûcize oluşu, öldükten sonra dirilme, hesap ve ahiret hayatıyla ilgili konular anlatılmaktadır. Ayrıca 112.ci Ayetinde, Cenâb-ı Allah: “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz O, yaptıklarınızı hakkıyla görür!” buyruğunu da vermiştir.

Bu Sûrede, çok etkileyici bir üslûpla daha önceki peygamberlerin tevhid mücadelesinden kesitler verilmiş ve kıyamet sahnelerinin tasvir edilmiş olması, ayrıca, “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol” emrinin verilmiş olması, Resûlullah Efendimizi, kendi sorumluluğu ve özellikle ümmetinin geleceği açısından derinden endişeye düşürmüş olduğu anlaşılmaktadır. Bu sebeple olsa gerek: “Cuma günü Hûd Sûresini okuyunuz!” (Dârimî, Fezâilül Kur’an, 17) buyruğunu vermiş ve ümmetine “daima dosdoğru olmak” tavsiyesinde bulunmuştur. Ne tekim, Sahabeden Abdullah es-Sekafî: “Ey Allah’ın Resûlü, sıkı sıkıya tutacağım temel bir prensip söyleyiniz !” deyince, Hz. Peygamber (s.a.s): “Rabbim Allah’tır de, sonra dosdoğru ol!” (Tırmizî) buyurmuştur.

         Peygamber Efendimiz, başka bir Hadisinde ise: “Hûd Sûresi beni ihtiyarlattı (saçlarımı ağarttı)” (Tırmizî) buyurmuştur. Sûrenin nesinin kendisini ihtiyarlattığı sorulduğunda: “Sana emredildiği gibi dosdoğru ol!” mealindeki ayetin kendisini ihtiyarlattığını söylemiştir. Efendimiz, ümmeti için endişelenmesinde haklıdır: Şüphesiz ki, günlük yaşamda “Dosdoğru olmak” zor bir durumdur. Bu terimin, günlük yaşamın her safhasında, doğru olmayı, haddi aşmamayı, Allah’ın belirlediği sınırların dışına çıkmamayı, ahlâklı olmayı, dürüst olmayı, adil olmayı, her yönü ile dengeli bir hayat yaşamayı, dinin ve aklın kurallarına uygun bir hayat sürdürmeyi kapsadığında hiç şüphe yoktur! Yine, Allah’ın Resulü, Peygamber olarak gönderilişinin sebebini, “Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diye açıklarken, İslâmın temsil ettiği bütün bu özellikleri, “ahlâk” teriminin içine dâhil ettiğinde de hiç şüphe yoktur.

 

“ELHAMDÜLİLLÂH” DE!

Fakir de olsan zengin de,

“Elhamdülillâh!” de.

Varlık dar olsa, engin de,

“Elhamdülillâh!” de.

 

Yaşamın kaynağı toprak,

İster sulak, ister çorak,

İki cihanda has durak,

“Elhamdülillâh!”  de

 

Tohumlarını saçınca,

Ekinlerini biçince,

Bir yudumcuk su içince,

“Elhamdülillâh!” de.

 

Doya doya çek, nefes al,

Sağlık aziz, ağzında bal,

İman nurdur, aydınlık kal,

“Elhamdülillâh!”  de.

 

Göz görür, kulak işitir,

Yaz yakar, kışlar üşütür,

Devran döner, Rabb işidir,

“Elhamdülillâh!”  de.

 

Doğadan iste: Her şey var,

Kuru-yaş: Sebze-meyve-nar,

Sana yaratır, Allah var!

“Elhamdülillâh!” de.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?