USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Her Hal Geçicidir

11-08-2024

Hayat, önümüze çıkardığı zorluklarla bizi sürekli sınar ve her adımda bizi bir kez daha şekillendirir. Bu zorluklar, bazen birer engel gibi görünse de aslında ruhumuzun derinliklerinde saklı olan gücü açığa çıkaran fırsatlardır. Sufi geleneği, bu zorlayıcı deneyimlerin aslında bizi olgunlaştıran, derinleştiren ve içsel gücümüzü pekiştiren manevi birer sınav olduğunu öğretir. "Ariflerin Menkıbeleri" eserinde yer alan hikayeler, insanın en karanlık anlarında bile nasıl direnç göstermesi gerektiğini, inancın ve sabrın nasıl bir kalkan olabileceğini güçlü bir şekilde bizlere gösterir. Bu menkıbeler, zorlukların sadece birer sınav olmadığını, aynı zamanda ruhun yeniden doğduğu anlar olarak nasıl karşılanması gerektiğini anlatır. 

Bir sabah, Konya sokaklarına yabancı bir suret adım atar. Gözleri derin, bakışları keskin, sessizliği ise dikkat çekicidir. Bu adam, Şems-i Tebrizi’dir. Sadece gökyüzüne doğru başını kaldırdığında, içindeki ateşin ne kadar yoğun olduğunu hissedersiniz. Ancak, bu yabancı suret, kimse tarafından hemen kabul görmez. Şems, yeni bir şehirde, yabancı bir diyarda kendisini ispatlamak zorundadır. Konya halkı, onun derin bilgeliğini ve aşk dolu kalbini anlamakta zorlanır. Şems’in derin maneviyatı, bazılarını korkutur, diğerlerini ise kıskandırır. Hakkında söylentiler yayılır, iftiralar atılır. "Bu adam deli mi, yoksa bir büyücü mü?" diye konuşur insanlar. Ama Şems, bu iftiraların hiçbiri karşısında ne öfkelenir ne de geri adım atar. O, sadece sükûnet içinde bekler, zorlukların geçici olduğunu bilerek. Her geçen gün, Şems’in sessizliği, sabrı ve Allah'a olan bağlılığı halkın kalplerinde bir ışık yakar. En sonunda, insanlar hakikati görür ve Şems’in gerçek büyüklüğünü anlarlar. O, zorluklar karşısında eğilmeyen bir dağ gibi dimdik durmuştur ve sabrı onu yüceltmiştir.

Osmanlı Devleti’nin manevi kurucusu olarak bilinen Şeyh Edebali, zor zamanların sabır ve kararlılıkla nasıl aşılabileceğinin en güzel örneklerinden biridir. Bir gün, Şeyh Edebali’nin talebelerinden biri, dünya nimetlerine olan düşkünlüğü sebebiyle büyük bir sınavla karşı karşıya kalır. Bu talebe, zenginliğin ve şöhretin cazibesine kapılır, ancak Şeyh Edebali ona bu yolun tehlikelerinden bahseder. Talebesi ise bu uyarılara kulak asmaz ve dünya malına yönelmeye devam eder. Zamanla talebe, sahip olduğu her şeyi kaybeder ve büyük bir pişmanlıkla geri döner. Şeyh Edebali ise ona kapılarını kapatmaz, aksine sabırla ve şefkatle ona yeniden yol gösterir. Bu süreçte, talebesine dünya nimetlerinin geçici olduğunu, asıl zenginliğin ise maneviyat ve ilimde olduğunu anlatır. Talebe, Şeyh Edebali’nin rehberliğinde sabırla yeniden ilme ve manevi olgunluğa yönelir. Bu menkıbe, zorlukların üstesinden gelmek için sabrın ve kararlılığın ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Şeyh Edebali, bu zorlu süreçte asla umutsuzluğa kapılmamış, talebesini doğru yola geri kazandırmak için sabırla çalışmıştır. Bu menkıbe, sadece bir insanın değil, bir milletin de nasıl şekillendiğini ve zorluklardan nasıl doğduğunu gözler önüne serer.

Sonuçta, zorlukların ve dünya nimetlerinin geçici olduğunu, asıl kalıcı olanın ise sabır, inanç ve manevi olgunluk olduğunu öğretir. Şeyh Edebali'nin sabrı ve kararlılığı, bir insanı yeniden doğru yola getirmenin ötesinde, bize hayatın geçiciliği hakkında da derin bir ders verir. "Küllü hâlin yezûlû" yani "Her hal geçicidir" ayetinde olduğu gibi, yaşadığımız tüm zorluklar, acılar ve sıkıntılar da gelip geçer. Önemli olan, bu süreçte sabırla, inançla ve kararlılıkla ayakta kalmak, ruhumuzu ve kalbimizi bu geçici hallerin ötesinde sağlam tutmaktır. Çünkü her zor anın ardından gelen bir rahatlık ve her kışın ardından gelen bir bahar vardır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?