İnsanların başına gelen her türlü olumsuz sanılan olaylarda bir hikmet, Rabbanî bir sebep olabileceği düşünülmelidir. Kur'ân-ı Kerim’e göre Cenab-ı Allah’tan başka hiç kimse gâibi bilemez. “…De ki: ‘ Gayb ancak Allah’ındır…!” (Yunus, 10/20). “Göklerin ve yerin gaybı Allah’a aittir” (Nahl,16/77) “ De ki: Göktekiler ve yerdekiler gaybı bilemezler, ancak Allah bilir..”(Neml, 27/65) “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir!” (En’am, 6/59). Gelecekte ne olacağını, neyin, nasıl bir olaya sebep olacağını hiç kimse bilemez ve tahmin edemez. İnsanoğlu, maalesef ihtiraslıdır, Cenab-ı Allah'ın verdiklerine şükretmeden yenilerini istemekte çok sabırsızdır ve ölçüsüzdür. Hayırlı veya hayırsız olacağını düşünmeden daima istemekte; beklentileri-istekleri tahakkuk etmeyince de hemen hayal kırıklığına uğramakta; kara yaslara bürünmekte, bedbaht olmaktadır ! Bu İslâmın yolu değildir, Kur’ân-ı Kerim’in yolu değildir.!
Mutlu ve huzurlu yaşamın formülü çok basittirYapılacak şey:
1- Sahip olunan sağlık, varlık, huzur ve mutluluk için; kısaca her şey için şükretmek,
2- Herhangi bir istemde bulunmak için, arzu edilen makam-mevki-varlık-sağlık v.b. için elden gelen gayret ve hizmet tam olarak gösterilmelidir ve sonrasında: “Tevekkeli Tealâllah; bundan sonrasi Yüce Râbbimin takdirine kalmıştır; inşallah hakkımda her ne hayırlı ise onu takdir buyurur!”. diyebilmektir. İnsan; hayatı boyunca beklentileri için daima dua etmeli ve sonra da, beklediği her ne ise, Allah Tealâ’dan, hakkında hayırlı olacaksa nasip ve ihsan etmesini dilemelidir:
BAKTIĞIN HER ŞEYE HAK TEALÂ AKSETMİŞTİR.
İnsanoğlu doğada, evrende, yerde-gökte, denizde-karada-havada; çiçekte-böcekte, hâsılı her baktığı yerde Mevlâ’nın mucizelerini, muhteşem eserlerini görebilir; Yüce Râbbin gücünü, büyüklüğünü temsil eden; O’nun güzelliğinin, ihtişamının aksetmekte olduğu yaratılmış varlıkları görebilir; görmelidir! “ …Nereye dönerseniz Allah’ın yüzü işte oradadır…”(Bakara,2/115) Şüphesiz ki, görmek için de iyi niyetle ve içten bir arzu ile aramalıdır!
ZİKREDER
Kalbin atar hiç durmadan,
Zikreder hep Allah diye!
Senin fikrini sormadan,
Zikreder hep Allah diye!
Gülzardaki şen bülbüller,
Kokusun salan sümbüller,
Rengârenk açmış tüm güller,
Zikrederler Allah diye!
Ana kucağı ol toprak,
Sulak olsun ya da çorak,
Resûl ile uçan Burak,
Zikrederler Allah diye!
Cıvıl cıvıl öten kuşlar,
Bildiğin kayalar taşlar,
Koyun kuzu, büyük başlar,
Zikrederler Allah diye!
Yayladaki serin pınar,
Çağıl çağıl hep çağıldar,
Billur yaşlar döker ağlar!
Zikrederler Allah diye!
Deme: “Onlar ne bilecek?”
Çayır çimen güzel çiçek,
Kelebekler, börtü böcek,
Zikrederler Allah diye!
Semaya yükselen dağlar,
Gök gürleten bulutlar,
Geçen ömürler çağlar,
Zikrederler Allah diye!
Rabbimiz yücedir yüce!
Evrende her varlık cüce!
Garip OYTAN gündüz gece,
Zikreder hep Allah diye!