Sivas Belediyesi tarafından tarihi Sivas Toprak Kale’de sürdürülen Kale Evleri projesi ortaya çıkış fikri itibariyle hiç şüphesiz çok önemli bir projeydi. Sivas’ın geçmişte kalan ve bugün neredeyse yok olan kültürel tarihine ışık tutacak ve kültürel mirasını aydınlatacaktı.
Ancak proje üzerinde yapılan revizyonlar sayesinde bugün projenin geldiği nokta kesinlikle Sivas için bir kazanım değil aldatmacadır. Bu noktada kabahat Başkan Hilmi Bilgin’in değil geçmiş dönem Belediye Başkanı Sami Aydın ve bu işin paydaşları olan kurum ve kuruluşların.
Hilmi Bilgin’in kabahati yok mu peki? Var elbette olmaz mı? Bilgin’in kabahati projeye dair yanlışları defalarca dile getirmemize rağmen bu uyarılara kulak asmaması. Daha önce hem köşe yazılarımda hem de yaptığım haberlerde yapılan yanlışları açık açık söyledim, ikazlarda bulundum. Ama tüm bunları boşa anlatmışız.
Hem sanat tarihçisi hem de gazeteci kimliğimle bu şehrin kültürel değerlerine sahip çıkmak herkesten önce benim görevim. Ben de bundan hareketle yapılan yanlışları bir kez daha 2 ana madde de özetleyeceğim.
Bir; projenin 2024’te bitmesi mümkün değil. Bilgin 2024’te bitecek dese de arkeolojik sit alanında yapılan böyle bir çalışmada arkeolojik kazıların sürdüğü bir projede toprağın altından hangi arkeolojik verilerin geleceğini bilemezsiniz. Sivas’ın en eski yerleşim alanında pek çok medeniyetin izlerini taşıyan bir alanda öyle bir arkeolojik veriye ulaşırsınız ki tüm çalışmalarınız sekteye uğrayabilir.
O nedenle tavsiyem proje için tarih vermemek. Keza Yüksek Hızlı Tren için de onlarca kez tarih verildi ancak bu tarihlerin hiç birisi tutmadı. Öte yandan her gün artan enflasyon ve maliyetler nedeniyle ihalelerin ne şekilde seyredeceğini tahmin etmekte pek mümkün olmayabilir.
İki, proje için ısrarla “kentin geleneksel mimari dokusu yeniden canlanacak” deniliyor. Mevcut haliyle devam eden bu projede inşa edilen taş ve ahşap binaların hangisi Sivas’ın geleneksel mimari özelliklerini taşıyor? Bu özellikleri gösterebilecek bir kişi çıkarsa alnından öperim.
Yapılan taş binalar projenin mimarının Bodrum’da inşa ettiği Amanruya Otelleri’yle birebir aynı. Akdeniz bölgesinin mimari tarzıyla yapılan bir bina nasıl olur da Sivas’ın geleneksel dokusu olabilir.
Keza ahşap binalarda Sivas’ın geleneksel dokusuna inşa tekniği anlamında uymuyor. Sivas’ın geleneksel sivil mimari örnekleri taş temel üzerine ahşap iskelet sistemiyle yani hımış tekniğiyle inşa edilen binalar. Şu an Kale Projesinde inşa edilen ahşap binalar ise bağdadi teknikle yapılıyor. Yani yine Sivas’ın geleneksel mimarisi değil. O nedenle her defasında çıkıp da Sivas’ın geleneksel kent dokusunu yeniden canlandırıyoruz demeyin. Gerçekçi olmuyor.
İşin garip bir yanı da ilgili kurumlar ve STK’larında bu duruma tepkisiz kalması. Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Mimarlar Odası, Kent Konseyi, şehrin kültür ve turizmiyle ilgilenen dernekler ve adını yazmayı unuttuğum pek çok kurum, kuruluş ve STK ise ya işini yapmıyor ya da liyakatiz, donanımsız ve beceriksiz idareci ve yöneticilerle dolu. Şehrin tarih ve kültürüne alenen yapılan bu saygısızlığa tepki göstermemek için başka bir neden olmamalı.
Bizim söylediklerimiz ifade ettiklerimiz salt bir eleştiri değil. Biz yapılan yanlışı ifade etme gayretindeyiz. Yazdığımız bunca şeyden sonra beklerdik ki “birileri arasın sorsun, nedir bu meselenin aslı” desin. Ama kimsede tık yok.
Siz yanlış yapmaya devam ettikçe biz doğruları ve gerçekleri yazıp çizmeye devam edeceğiz.